Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Dehamdan başka beyan edecek bir şeyim yok.
Sayfa 21 - Türkiye İş BankasıKitabı okuyor
Sadettin Ökten
Sadettin Ökten
: İnsan sonsuz fikrini semaya bakarak müşahede edebiliyor. Bu müşahedesiyle kendisinin beden ve enerji açısından acziyetini görüyor. Namütenahi bir mekân görüyor; bulutları, ışıkları, enerjiyi görüyor ve kendi varlığını idrak ediyor. İnsana maddi olarak acziyetini hissettiren bu sema tefekkürü aynı insana bir başka muştuyla farklı bir vazife yüklüyor: "Ey kulum, ben seni yeryüzünde halife olarak yarattım ve sana ruhumdan ruh üfledim. Bir yanda maddi varlığınızın çok sınırlı olduğunu söylüyor, bir yanda manevi varlığınızın, kalbinizin, ruhunuzun, gönlünüzün sonsuza doğru yola çıkabilecek güçte olduğunu beyan buyuruyor.
Reklam
Unvanına gelince (zira bizde her şeyden önce unvan beyan edilir), ebedî unvan danışmanı diye adlandırılan memurlardandı, hani şu bildiğimiz, kendilerini ısıramayacak kimselere yüklenmek gibi övgüye değer alışkanlıklar edinmiş birtakım yazarların her fırsatta küçümseyerek alay ettiği ve sivri dillerine doladığı şu unvan danışmalarından işte!
Birçok kişide imana vesile olan sûre:
"Tebbet yedâ Ebî Leheb'in manası bazı müfessirlere göre, 'Ebû Leheb'in elleri kırılsın' şeklindedir. Tebbet'in manası için, 'Ölsün, heläk olsun veya helâk olmuş' anlamları verilmiştir. Aslında bu kelime bir lanetleme değil, onun akıbetini önceden haber vermektir. Yani gelecekte olacak olay, mâzî sigasıyla şimdi beyan edilmiştir. Bu olayın vuku bulması o kadar kesindir ki vuku bulmuş gibi anlatılmaktadır. Gerçekten de birkaç sene sonra sûrenin bildirdiği gibi olay gerçekleşmiştir."
İnsan Yayınları
Bu bid'atlerin tamamı sahabîlerden sonra yayılmıştır. Allah onlardan razı olsun ki, sahabîler bu konuları araştırmazlardı. Çünkü onlar, Kitap ve sünneti, zahirlerinden ve fıtratın gerektirdiği şekilde alırlardı, Selim fitrat, makul ve sağlıklıdır. Fakat bu bid'atçiler geldiler ve ya ilimlerinin azlığından ya anlayışlarının eksikliğinden ya da kötü niyetlerinden dolayı Allah'ın dininde bid'atleri ortaya çıkardılar. Çıkardıkları bu bid'atlerle dünyayı ifsad ettiler. Fakat -yukarıda da söylediğimiz gibi- ne zaman bir bid'at çıkmışsa Allah Teala hikmeti, hamdi, minneti ve fazlıyla mutlaka onu çürütecek ve beyan edecek kimseleri de göndermiştir. Bid'atleri beyan edenlerden ve onları tam olarak çürütenlerden biri de Şeyhulislam İbn Teymiyye rahimehullah'dır. Beni ve sizi nimet cennetlerinde onunla bir arada kılmasını dilerim.-
Kendi nefsimi muhasebe etme noktasına gelip dayanınca sık sık kalbime başvurmak yerine aklımı işe karıştırdığımı ayen beyan gördüm
Reklam
Garip:)
Onun bu dünyada garip olduğunu daha ayen beyan görür gibi oldum
Önce adam olalım, sonra fikrimizi beyan edelim.  
1961: Atsız'ın İlmi Yayınları Yoğun siyasi gelişmelerin yaşandığı 1961 yılında Atsız'ın iki ilmî kitabı da çıkar: Osman (Bayburtlu), Tevârîh-i Cedid-i Mir'ât-i Cihan, İstanbul 1961. Osmanlı Tarihine Ait Takvimler I, 824, 835 ve 843 tarihli takvimler, İstanbul 1961. Üçüncü Murad devrinde yazılmış bulunan Bayburtlu Osman'ın eseriyle Atsız 1930'lardan beri meşguldü. 1936 yılında Dede Korkut'la ilgili kitabını hazırlamakla meşgul bulunan arkadaşı Orhan Şaik Gökyay'a bu eserin "Der-beyân-1 Evsâf-1 Bayundur Han” bölümünü istinsah ederek bir mektupla göndermişti (Gökyay 1938: XXXIII). Osmanlı takvimleriyle de Atsız 1950'lerden beri meşguldü. 856 tarihli bir takvimi, "Fatih Sultan Mehmet'e Sunulmuş Tarihi Bir Takvim" başlığıyla 1957 yılında İstanbul Enstitüsü Dergisi'nin III. sayısında yayımlamıştı. Ancak o yayında teknik sebeplerle transkripsiyonlu metni verememişti. "Şimdi tarihçilerin ve belki de aynı zamanda dilcilerin istifadesine sunduğum bu bir sıra takvimi, bütün hurafe ve İsrailiyat bölümleriyle birlikte yayımlıyorum." diyerek Atsız metinlerin transkripsiyonlu ve eksiksiz bir yayınını gerçekleştirmiş oluyordu. Şimdi Türkçüler tekrar dergicilik faaliyetine başlayacaklar ve siyasi gelişmeleri de takip ederek konumlarını belirleyeceklerdi. 1962 Ocağının sonunda haftalık Millî Yol, Şubat ayında da aylık Orkun dergisini çıkarmaya başladılar. Ancak dergilere geçmeden önce 22-23 Şubat gecesini anlatmalıyız.
