“Ne yaşayışın, ne düşünüşün, ne giyinişin üslubu kaldı; her şey gelenek dışına çıktı…” (s.11).
Osmanlı Devleti’nin son yılları ekonomik, sosyal, siyasi ve kültürel olarak çok büyük sıkıntılar, buhranlar, değişim ve dönüşümlerle geçiyor. Tanzimat’la başlayıp, Meşrutiyet’le devam eden ve Cumhuriyet’le noktalanan süreçte toplumdan bireye, bireyden
Ernest Hemingway’ in İspanya İç Savaşı esnasında muhabirlik yaparken tanık olduğu olaylardan esinlenerek yazmış olduğu kitabı “Çanlar Kimin İçin Çalıyor”, savaş esnasında bir köprüyü havaya uçurmakla görevlendirilmiş Robert Jordan’ ın gerillalardan oluşan bir grup ile iş birliği üzerine temellenir. Kitapta görevi vasıtasıyla gittiği bölgede genç
"İstanbul'da Boğaziçi'nde
Bir garip Orhan Veli'yim
...
Ne takayım ne tekneyim."
Büyük ihtimalle Orhan Veli ve hikaye ikilisini düşündüğünüzde aklınıza en çok gelecek olandır: Hoşgör Köftecisi. Kitap, en sona bu Köfteci'yi yerleştirecek şekilde altı hikaye içermekte. Hikayelerden ziyade şiirleriyle tanıdığımız
İnsan olan, her daim çok uzakta da olsa hayata çağıran ilk baharın rengarenk çiçeklerinden bir demet toplamak, doyasıya koklamak, ilk baharın çiseleyen yağmurlarından sınırsız yürüyüşlere çıkmak, düşlere dalmak ve tırnaklarına kadar ıslanmak ister. Bahar yağmurları ile coşan nehirlerin, çağlayanların çılgınlığına tanıklık etmek, canlanan doğa ile
Bir yanda bir sürü insan soğuktan kırılır durur, öte yandan üç beş kişi kunduralarının kirlenmemesi için kömürü yerlere döker. Böyledir bu iş. Değişmez. Dünyanın her tarafında böyle.
Bu eser 4 bin yıl önce yaşamış Sümerlerin tüm günlük yaşantısını aktarıyor.
çocuklarının okul yaşantıları,ödevlerini yapıp yapmadıkları, tembellikleri ve babalarının verdiği rüşvetlerle sınıf geçmeleri ve ilk kompozisyonlar.
Sargon - Musa hikayesinin benzerliği ve Sargon'un sümeri samilestirmesi yine Sargon ve Hz. Yusuf'un rüyasının
Aşağıdaki bahçede, duvarın üzerinde beş tane kedi bir başka kedinin etrafına dizilmişler, homurdanıp duruyorlar. Kuyrukları da durmadan oynuyor. Ortadaki dişi olacak, ötekiler erkek. Kediler baharı insanlardan evvel duyuyor demek.
"Alevleri görmezden gelerek yangını söndüremeyiz şebnem, susamlı akide şekerim, saraya sızmış lunapark balerinim; ilk hamleyi suçlular yapar. yani ben. paso ilklere imza atıyorum.
insan otuz yıl yaşayınca, dünyanın üç günlük olduğunu anlamaya başlıyor.
bir yandan da peccatophobia'ya [günah işleme korkusu] kapılıyorum galiba.
anlamı,
Orhan Veli’nin hikâyelerinde ortak bir özellik vardır. Bu sanatın önemli bir tarafını oluşturur. Hikâyecilerimizin çoğu hikayelerini, tek fikir, tek his, tek olay, önem verdikleri karşıtlıklı veya karşıtlıksız tek durum çerçevesi içinde işlerler. Orhan Veli böyle yapmaz; hiçbir hikâyesi tek bir temanın gelişmesi ve ısrarlı etkisi ile kurulmamıştır. Orhan Veli’nin hikâyeciliğinin zengin ve ileride verimli olabilecek tarafı çeşitli unsurlarla meydana gelmiş terkiptedir.
Bir bütün olarak hikâyelerini düşünecek olursak, gerçeğin başlıca unsurlarını buluruz: Cemiyetin tezatlı görünüşü (fakirlik, zenginlik, işsizlik, açlık, zenginlik ümitleri, hayalleri v.s.), doğa sevgisi, yaşama zevki, ölüm meselesi vs. Fakat bunlar bize üzerinde ısrarla durulan birer mesele gibi ve çevresinden soyutlanmış olarak değil de, hayatın doğal akışı içinde sakin ve ahenkli bir şekilde verilmiştir..
Baharın EtkileriOrhan Veli Kanık · Cumhuriyet Kitapları Yayınları · 202137 okunma
Baharın, insan ruhunu en çok etkilediği günleriydi
...
Bilmem neden, bana büyük şehirlerde baharın bu ilk günlerinin insan ruhundaki etkileri daha bir güçlü duyulurmuş gibi gelir. Az görür, ama çok duyarsınız.