Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Alışveriş
Keşfet
Kitaplar
Yazarlar
Okurlar
1000Kitap Android UygulamasıÜCRETSİZ – Google Play'den indirin
1000Kitap iOS UygulamasıÜCRETSİZ – App Store'dan alın
ŞartlarGizlilikTopluluk KurallarıHakkımızdaReklam VerinİletişimKütüphanecilerDizinlerÇerez Politikası
©2024 · 1000Kitap Web Uygulaması · 2.36.38
384 syf.
8/10 puan verdi
Denize Karşı 2 / Sinem İşler Denizle Şahinin hikayesi devam ediyor. İlk kitapta olduğu gibi bu kitapta da küçük muratın konuşma diyalogları fazlaydı bi noktada baydı artık. Deniz o kadar anlayışlı o kadar düşünceliydi ki genç değil de 75 yaşında görmüş geçirmiş bir kadın sanki. Aslında bir kitaba sığabilecek konu fazla uzatılmış iki kitap olmuş. Bazı konuşmalar tekrarlamıştı. Dili akıcı, entrikasız sade bir aşk hikayesi türk filmi tadında bir kitap.
Aklımı, hayalimi, kalbimi baştan aşağı bütün benliğimi, içimi titretti bu kitap. vücudum cayır cayır alevlerde yansa canım daha az acırdı herhalde diye düşündüm. çoğu kez aklım durdu, sorguladım; bu nasıl bir aşk? bu nasıl bir sevgi? bir insanın gidişi bu kadar can yakıcı olabilir mi? diye. ve çoğu kez de içimden böyle bi acıyla sınanmamayı diledim. canımdan çok sevdiğim insandan önce ölmenin açacağı yıkıcı tahribatın fragmanını izlemiş gibi hissettim çoğu kez. şairin duyguları o kadar güzel geçti ki bana keşke 10 değil 100 yıldız verme hakkım olsaydı. hiçbir şiir kitabından bu kadar etkilenmemiştim, buna bayıldım. çok ağlayacaksınız belki ama şiddetle tavsiye ediyorum okumanızı
sonunda meshur dante russo ile tanistik… cok uzun surdu bir turlu vakit bulamadim ama bitirdim finally. begendim ya guzeldi ama sanirim twisted serisini okurken daha cok keyif almistim. vivian’in babasindan nefret ettim NEFRET. igrenc bi insan. dante’nin karakter gelisimi cok guzeldi. okunur ya okuyun bye.
Herkese merhaba öncelikle bu yazı benim bu platformdaki ilk inceleme yazım ve bunu Dördüncü Kanat üzerinden yapacağım için çok heyecanlıyım.
Şimdi direk lafa girmek istiyorum Dördüncü Kanat benim bu zamana kadar okuduğum en iyi fantastik içerikli romandı bir çok inceleme videosu ve yazısı okuduğumda game of thronse ve cam şato gibi bir çok
360 syf.
10/10 puan verdi
Her bir karakteri benimsediğim nadir kitaplardan oldu. Farklı anlatıcılara sahip olması akıcılığı arttırmıştı. İlk bölümlerde çok ilgimi çekmese de ortalara doğru merak duygusunu çok yoğun hissettim. Sonra bi baktım ki kitap bitmiş. Çok beğendiğim ve önereceğim bir kitap oldu.
Serinin ikinci kitabını okumam biraz uzun sürdü çünkü çapraz okumada 5 kitap daha vardı. Ayrıca yazar kim bilir serinin 3. Kitabını ne zaman yazacak, niye hemen bitireyim ki? Biliyorum, ayarim yok.
İkinci kitabı pek bı romantik yazdı az daha romantizm zehirlenmesi yaşayacaktım. Malum ben antiromantik bünyeye sahibim fazla geliyor bazen Neyse efenim Aksoy ailesinin biricik premsesi -narin değil he- Bahar, babasının ve ailenin diğer asker fertlerinin itirazına rağmen asker oldu. Yetmedi bordo oldu. -bu kısım uç bir hayal gücü ama bir şey demedim kurgu- sonracigima esas oğlan deli Pala ile tanıştı. Hepsi birinci kitapta oldu bu arada
O arada tabii kötü adamlar sahneye girdi. Sonra Pala ile Bahar birbirine girdi ve Bahar, Pala'yi hastane döşeğinde bırakıp gitti. Ne kadar korkunç bir kizz sonra Pala Bahar'in peşine düştü. Devamını anlatayım mı? Yan karakterlerden bazıları mutluluğu bazıları da belasını buldu. o Arada bir takım kuduruk davranışlar sergilendi tabii. Kitabın sonunda haydi mutlu son geliyor derken yazar hepimize öpücük gönderdi.
Final sahnesi rüyama girdi. Hatta rüyalarım daha yaratıcı olarak bir şeyler ekleyip kabusa dönüştü. Linçlenmeli bu yazar ne alakaaa yağğ bana ne kurgu murgu olamaz yani öyle bir şey hani bunlar bordoydu
İsyani sonra ederim. Umarım 3 için bizi bekletmez
ağır spoiler içerir!
