Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
“Günün birinde, bir Romalı senatör Neron tarafından tutuklanır. Suçu; Neron'a karşı hazırlanan bir suikastla ilgili olmasıdır. Söyletmek için o kadar eza cefa, o derece işkence yapılıyor ki, ölüm haline dönüşüyor. Neron ''Söyle, söylemezsen şimdi öldüreceğim!...'' diyor. Senatör baygın halde cevap veriyor: ''Ben sana, beni öldüremezsin demedim. Ve demiyorum. Fakat söylememek hürriyetimi elimden alamazsın!...'' diyor. Ve gözlerini kapayarak ölüyor.”
Ne Alâkası Var Baba!
Babam her zamanki gibi sakin ve dalgın yürüyüşüyle evin bahçe kapısını açtı ve içeri girdi. Annemin, duvarın kenarına sıraladığı içi su dolu testilerden birini ayak ucuna yaslayarak ellerini yıkadı. Arka cebinden hiç eksik etmediği mendiliyle kurulanarak eve girdi sonra. Sırtımı anamın kendi dokuduğu çeyizlik yastığına yaslamış, salonun
Sayfa 27 - İletişim Yayınları, 8. Baskı (2014)Kitabı okudu
Reklam
İÇİMİZDEKİ MIZRAK
Aşk her ayrılıkta; Yağmur sonrası gökyüzü gibi koyu gri bir renk alır.. Ve bir süre sonra da aşırı sıcak basar... Ölüm sıcağı gibi... Bak işte; Sindiğin uzak dağlara yağmurlar yağıyor... Koyu gri bir renge büründü gökyüzü; Karardıkça karardı dağlar ... Ki, yağmurlarıın öncesi; Güneşindim, Yağmur sonrasına güneşin!... Sana değer vereni
Kadı soruyor: Sen Mevlana'ya tanrı diyormuşsun, doğru mu?... Süryanos hep o açık sözlülükle: Yalan, dyor, ben Mevlana'ya tanrı demedim, tanrıyı yaratandır dedim. Tanrı benim, ama bunu yıllardır bilmiyordum, bana tanrı olduğumu Mevlana öğretti... Süyanos'u iyice çıldırmış sanarak bırakıyorlar. O da gelip olup bitenleri Mevlana'ya anlatıyor. Mevlana: Kadı'ya deseydin ki, diyor, yazıklar olsun sana, eğer sen de tanrı olamadıysan
DAYATMALAR KÂBUSU
Bugünlerde hep, yıllar önce gördüğüm bir kâbusu hatırlıyorum. 1960'lardaydı. Bir gece, ateşim de çıkmış, baygın gibi uyuyakalınca bir kâbus gördüm. Korkulu rüyamda kendimi 40 yıl sonra İstanbul'da buldum. Zaman değişmiş, sokakta yürüyorum, tüm dükkân isimleri İngilizce. Girip bir dükkâna sordum: Hayrola, bu dükkân kırk yıl evvel de vardı, ne
Tasavvuf tarikatlarının büyük çoğunluğu, özellikle şii-batıniler, varlıkbirliği (vahdet-i vucüt) anlayışında birleşirler. Bu anlayış, tüm varolanların tanrının çeşitli birimleri olduğu, daha açık bir deyişle her varlığın bizzat tanrı olduğu inancını dile getirir. İslam gizemciliğinde vahdet-i şühut ve vahdet-i kusut'tan sonra erişilen üçüncü
Sayfa 151 - Remzi kitabevi- Mayıs 2016 basımı
Reklam
"Öteden baş örtülü, yüzü yuvarlak, tatarımsı bir kadın geldi. Çocuk ona doğru koştu. - Anne, bak zeytin, dedi. Kadın - At onları elinden. Çocuk bir dakika atıp atmamak için düşündü. Bana doğru ilerledi. Zeytinleri kadının: - Ne yapıyorsun hınzır? Demesine vakit kalmadan suratıma attı. Ben güldüm: - Üzülme hanım, dedim,
Varlık Yayınları, Sayı 45, Ocak 1950
RAKI ŞİŞESİNDE BALIK OLMAK İSTEYEN ŞAİR Üzerinde en çok durulmuş, zaman zaman alaya alınmış, zaman zaman kendini kabul ettirmiş, tekrar inkâr, tekrar kabul edilmiş; zamanında hem iyi, hem kötü şöhrete ermiş bir şair vardır. İki incecik bacak, kısaca bir rençkot, kanarya sarısı bir kaşkol, müselles bir yüz, şişirilmiş bir göğüse benzeyen
Metroda giderken etrafı dinlemek âdeti beni bir gün ya öldürecek, ya dövdürecek. Cuma günü Tünel’e ulaşmaya çalışırken metroda (Sebastian, metro yerine “yer altı treni kullanabilirsiniz diyen word programın kafa, göz girişebilirsin yüksek müsaadelerimle) gençler arasında bir yıldız meselesi açıldı. Baktım satışa çıkarılan yıldızlardan
Sayfa 24 - Yitik Ülke YayınlarıKitabı okudu
SÜRVEYAN HEKİM “Doktordan satılık araba” diye ilan verirler, çok doğru aslında. Ne o arabayı kullanacak vakit bulursunuz, ne de düzenli bir hayatınız olur. Hele bir de cerrahsanız, o uyku denen tatlı şeyle bir türlü buluşamazsınız. Ben de Güneydoğu’da görev yaparken hem uykudan, hem de arabamdan mahrum kaldım. Zaten kullanmaya vakit
http://www.hakanevrensel.com/guneydogudan-oykuler-3/Kitabı okudu
Geri13
60 öğeden 46 ile 60 arasındakiler gösteriliyor.