Meşhûr kâideye göre çeşitli maddelerden mürekkep olan cisimler bilindiği üzere birçok unsurlardan meydana gelmiştir. Meydana geldiği unsurlardan ateşin ağır bastığı cisimler -cinlerde olduğu gibi- nârî'dir. Unsurlarından havanın ağır bastığı nesneler ise -kuşlarda olduğu gibi- havâî'dir. Yine yapısında suyun baskın geldiği cisimler -balıklarda olduğu gibi- mâî'dir. Yapı taşlarında toprağın ağır bastığı -insanlar ve yeryüzünde yaşayan diğer hayvanlar gibi- canlılar ise türabî'dir.
Reklam
Bu noktada bir hatıramı sizlerle paylaşmak istiyorum. 80 yaşlarında olan bir hocamın yanına bir genç geldi. O genç, hocama: "Hocam! Bana bir dua et." dedi. Hocam da: "Kaç yaşındasın?" diye sordu. Genç: "22-23 yaşındayım." deyince, hocam: "𝗦𝗲𝗻 𝟮𝟯 𝘆𝗮𝘀̧ı𝗻𝗱𝗮𝘀ı𝗻, 𝗯𝗲𝗻 𝟴𝟬 𝘆𝗮𝘀̧ı𝗻𝗱𝗮𝘆ı𝗺. 𝗔𝗹𝗹𝗮𝗵, 𝘀𝗮𝗻𝗮 𝗱𝗮 𝗯𝗮𝗻𝗮 𝗱𝗮 𝗯𝗶𝗿 𝗲𝗺𝗮𝗻𝗲𝘁 𝘃𝗲𝗿𝗺𝗶𝘀̧. 𝗕𝗲𝗻 𝗼 𝗲𝗺𝗮𝗻𝗲𝘁𝗶 𝟴𝟬 𝘆ı𝗹𝗱ı𝗿 𝗸𝗶𝗿𝗹𝗲𝘁𝗶𝘆𝗼𝗿𝘂𝗺, 𝘀𝗲𝗻 𝟮𝟯 𝘆ı𝗹𝗱ı𝗿 𝗸𝗶𝗿𝗹𝗲𝘁𝗶𝘆𝗼𝗿𝘀𝘂𝗻. 𝗘𝗴̆𝗲𝗿 𝗯𝗶𝗿𝗶 𝗯𝗶𝗿𝗶𝗻𝗲 𝗱𝘂𝗮 𝗲𝗱𝗲𝗰𝗲𝗸𝘀𝗲 𝘀𝗲𝗻 𝗯𝗮𝗻𝗮 𝗲𝘁." dedi. Bu güzel nükteyi beyan etti, sonrasında da güzelce dua etti.
Bugünden baktığımızda hata olarak gördüğümüz seçimleri geri dönebilsek yine yapar mıydık? Zamanın, bir cürüm olduğunu ayan beyan gösterdiği yollara sapar mıydık?
Sayfa 29 - Timaş YayınlarıKitabı okuyor
"İnsan yaşlanınca dün ne yediğini unutuyor ama seneler evvelsini ayan beyan hatırlıyor. Ben o gecenin her dakikasını hatırlıyorum. O an ne kadar nefessiz kaldıysam o kadar nefessiz kalırım her hatırladığımda.."
..bir be­yan yahut iddia ne kadar genişse o kadar çok saldırıya açıktır.
Bilinenden bilinmeyene doğru çıkarımlar yoluyla ilerleyen bilinçli ve rasyonel bir hayvan olarak, kaçınılmaz olarak boşluğun belirsizliği üzerine kurulmuş bir mikrokozmos ile bir makrokozmosun arasında bilinçli ve rasyonel bir reaktif olarak kendi önemini tekrar beyan etti.
Sayfa 669Kitabı okudu
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.