İnsanın zaaf ve aczini ve fakr ve ihtiyacını, bir Kadîr-i Rahîm'e tevekkül ile tedavi eder. Hayat ve vücudun yükünü, Onun kudretine, rahmetine teslim edip,kendine yüklemeyip belki kendisi o hayatına ve nefsine biner hükmünde bir rahat makam bulur.
Ön Cihet: Felsefeci bir adam bu cihete bakarsa görür ki: Bütün canlı
mahlûkat, insan olsun, hayvan olsun kafile-bekafile büyük bir süratle
cihete gidip kaybolurlar. Yani, ademe gider, yok olurlar. Kendisinin de o
yolun yolcusu olduğunu bildiğinden, teessüründen çıldıracak bir hale gelir. Fakat iman nazaryla bakan bir mü'min, insanlarin o cihete gidişleri, se-
yahatleri adem âlemine değil, göçebeler gibi bir yayladan bir yaylaya bir
intikaldir. Ve fani menzilden bâki menzile, hizmet çiftliğinden ücret dairesine, zahmetler memleketinden rahmetler memleketine göç etmek olup,
adem âlemine gitmek değil diye bu ciheti memnuniyetle karşılar. Fakat yol
esnasında ölüm, kabir gibi görünen meşakkatler netice itibariyle saadetlerdir.
Aşk, şiddetli bir muhabbettir. Fani mahbublara müteveccih olduğu vakit, ya o aşk kendi sahibini daimi bir azap ve elemde bırakır veyahut o mecazi mahbub, o şiddetli muhabbetin fiyatına değmediği için baki bir mahbubu arattırır, aşk-ı mecazi aşk-ı hakikiye inkılâb eder.
Faniyim , fani olanı istemem Acizim, aciz olanı istemem.
Runumu Rahman a teslim ederim ,gayr istemem.
isterim, fakat bir yar-ı baki isterim.
Zerreyiim, fakat bir şems-i sermed isterim.
Hiç ender hiçim fakat bu mevcudatı birden isterim.