Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Din/Birey Karşıtlığı
Dinler "dünya"nın dayattığının karşıtı olan bir başka otoriteyi öğretirler. Bireyin Tanrı'ya bağımlılığı doktrini dünyanın birey üzerindeki iddiası kadar güçlü bir iddiadır. Hatta bu iddianın mutlakçılığı, kişi kolektif zihniyete teslim olduğunda kendine nasıl yabancılaşıyorsa, aynı şekilde onu dünyaya karşı yabancılaştırabilir. Kolektif zihniyette olduğu gibi, bu kez de (dinsel doktrin adına) yargılama ve karar verme gücünü, bir suçun bedelini ödermiş gibi, kaybedebilir.
Tehlikeli iyilik, ölümcül parlaklık, yanıltıcı bir mutluluk sarhoşluğu ve hemen altındaki uçurumlar; ister doğa tarafından sarhoş edici bir bozukluk, isterse de bizim tarafımızdan uyarıcı madde bağımlılığı şeklinde ortaya çıkarılsın, aşırılığın vaat ettiği tehlikeli tuzak işte budur. Böylesi durumlarda insan sıradışı açmazlara sürüklenir; çünkü burada hastalar, hastalığın geleneksel teması olan üzüntü ve acılardan çok uzak olan baştan çıkarıcı bir hastalıkla karşılaşırlar. Hiç kimse ama hiç kimse böyle tuhaflıklardan ve aşağılamalardan azade değildir. Aşırılıktan kaynaklanan bozukluklarda kişinin benliği ile hastalık arasında bir tür gizli işbirliği olabilir; şöyle ki, benlik gitgide daha fazla yabancılaşıp sonunda bağımsız varlığını tamamen kaybederken, kendini gitgide hastalıkla özdeşleştirir ve sonunda hastalığın bir ürünü olup çıkar.
Reklam
112 syf.
·
Puan vermedi
Olay hikâyeciliğinin Türk edebiyatında akla gelen ilk ismi Ömer Seyfettin... Kendisinin okuduğum ilk kitabı ve okumaya da devam edeceğim bir yazar oldu. Öncelikle türünün asla çocuk kategorisine girmesine katılmıyorum. Yetişkinlere hitap eden ve çocuk psikolojisini etkileyebilecek hikâyeler bulunduruyor. Bunun haricinde içerisinde 6 tane ayrı ayrı öyküler var. Her biri etkileyici ve ders çıkartma niteliğindeydi . Özellikle "Kaşağı"içerisinde kahramanın yaptığı iftiradan dolayı, kardeşinin geldiği durumun vicdan azabını ben bile çektim. İftiranın getirebileceği en uç şeyi kahramanımız kötü bir şekilde yaşıyor, yerinde olmak istemezdim şahsen. Bu hikâyeye ek olarak milli benlik duygularının yoğun bir şekilde işlenildiği "Primo Türk Çocuğu Nasıl Doğdu?" ve "Primo Türk Çocuğu Nasıl Öldü?" öyküleri de beni cezbetti. İçerisinde ki Primo bir diğer adıyla Oğuz karakterinin Türklere karşı yapılan durumda gösterdiği cesaret, milli benliğine bağımlılığı, yetiştirilme tarzı her ne kadar farklı bir etnik kökene uygun olsa da bir zaman sonra aslında içerisinde bulundurduğu Türklük kanının babası sayesinde de farkına varması ve ilkesine bu denli bağımlı hâle gelmesi çok etkiledi beni. Uzun lafın kısası her hikâyeden kendi hayatınıza uyarlayacağınız kısımlar bulunuyor. Kitabı okumanızı kesinlikle tavsiye ediyorum. İyi okumalar.
Kaşağı
KaşağıÖmer Seyfettin · Gün Yayıncılık · 200617,3bin okunma
Homoseksüelin ergenlik döneminde yaşadığı depresyon, yalnızlık, düşük benlik saygısı, madde ve alkol bağımlılığı da genellikle sosyal ya da içselleştirilmiş homofobiye dayandırılır.
_Psişe, insan zihninin, bilincinin ve bilinç dışının tamamıdır. Galaksilerin ardında tanrıyı aramayı hayal edemeyiz. Her şey psişenin ürünüdür. Eski yunanca'daki psyche sözcüğü, "kelebek" anlamına gelir." Latince'deki animus ruh ve anima can, eski yunanca anemos rüzgar sözcüğüyle aynı köktendir. _Vücudun merkezi de başta
Benlik içinde bir parçanın ölümü diğer parçalar için hayat kaynağı görevini görebilir. Nörotik bir bağı, belli bir şeye bağımlılığı, bir saplantıyı koparıp atarak daha özgür bir birey haline gelebilirsiniz.
Sayfa 161Kitabı okudu
Reklam
188 syf.
10/10 puan verdi
Tutkuların Etkisi Altında Yitirilen Benlik
Kitap, kumarın insanı nasıl tahrip edebileceğini, içgüdülerimizin ve tutkularımızın nasıl bizi kontrol edebileceğini derinlemesine inceler. Kumarbaz karakterinin içsel çatışmaları, düşüşü ve çıkmazları, okuyucuyu etkileyici bir yolculuğa çıkarır. Dostoyevski’nin dil ve anlatım gücü, romanın atmosferini etkileyici bir şekilde aktarır. Sadece ana karakterin zihnindeki düşünceleri değil, aynı zamanda çevresindeki diğer karakterlerin de iç dünyalarına dair derinlemesine tasvirler sunması, eseri daha da zenginleştirir. Kitabın sosyal eleştirileri ve insanın yalnızlığına odaklanması, okuyucunun kendini birçok açıdan yansıtabileceği etkileyici bir deneyim sunar. Dostoyevski’nin karakterlerin ruh hallerini derinlemesine anlaması, okuyucuyu duygusal olarak etkileme potansiyeline sahiptir. Sonuç olarak, “Kumarbaz” Fyodor Dostoyevski’nin edebi dâhiliğini gösteren, insan doğasının karanlık ve karmaşık yönlerini işleyen bir başyapıttır. Eser, kumar bağımlılığı gibi güncel bir konuya odaklanarak, okuyucunun düşünce provokasyonuna ve kendini sorgulamaya yönlendiren derin bir eserdir.
