halksız şehirler değil kris, şehirsiz halklar
çok halklar, çok şehirsizler, çok moral bozucu
son günlerde çok kelimesini çok kullanıyorum
her yıl yeni modelleri çıkıyor melankolinin
içimden bir ses gelmiyor, hayır bazen geliyor
içimden bir ses, sesin dışarıdan geldiğini söylüyor
-iki saray odası alana bir saray odası bedava
o montu almam iyi
"Cahillere elinizden geldiğinden daha fazla bilgi verin. Toplum bedava öğrenim yaptıramadığı için sorumludur. Toplum yarattığı bu karanlığın hesabını verecektir. Kabahatli olan günaha giren değil, karanlığı ortalığa yayandır..."
Tatil onun gözünde birden, sakin durması için ve itaatini garantilemek üzere köpeğin önüne atılan bir kemiğe benzemişti. Gidecekti ve yeniden seyahate çıkabilmek için uzun uzun çalışmak üzere geri dönecekti. Yaşamak bedava değildi, doğum ilk fatura olmuştu, son taksiti olabildiğince ertelemek için bütün senetleri ödemek gerekiyordu. Bu Özgür İnsanlar Ülkesi'nde kimse kendisi olamıyordu.
Bu kitapta amacım şiirleri daha önceki ciltlerde yaptığımdan daha elverişli, görsel olarak daha geniş bir şekilde sunmaktı. Bu kitap özellikle, Mevlana'nın aşıklar olarak adlandırdığı kişilere yöneliktir.( Yazarın çeviri notu, sayfa 176)
Bu kitapta çok şaşırdığım bir nokta, yazar kendi seslendirdiği, Mevlana şiirlerinin CD'sini bedava vereceğini söyleyerek, kendisine ulaşabilmek adına telefon numarasını vermiş. Daha önce okuduğum kitaplarda böyle bir şeye rastlamadım. Ayrıca yazarın okuyucuyu bilgilendirme tarzı çok hoşuma gitti, sanki karşılıklı sohbet ediyormuş gibi hissettiriyor.
MevlanaColeman Barks · Doğan Kitap · 200717 okunma
İnsanı en mutlu eden şey, ihtiyaçlarıyla varlıkları arasında bir denge olmasıdır. Bütün sorun, bu dengenin nasıl sağlanacağı. İnsan bunu belki varlıklarını yükseltip ihtiyaçlarının düzeyine çıkararak yapabilir ama bu, budalalık olur. Bunu yapmak, arada bir sürü doğa dışı şeyler yapmayı da gerektirir. Pazarlık etmek gibi, çalışmak gibi, çabalamak gibi… Öyleyse? Öyleyse akıllı bir adam dengeyi, ihtiyaçlarını azaltarak, yani onları varlıklarının düzeyine indirerek sağlar. Bunu yapmanın en iyi yolu, bedava olan şeylerin değerini bilmektir. Dağların, kahkahanın, şiirin, bir dostun verdiği şarabın, yaşlı ve şişman kadınların. Bakın bana! Ben elimdekilerle mutlu olmayı çok iyi bilen biriyim.
BEDAVA
Bedava yaşıyoruz, bedava;
Hava bedava, bulut bedava;
Dere tepe bedava;
Yağmur çamur bedava;
Otomobillerin dışı,
Sinemaların kapısı,
Camekanlar bedava;
Peynir ekmek değil ama
Acı su bedava;
Kelle fiyatına hürriyet,
Esirlik bedava;
Bedava yaşıyoruz, bedava.
"Affetmek, kin tutmaktan veya intikam peşinde koşmaktan çok daha sağlıklı bir davranış. Affetmeyi öğrenmek, yaşamınızı, fiziksel ve ruhsal sağlığınızı geliştirmek için atacağınız adımların başlarında geliyor. Daha da ötesi, fiyatı da makul: Bedava."
Güzel bir macera romanı. Gazeteci Murat Davman, Romanya görevinden sonra patronu tarafından tatil ile ödüllendirilir. Hiç bir işe burnunu sokmadan bedava güzel bir tatil yapacaktır. Ve bunun için İsveç'e gider. Ancak daha ilk günden her şey karman çorman olur. Bir arkeoloğa benzediğinden ve saçma sapan konuştuğundan onu çetenin bir üyesi zannederler ve öğrenmemesi gereken bazı şeyleri öğrenir. Sonrasında sırayla İngiltere, Hindistan ve Nepal'de son bulan bir yolculuk başlar. Her şey Nepal kraliyet tacından çalınan Tanrının Gözyaşları isimli zümrütler ile ilgilidir ve Murat her zamanki gibi ölüm tehdidi altındadır. Acaba paçayı kurtarabilecek midir? Keyifle okunan bir roman.
"Soruyorlar "Kaç para?" diye. "Bedava" diyorum. Afallıyorlar, sanki bir şeylerini çalmaya kalkmışım gibi tepki veriyorlar. İşte sana kapitalizm. Hiçbir şey parasız olamaz."