Selamun aleyküm kardeşlerim...
3 fasla ayrılmış bu kitapta birinci faslın özellikleri Hz. Osman(r.a.)'ın halifelik dönemi 6 yıl yükseliş ve son 6 yılda ise fesatlıkların ortaya çıktığı dönem olarak tarihlerde geçerken üstad bu son 6 yıldan başlayarak fesat mezheplerin ortaya çıkışlarını ele almış. Bu fasılda nasıl ortaya çıktıklarını ele alırken
Bismillah.
- Kitaba ve Yazılış Hikayesine Dair
Tahrif Hareketleri üç cilt ve iki bin küsur sayfadan oluşan hacimli bir kitap. Yazarın son dönemlerinde kaleme aldığı kitaplarındandır. Hatta vefatından 5-6 sene önce çıkan bir söylentiye göre, dördüncü cildi de yazıyordu. Ama nasıl olduysa dördüncü cilt çıkmadı. Ya söylenti asılsızdı, ya
Bahailiğin ortaya çıkışında ve yayılma sürecinde dini mezhebi inançların önemli etkisi vardır. Bu yapının temel taşlarını Şii-İmamiyye'nin "Beklenen Mehdi" anlayışı ile bu anlayışın bir uzantısı olarak ortaya çıkan "Şeyhilik" inancı oluşturmaktadır. Şeyhilik anlayışının bir adım daha ileriye götürülmesiyle "Babilik" ve ondan da "Bahailik" ortaya çıkmıştır.
Babilik-Bahailik:
- Her harfin ve sayının özel değeri vardır.
- 19 sayısı kutsaldır. Bir yıl 19 ay , bir ay ise 19 gündür.
- Cennet ve cehennem birer sembolden ibarettir.
- Dinler, Bahaullah'ın gelişi ile tamamlanmıştır.
- Bahaullah'ın kabri kıbledir.
- Namaz 15-70 yaş arası kılınır.
- Kutsal kitapları olan "el beyan"ın, Kur'an'ı nesh ettiği vurgulanır.
‘Mezhepler, Peygamber Aleyhisselam’ın vefatından sonra, ayet ve hadislerde açık olarak izah edilmeyen meselelerde, kesin ve herkesin itirazsız olarak kabul edebileceği bir hüküm verebilecek otoritenin olmamasından ortaya çıktı.’
Daha önce mezhepler tarihi ile ilgili farklı kaynaklardan araştırma yapmıştım. İlahiyatta en sevdiğim dersti. Hâlâ da öyle...
Mezheplerle ilgili her kitap okuyuşumda kendimi sanki bir film şeridinin içinde buluyorum. Adeta o zamanları, insanların inancındaki taklitten ötürü yaralara sebep olması. Ve İslamiyetin yayılmasını silah ile engelleyemeyen güçlerin bu yaraları tespit edip sapık inançlı kişileri destekleyerek sahalara sürmesi...
Bahailik, Babilik, kadıyanilik gibi...
Tabi bir de ehli sünnet dışındaki tüm mezhepleri tekfir etme konusundaki esnek oluşumuza değinmek istiyorum. Eğer itikadi anlamda bir inkar mevzusu yoksa bu tür mezheplere ehli kıble deriz, kafir diye itham etmemiz gerekiyor...Bu sebeple mezhepleri ve görüşlerini iyi tanımamız gerekir.
Kitap beni bu gibi bir çok hususta aydınlattı da diyebilirim.
Sığ düşünmemek, kuru bilgilerden ziyade her inancın arkasındaki sebebi araştırmak mümin kimliğimizi olgunlaştıran meseleler...
Bu konuda daha önce hiç birikimi olmayanların zevkle okuyacağı bir eser. Bence okunmalıdır da.
“Bahaullah lakaplı “Mirza Hüseyin Ali” tarafından yeni bir din olma iddiası ile kurulmuştur. Taraftarları, Mirza Hüseyin Ali’nin şahsında Tanrı’nın zuhur ettiğine inananılır.”
Fatima, nam-ı diğer «Zerrin Tâc», Babîlik ve Bâhailik ruh sar'asının gözü dönmuş bir şehvet halinde tecellisine misal, çırılçıplak bir heykel, bir remz...
Üstad Necip Fazıl bu kitabı üç bölüme ayırmış:
Birinci Bölüm: Bu bölümde tarihlerde, Hz. Osman (r.a)'ın halifelik dönemi 6 yıl yükseliş ve son 6 yıl da fitne, fesatın ortaya çıktığı dönem olarak geçerken Üstad Necip Fazıl bu son 6 yıldan başlayıp batıl mezheplerin ortaya çıkışlarını anlatmış, ehli sünnet ve'l cemaate ait olmayan
Hindistan ile beraber mistik inanışların yeri olan İran, kadim Pers toprakları..