Kumarbaz
KumarbazFyodor Dostoyevski · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 202368,5bin okunma
Gençlere kendi kararlarını alırken istişare ve rehberlik sağlanmalı ve sonuçlarından sorumlu oldukları söylenmelidir. Bu sayede ebeveyn bağımlılığı yerine bağımsız-ilişkisel kişilik, benlik gelişimi sağlanmış olur. Burada gençlerin kendini tanımasına yardımcı olmuş olarak destek olunması önemlidir. Ayrıca genç bu sayede düşer, kalkar, danışır, araştırır, hata yapar, günah işler fakat kendisini rahadıkla gözleyebilir ve dersler çıkarabilir. Başkaları görecek ve ne diyecek diye değil kendisi olarak ne istiyorsa, onu gerçekleştirmenin mutluluğu ve sahiciliği yaşanabilecektir. Böylelikle sahici, otantik olanın değerli, yapmacık ve gösterişin, riyanın, ikiyüzlülüğün çirkin şeyler olduğu da benimsenebilecektir (Hökelekli, 2009).
En az 100 beğeni takıntısı…
Çeşitli araştırmalara göre, dijital çağın en önemli aktörlerinden biri olan sosyal medya, bireylerin narsisist olması için elverişli bir ortam sunuyor ve bizi narsisist varlıklara dönüştürüyor. Göz önünde olmayı ve dikkat çekmeyi seven, narsisist kişilerin gerçek hayattakinden daha fazla çevrimiçi sosyal ağlarda beğenilme ve destek arayışı
272 syf.
·
Puan vermedi
Dorian Gray'in Portresi
Ben Dorian'ın bu hale gelmesini iki sebebe bagliyorum.Birincisi Dorian Gray benlik duygusu olusmamis ve genc yasinda yanlis kisiler ile tanismis bir genc.Bir digeri ise kucukken belli kurallara sıkıca tabi tutulup, duygusal yeterliliginin olusmasina imkan taninmamis ki bu durum onun yasi gecse dahi cocuk kalmasini saglayan bi etken.Yalnızca Lord Henry değil Basil de bi o kadar sucluydu.Dorianin guzelligini tanrisallistiran Basil onun yaninda guzelligin ve gencligin ne buyuk onem tasidigini vurgulayan Harry ve hayata karsi tecrubesi olmayan bir cocuk.Basil'in sahaser portleri ,Harry'nin deneyimlemek icin muthis bir kobayiydi Dorian.Hayata yeni atilmis bir genc ve onune sunulabilecek her seyin aynadaki yansimasina bagli kilinmis bir hayat.Dorian Lord Henry'nin dediklerine inanmak ile kalmayip onlari uygulamaya sokacak kadar toydu.Kibrin ne denli korkunc oldugunu goremeyecek kadar kördu.Aslinda bir cok durumu icerisinde barindiriyor Wilde'nin kitabi kibri,bencilligi,etki tepki iliskisini,bagliligi,bagimliligi...Icerisinde bulunan her biri hastalikli her biri uclarda yasayan karakterler.Gordugu guzellik sanatina donusen ressam,soyledikleriyle yaptiginin inandirmaya calistigi ile inandiginin bir olmadigi muzip bir kisi,kendisine duyulan sevginin ona ait olmadigini anlayinca intihar eden bir genc ve ruh ile bedenin ayrildigi ruhun bir portreye bedenin ise kibir dolu bir zihne hapsoldugu bir cocuk. Mutlaka okunulmasi gereken ,okuduklarim arasindaki en iyi kitaplardan biriydi.Filmi ise kitabin yaninda sonuk kalmis goze hitabini artirip edebi yonu azaltilmis ama yinede guzeldi.
Dorian Gray'in Portresi
Dorian Gray'in PortresiOscar Wilde · İş Bankası Yayınları · 202172,9bin okunma
Reklam
2023 okumalarım
1. Zeynep Akıncı Pınar-Türk Psikiyatristin Divanı 295 Sayfa 2.Çiğdem Kağıtçıbaşı-Benlik,Aile ve İnsan Gelişimi 463 Sayfa 3.Sharon M.Draper-İçimdeki Müzik 255 Sayfa 4.Sharon M.Draper-İçimdeki Melodi 316 Sayfa 5.Emre Caner-Kaplumbağa Terbiyecisi 342 sayfa 6.Mark Wolynn-Seninle Başlamadı 279 Sayfa 7.Mark Wolynn-Seninle Başlamadı Günlüğü 192
«Dinler "dünya"nın dayattığının karşıtı olan bir başka otoriteyi öğretirler. Bireyin Tanrı'ya bağımlılığı doktrini dünyanın birey üzerindeki iddiası kadar güçlü bir iddiadır. Hatta bu iddianın mutlakçılığı, kişi kolektif zihniyete teslim olduğunda kendine nasıl yabancılaşıyorsa, aynı şekilde onu dünyaya karşı yabancılaştırabilir. Kolektif zihniyette olduğu gibi, bu kez de (din kuramı adına) yargılama ve karar verme gücünü, bir suçun bedelini ödermiş gibi, kaybedebilir.»
Sayfa 44
83 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.