öncelikle, kitap ağlatıyor mu? ağlatıyor. fakat ağladığım bölüm jude’un travmalarının geçtiği bölüm değildi zira o bölümler daha çok tiksindiriciydi. ben willem’in ölümüne, ardından jude’un yaşamını sürdürmeye çalışmasını anlattığı kısımlara ve son lispenard sokak bölümünde ağladım. ayrıca ağlayabilmek için karakterlerle güçlü bir bağ kurmak gerekiyor kanımca.
3-4 ay kadar sürdü okumam çünkü ilk kısımları hiç akmıyordu ve sıkıcıydı. ilk 350 sayfası çok bunaltıcıydı(3.5 ay kadar sürdü), çok zor ilerletiyordum. sonraki 350 sayfası çok akıcıydı(7-8 saatte bitti) ve geri kalanı da beni ağlatan sayfalardı zaten. kitap sadece dram dolu. dram sevenler için mükemmel bi eser.
genel olarak kitabı sevdim, ama jude ve willem’i daha çok sevdim. onları kendi aklımda yaşatmaya mahkumum artık…
sanirim simdiye kadar okudugum jane austen romanlarindan en begenmedigim bu oldu... sorun ceviride mi yoksa yazimda mi bilmiyorum ama kitap AKMIYOR cumlelerde tikaniyorum cok fazla devrik cumle var. cumle tamamlanir heralde diyorum artik biter diyorum. bitmiyo hatta bambaska bi cumle daha ekleniyo sonuna. okumasi cok zor oldu benim icin kelime secimleri de zorladi beni cogu yeri birden cok kez okumak zorunda kaldim ve bi sure sonra dikkatimi veremedim o yuzden kitabi bitirmek neredeyse bir ay surdu.
kitabin kurgusu da beni o kadar etkilemedi. aslinda karakterler gercege uygundu elinor ve mariennein zit abla kardes olmasi ve olaylara tepkileri cok dogaldi ozellikle mrs jennings ve sir johna bayildim AMA elinor ve albay brandonu o kadar yakinlastirdiktan sonra bir anda edwardin gelmesi ve mariennein en bastan beri yas farkindan rahatsiz oldugunu soyledigi albayla olmasi bana zorlama geldi... elinor albayi en basindan beri kisilik olarak begeniyordu ve yas farklari da marienne kadar fazla degildi bu cifti tercih ederdim mamafih jane austen teyzenin ters kose yapma tercihine saygi duyuyorum. yine de filmi daha iyiydi demek zorundayim :(
SPOILER!!!
ÇOK GÜZELDİ. Çok sevdim ama biraz zorlandım okurken. Uzun sürdü okumam. Jack London kalemi güzel olan bir yazar ama kitabın ortasına doğru biraz uzatmış gibi geldi ve sıkıldım ama sonrasında çok akıcı bi' şekilde okudum. Sadece Martin Eden'in fakirliğini anlatması biraz fazla sayfa sürmüş. Ben o kısmından dolayı sıkılmıştım. Yüzeysel olarak anlatacağım.
Konusuna gelirsek eğer, kitap Martin Eden isimli bir gencin denizci olması ve fakir olması ile başlıyor. Ruth isimli kendisinden büyük bir kıza tutuluyor. Martin'in konuşma tarzı biraz daha sokak ağzıdır ve Ruth denen aşık olduğu kız ise, bakımlı, kendini geliştiren ve diksiyonuyla olsun konuşmasıyla olsun olgun bir kızdır. Martin Ruth için konuşma tarzını bırakmaya karar verir ve sık sık kitap okumaya başlar. Sonrasında kitapların bağımlısı olur ve denizcilik yaptığı sırada da kitap yazmaya başlar. Ve sonrasında Ruth ile çıkmaya başlarlar. Ruth'un ailesi ise denizci bir erkeği istemez. Çünkü babası denizcilerin tehlikeli olduğunu söyler. Sonrasında ise Ruth Martin'e sürekli yazarlığı bırakmasını ve düzenli yapacağı bir işi olması gerektiğini söyler. En sonunda ayrılırlar. Martin ünlü bir yazar olup bir anda patlar ve Ruth ona geri dönmek ister. Ne yazık ki Martin'in içinde en ufak bir kelebek kırıntısı kalmamış, ona olan aşkını yitirmişti. Ve sonunda ise okuduğu bir kitaptan etkilenip denize atlayarak yaşamına son vermiştir.
·
Puan vermedi
Bu hikaye hepimizden uzun.. Uzun zamandır okumaktan en çok keyif aldığım, bu arada birkaç kişiye hediye ettiğim, aynı zamanda önerip aldırdığım kitap oldun, teşekkürler. Kitap kısa aslında bi baktım bitirmişim. Sonra ne okudum ben öyle deyip başa sarıp yeniden okudum. Altını çizdiğim cümleleri tekrar tekrar, tekrar tekrar, tekrar tekrar okudum.
•Kitap çok güzel.
•Hiç +18 smut sahne yok.
•Karakterlerin 6-7 yaşlarından lise dönemlerinden ve 20'li yaşlarından keşifleri sıra sıra okuduk. Çok güzeldi hiç sıkmadı.