İslamiyet'i kabulden sonra ortaya çıkan ve çıkması beklenen inanç yerleri. Irak ve Küfe.
Bu Küfe şehri üzerinde durmak lazım. Hz. Hüseyin'in Kerbela da şehit edildiği her türlü inancı (yahudilik, hiristiyanlık, mecusilik) içinde barındıran ve tabiki doğal
Büyük Doğu Okumaları grubumuzda kitap tahlili niyetiyle yazıyorum:
Doğru Yolun Sapık Kolları kitabı, Üstâd Necip Fazıl'ın Efendimiz'den (sallallahu aleyhi ve sellem) sonra İslam çizgisinden ayrılan anlayışları konu ettiği kitabıdır. Üstâd, kitabı "İkinci Asrın Sonuna Kadar, Orta Zamanlar Boyunca, Yeni Zamanlarda" olmak üzere üç fasla
Kitabı az önce bitirdim.
Kitabın benim okuduğum Yapı Kredi Yayınları tarafından basılmış versiyonunda, Fransızcadan Türkçeye yapılan çeviride, dilimizdeki eskimiş ve artık kullanılmayan kelimelerden çokça bulunmaktaydı. Bu da benim için Google üzerinden sürekli olarak kelimelerin anlamlarına bakıp kitabın kenarlarına not etme ihtiyacı doğurdu. Ayrıca tarih ve coğrafya bilgim de çok iyi olmadığından dolayı kitabı okurken, Cemaleddin Afgani, Morgan Shuster gibi karakterlerin kim olduğuna; İsmaililik, Bahailik, Babilik gibi mezheplerin ne olduğuna; Tebriz, Isfahan, Semerkant gibi şehirlerin nerede bulunduklarına ve bunun gibi onlarca şeye Wikipedia'dan kısa kısa göz atmam gerekti.
Yani şimdi bunu neden yazıyorum? Benim gibi gerek tarih, gerek coğrafya, gerek Türkçe açısından kıt olanlar; kitabı okurken, arada sırada Google'dan kısa aratmalar yaparak kitaptan aldıkları zevki arttırabilirler.
(Tebriz nerede? Nasır Han hangi devletin hükümdarı? vs.)
SemerkantAmin Maalouf · Yapı Kredi Yayınları · 202061,6bin okunma
Mesela din bahsi: Evet, Türkler müdafaa için kucakladıkları İslamiyeti kırılmak bilmeyen bir cesaret, tereddüde uğramayan bir sadakatle müdafaa ettiler. Fakat bu hususta tenkide ve münakaşaya girişmediler, girişemediler. İşte mesele burada... Halbuki Araplar Rafızilik, Mu'tezililik, Vehhabilik gibi münakaşa neticesinde mezhepler buldular. Halbuki İraniler Bahailik, Şiilik, Babilik gibi fırkalar ihdas eylediler. Biz hiç, hiç düşünmedik, aramadık, yorulmadık, üşendik, ne bulduysak ona kani, ne dedilerse ona razı olduk.
"Biz muhafazakâr adamlarız ve teceddüde düşmanız. Mesela din bahsi..."
Bu korkunç başlangıç üzerine herkes sinirleri daha gerilmiş, gözleri daha açılmış, yumrukları daha sıkılmış olduğu halde harekete gelmişti. Artık ûd tombul karnıyle yerde bitâp uzanmış, keman ince beliyle koltuğun bir kenarına yorgun dayanmış, tanbur uzun boynunu melûlâne uzatarak bir köşeye serilmiş yatarken sıkıntıdan çatırdı ile kopan teli gerdanına sarılıvermişti. Zavallı Pembe Hanım ise çoktan esneyerek ortadan kaybolmuştu.
"... Meselâ din bahsi : Evet Türkler müdafaa için kucakladıkları İslamiyeti kırılmak bilmeyen bir cesaret, tereddüde uğramayan bir sadakatle müdafaa ettiler. Fakat bu hususta tenkide ve münakaşaya girişmediler, girişmediler. İşte mesele burada... Halbuki Araplar Râfizîlik, Mu'tezilik, Vehhâbilik gibi münakaşa neticesinde mezhebler buldular.
Halbuki İrânîler Bahâilik, Şiilik, Bâbîlik gibi fıkralar ihdas eylediler. Biz hiç, hiç düşünmedik, aramadık, yorulmadık, üşendik, ne bulduysak ona kani, ne dedilerse ona râzı
olduk.
Çağlayanlar - 1971 Basım
Sayfa 32
Meyve veren ağaç taşlanır misali, en çok taşlanan değerlerimizden biri de dinimiz İslam. Peki dinimize yönelen bu yıkıcı hareketlerden bazıları neler ? Bu kitapta Babilik ve Bahailik örneğini göreceksiniz.