Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Bir gün bir dostum bana: 'Bir ölüye göre fazla nefes alıyorsun demişti'. Başta yadırgamış, ama sonradan ona hak vermiştim. Yaşamaya büyük bir yeteneğim olduğunu düşünüyorum. Yani nasıl yaşanması gerektiğini çok iyi biliyorum. İyi hayat nasıl geçirilir, çok iyi biliyorum. Ama ilgimi çekmiyor. Yani yaşamaya büyük bir yeteneğim var ama ilgimi çekmiyor. Durmayacak kadar yorgun ama ölemeyecek kadar hayattayım. Neden böyleyim? Ve neye dönüşeceğim? Sürekli, kendime bundan sonra ne yapacağımı soruyorum. Hep aynı soruyu. Yüz kez. Bin kez. Kendimi defalarca buluyor, defalarca kaybediyorum. Aynaya bakıp kendimi tanıyamamak, kendi anılarımı sanki başkası yaşamış gibi anlatmak, hiçbir şeyde kayda değer bir varoluş nedeni bulamamak o kadar korkunç ki. Ve bir şey farkettim. Hiç kimseye hiçbir şeyi tam olarak anlatamayacağımı keşfettim. Çünkü benim için ölüm kalım meselesi olan, diğerinin gözünde toz kadardı. Varlığıma nedensizlikten dolayı delirdim ben. Hiçbir varolma nedenini kendime yakıştıramadığımdan. Gerçekten de bu insanlarla aynı çağda yaşayamıyordum. Sorarlarsa 'Ne iş yaptın bu dünyada?' diye rahatca verebilirim yanıtını: Yalnız kaldım. Kalabildim. Altı milyar arasında doğdum. Ve hiçbirine çarpmadan geçebildim aralarından.
Cahillik nedir nasıl anlatılır
Sonunda beni mektepten aldılar, mini mini bir ferace ve yaşmak hazırladılar. Ben babamın önünde, ''Mektepten nasıl ayrılacağım? Nasıl yapacağım? Ben cahil kalacağım.'' diyerek ağlayıp sızladımsa da fayda etmedi. Babam, ''Orasını merak etme kızım. Ağlama kuzum. Bu âdettir, kız on on bir yaşını geçince yaşmaksız, feracesiz sokağa çıkamaz. Biz âdetlere aykırı nasıl hareket edebiliriz! Sonra herkes bizimle eğlenir. Ama öğrenimini soracaksın... Senin öğrenmeye sevgin olduğu sürece kendi kendine de bildiklerini ilerletebilirsin. Ben de sana bazen ders verebilirim... Ne yapalım? İşte hâlâ kızlara mahsus mekteplerimiz, kadın hocalarımız yok ki... Erkek mektebine on beş yaşında bir kız nasıl gidebilir?''
Reklam
Ne verebilirim ki ben size! Ama bırakın da gideyim hemen, hiçbir şeyinizi almadan!
Sayfa 5 - İş Bankası Kültür Yayınları
Din
Değişmeliyiz… Değişmek zorundayız… Biz değiştik, Allah da celle celaluhu ) ( verdiği iman, izzet ve şahitlik sorumluluğunu bizden aldı. Şimdi bir daha, olumlu anlamda değişmeliyiz ki yitirdiklerimizi geri alalım. Aksi hâlde, değişim edebiyatı yapan dava edebiyatçıları gibi oluruz. İslam bizi değiştirmezse din gevezesi oluruz. Değişim nefislerde başlar. Ben değişmeliyim, sen değişmelisin, biz değişmeliyiz… Birçoğumuz haklı olarak soruyordur: Neyi değiştirelim ve nasıl değiştirelim? Bu soruya kendi adıma ve kendi nefsimi göz önüne alarak şöyle cevap verebilirim: Düşüncemizi ve eylemlerimizi, tasavvurumuzu ve tasdikimizi, ölçülerimizi ve algılarımızı, ahlakımızı ve inancımızı… bir bütün olarak vahye arz edelim; değişmesi gereken ne varsa; amasız, fakatsız değiştirelim… Değişmekten korkmayalım. Vahyin rehberlik etmediği, arzulara göre şekillenen değişimlerden korkalım. “Nasıl değişelim?” sorusuna gelince ise Kur’ân’ın mihmandırlığında değişelim… Zira Kur’ân’ın değiştirip dönüştürme gücü teorik bir iddia değildir. O, daha önce bir ümmeti değiştirip dönüştürdü. Çölde yaşayan dağınık insanlardan tarihin seyrini değiştiren ve tarihi yeniden yazan bir ümmet çıkardı.
Ben ne dersem, gerçek odur. Tüm dünyayı ateşe verebilirim ve buna yağmur diyebilirim.
Sayfa 358Kitabı okudu
Bana gerçek hayatın ne olduğunu soruyordun. Bu soruna cevap verebilirim şimdi. Gerçek hayat, insanın doğru bulduklarını yapabildiği bir hayattır. Hani masallarda insana üç dilekte bulunma hakkı verilir de akılsız kardeş bunu kullanmayı beceremez. Aslında insana tek dilekte bulunma hakkı verilir bence. Bunu iyi kullanırsan eğer, gerçek hayata da kavuşursun. Ben öyle düşünüyorum. Dileğim oldu. Bunun için Tanrı'ya şükrediyorum.''
Sayfa 86 - Yapı Kredi YayınlarıKitabı okudu
Reklam
“ Hayattan istediklerini almakla öyle meşgul olursun ki, bunun peşinden öyle çok koşup öyle çok yorulursun ki, ‘Ben hayatımı nasıl beslerim, ben hayata ne verebilirim?’ demek aklının ucundan geçmez.”
Sayfa 18 - Düşbaz KitaplarKitabı okudu
Hayır artık dayanacak gücüm kalmadı. Tanrım! Neler yapıyorlar bana! Beni dinlemiyorlar, neler çektiğimi görmüyorlar. Ne yaptım ben onlara? Niçin çektiriyorlar bana bütün bu acıları? Benden, benim gibi garip bir insandan ne istiyorlar? Ben ne verebilirim ki onlara? Neyim var ki, ne vereyim? Onların bana çektirdi­ği bu acılara katlanacak gücüm yok, başım cayır cayır yanı­yor, her şey gözlerimin önünde fırıl fırıl dönüyor. Kurtarın beni! Alın beni bunların elinden!
49. De ki," Ben Allah'ın dilediğinin dışında kendi kendime ne bir zarar ne bir fayda verebilirim." Her ümmetin bir eceli vardır. Ecelleri gelince artık ne bir an geri, ne bir an ileri gidebilirler. Yunus Suresi
İyi de sabanını tarlanın ortasında bırakana ya da üzüm cenderesinin çarkını durdurana ben ne verebilirim ki?
629 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.