Roark vs Wynand
"Sizden iltifat da istemedim, bana acımanızı da istemedim." "İstediğiniz şeyi yapamam." "Ne istediğimi sanıyorsunuz?" "Sizi tokatlamamı." "Neden yapmıyorsunuz?" "Hissetmediğim bir öfkeyi hissediyormuş gibi davranamam," dedi Roark."Bu acıma değil. Yapabileceğim şeylerin en
— Dostum, diye fısıldadı bana, zaman geçiyor ve hiç de lehime işlemiyor... Vicdanımda azaba yer yok, bu tür çekingenliklerden muafım, çok şükür!.. Bu dünyada zaten suçtan geçilmiyor... Saymakla bitmeyeceğini herkes anladı... Sorun devirdiğimiz çamlarda... Ve sanırım ben de onlardan bir tanesini devirdim... Hem de telafisi olmaz bir biçimde... —
Reklam
RAB'DEN KORKUYOR MUYUZ?
Bu bölümün başlığı muhtemelen pek çok Hristiyan'ın üzerinde çok az düşündüğü önemli bir konuyu ortaya koyuyor. Üzerinde ne kadar da az düşünülse, bu (zarar görme pahasına göz ardı ettiğimiz) oldukça önemli bir konudur. Kutsal Kitap'ın Rab korkusu hakkında söyleyeceği çok şey vardır, ancak Hristiyanların büyük bir çoğunluğu bu kavramı
Sayfa 99 - GDKKitabı okudu
Z VİTAMİNİ Olay Örgüsü 1999 yılının son günüdür. Saat 19'da İsmet İnönü Bakanlar Kurulunu toplamıştır. Hasan Âli Yücel başbakan, Ahmet Emin Yalman Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı, Falih Rıfkı Atay Millî Eğitim Bakanıdır. İnönü'nün kardeşi Rıza ve oğlu Ömer de bakanlar arasındadır. Kabinede hayali isimler de vardır. İçişleri
Dostoyevski'nin Anna Karenina incelemesi!
Başlangıçta çok beğendim; başımı kaldıramıyordum; ayrıntılarına kadar bayağı hoşlanmıştım; ancak bütününde ilgim azaldı. Bunu bir yerlerde okumuşum gibi gelmişti bana, evet, hâlâ belleklerde tazeliğini koruyan, Kont Tolstoy'un Çocukluk ve Delikanlılık, Savaş ve Barış adlı yapıtlarında da aynı hava vardı. Konusu farklı olmakla birlikte Rus
Sayfa 701 - 702, 703, 704, 705, 706, 707, 708, 709, 710, 711, 712 Yapı Kredi YayınlarıKitabı okudu
Mustafa İnan'ı onlar da efsaneleştirmişler. 864 Tahsin, "Mustafa, İsviçre'ye doktora için gidince, onun hemen doktora almasını profesör mahzurlu bulmuş, diye başlıyor bir efsaneye: "Önce matematikten, fizikten filân imtihan etmek istemiş. Mustafa yanaşmamış buna: 'Benim mektebim, en az sizinkiler kadar kıymetli,' diyerek diretmiş. Onu çok 'milliyetçi' bulmuşlar ve bir süre doktora vermemişler. Bir gün Mustafa'nın bulunduğu bir toplulukta, o sıralarda Belçika'da çöken bir köprüden söz ediliyormuş. Profesör birden Mustafa'ya dönmüş, 'İşte senin doktora tezinin konusu,' demiş, 'bu köprüde malzemenin yorulmasını incele bakalım.' Mustafa da bu sözü çok ciddiye almış, hemen çalışmaya başlamış. Bir süre sonra, bulduğu ilk neticeleri göstermek ve çalışmalarının ilerlemesi bakımından fikrini almak için profesörün yanına gitmiş. Onun yaptıklarını inceleyen hoca, 'Sen doktor olmuşsun bile,' diyerek hayretini ve hayranlığını belirtmiş. 'Olmaz,' demiş Mustafa, 'Önce matematikten imtihan edin beni, ondan sonra karar verin.' Sonra ona bir laboratuvar kurmuşlar, köprünün maketini yaptırmışlar camdan. Doktorayı bitirince de İsviçre'de kalması için çok ısrar etmişler. Elçilik kanalıyla baskı bile yapmışlar. Kabul etmemiş. 'Ben memleketime döneceğim,' demiş. İşte böyle 'milliyetçi' bir çocuktu Mustafa.
Reklam
189 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.