•Ara sıra savaş anında olan sahneleri okuduk oraları da keyifli Güzel ayrıntılar olmuş. Çocukları orada okumak iyiydi. Ama son bomba sahnesini ayrıntılı yazsa yazar bizi öldürürdü.
•Ambrose duygularını tutan donuk bir karakterdi. Ama herkese karşı öyleydi. Çapkın birşey değildi. O yüzden bu tutumunu pek garipsemedim. İçinde bir yerde Romantik şair bir tarafında vardı hani. Köpekkkk.
•Fern çok duygularını söyleyen bir kız. Hep dobra dobra. Bazı anlar beni delirtti.
•Baileyyy. Ah üzümlü kekim. Beni çok üzdü. O ölümü hiç hak etmedi. Bi mutlu görmek isterdim. Genel olarak mutlu bir karakter olsa da ayrı mutluluğa ulaşması hoş olurdu. •Rita'yı hiç sevmedim. Seven varsa bilemicem. İtici.
•Sürekli güzellik üzerine baskı yapılmasından hiç hoşlandım. Fern için sürekli çirkin çirkin demelerine çok sinir oldum. Alay etmelerine falan. Ergence aptalca. İnsanların ağzına bu kadar güzellik çirkinlik lafı olması pes dedirtti. Annesi ve teyzesi bile bunun üzerinden kızı yargıladılar. Yuh yani. Çirkin denir mi gösterişsiz de çekici değil de ama çirkin neyy. Sinir oldum. Baya baya
•Onun dışında kitabın olay örgüsünü. Yaşam atmosferini sevdim. O Amerika'ya yapılan saldırı olayı da güzel empoze edilmişti kitaba.
Eminim birçoğunuz bu seriyi görmediniz. Ben de görmemiştim tabii ki pek ortalıkta görünmeyen serileri daimi avcısı kankamin gözünden kaçmamış. Yetmedi bana da oku oku diye verdi. Hatta mutlaka okuuuu dedi sanki elli tane kitabı bende yokmuş gibi.
Ama dediği kadar varmış. Pek bi beğendim. Hikaye evreni diğer okuduğum tüm fantastik evrenlerden ayrı, alışılagelmişin dışında. Zibilyon sayıda fantastik evrene hakim olduğum düşünülürse, benim için çok farklı bir seri başlangıci oldu.
Hikaye anlatıcısı Corwin bir hastane yatağında uyanıyor ve orada olmaması gerektiğini hissediyor, bir şeyler yanlış. Çünkü hafızası tamamen kayıp. Hemşirenin şüpheli iğnesi de öyle hemen harekete geçiyor ve hastaneden kaçıyor ama onu oraya kimin yatirdigini öğrendikten sonra. Ve öğreniyor ki Amber denen bir yerin sürgü prensiymiş. Bunları nasıl öğreniyor biliyor musunuz?
Karşısına çıkan herkesi her şeyi hatırlıyorum izlenimi verip kandırarak. Sonra Amber'e girmek için yollara düşüyor ve evet aynı yalan taktiği ile. Ve öğreniyor ki Amber yaratılan evrenlerin başlangıcı, diğerleri ise onun gölge evrenleri. Ve her Amber prensi ya da prensesi bu evrenleri hayal edip şekil verebiliyor. Ama en önemli parça hafıza yani hatirladikca yapabilir. Eh Amber'in tahtını gasp eden kardeşini ordan indirmek, pek sevgi dolu olmayan diğer kardesleriyle de ilgilenmek zorunda.
Eh Epope nasıl sevmesin? Nasıl dehşet ve ibretle tavsiye etmesin?
Bu Kitabı Okumayı Düşünen Herkese Merhabalar,
Eğer Tersyüz'ü okumayı düşünüyor fakat emin olamadığınız için buraya geldiyseniz beklemenizin hiç gereği yok,gidip hemen okuyun.Bu kitap bi aşk kitabından çok daha fazlasıydı.Öyle ki ne yazabileceğimi bile bilmiyorum.
Bailey,Fern ve Ambrose...Hepsi o kadar güzel ve özel karakterlerdi ki kendimi hikayeyi yaşarken buldum.Olaylar ve küçük
Sybil-lerim; İçerideki Her Kimse Selam Selam !
Kitabı alıp aldığımı unutup rafa koyup rastgele bu neymiş diye çekip bi' solukta 150 sayfa okumuştum, ağzımı burnumu kırmıştı. Arka kapak yazısını okumadan sadece E yayınlarından hangi kitapmış bu diye çektiğim için neyin ne olduğunu anlayıp göklerden yerlere çakılmam ve insan zihninin her kıvrımına hayran kalmam 150 sayfa sürdü. Sonra her gördüğüme ben ne okuyorum biliyor musun, mesai bitse de okusam molamda 50 sayfa atar mıyım, ay baskısı yokmuş size de bulmamız lazım çok iyi kitap çığlıklarıyla devam etti. İnsan zihni efendim, tanrının bir eli varsa zihnimizdedir, gerçekten. Kitap sert, yazar ve doktorun ortak kurgusu da dense yine de büyüleyici, çok tavsiyemdir.
