Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Dursun ve diğer yazarların kitaplarına uzun bir değerlendirme
Son bölümde, İslâm'a yönelik eleştirel görüşleri üzerinde durduğumuz Turan Dursun ve Erdoğan Aydın'ın genel olarak eleştirilerinin niteliği, temel görüş ve iddialarının düşünce tarihindeki yeri ve günümüzdeki anlamı ile vardığımız sonuçlar ve önerilerimizüzerinde duracağız. Şunu da belirtelim ki, yazarların eleştirileri, sadece kendi görüşlerini
İdeoloji Üzerine Bakış Açıları
Liberaller; özelliklede soğuk savaş döneminde, ideolojiyi çoğu kez uydurma bir bilimsellik kisvesi aracılığıyla, hakikatin tekeline sahip olma iddiası taşıyan, kamu gücü ile desteklenmiş bir inanç sistemi olarak görmüşlerdir. Dolayısıyla ideoloji,mahiyeti gereği baskıcı ve hatta totaliterdir; başlıca örnekleri komünizm ve
Reklam
Bilim aklı, mantıklı düşünmeyi kısıtlar!(Cevapsız kalan yorumun kopyası)
Biz ne zaman, Allah'ın varlığıyla ilgili mantıklı deliller getirsek önümüze sürülen bir gerekçe. 'Bilimsellik'. Bu kelime hiçbir kutsal kavramın sahip olmadığı çekiciliğe ve sorgulanamazlığa sahip. Evrensel bir tanrı gibi. Sizin bir dini inancınız varsa bile önce bu evrensel tanrıya itaat etmeli ve onunla uyumlu olmalı. İşte bu yüzden günümüzde ki
Popper'ın gençlik günlerinin Viyana'sında bilimsellik savında bulunan ve aydınlar arasında çok moda olan, Freud'unkiler ve Adler'inkiler gibi öteki kuramlarsa, sınanamazlardı. Düşünebilecek hiçbir gözlem onlarla çelişemezdi. Bunlar, ne olursa olsun (ayrı ayrı yollarla da olsa) açıklayabiliyorlardı. Popper, bu akımların izleyicileri öylesine inandıran ve heyecanlandıran, her şeyi açıklayabilme yeteneklerinin, aslında en yanlış yanları olduğunu kavramıştır. Bilimsellik savı taşıyan ve bunlara benzer çekicilikteki bir başka moda kuram olan Marxizm ayrı bir durumdaydı. Marxizmden yanlışlanabilir öndeyiler çıkarılabiliyordu. Ancak, böyle öndeyilerden birçokları yanlışlanmıştı bile. Fakat Marxistler yanlışlanmayı kabule yanaşmıyorlar ve yanlışlanmaktan uzakta tutabilmek için, kuramı hep yeni baştan formülleştiriyolardı.
_Derin acılar, insanı seçkinleştirip diğer insanlardan farklı kılar. _Wagner, çok derin acılar çeken biri – diğer müzisyenlerden üstün yanı da bu. Her alanda Wagner'e ve bestelediği müziğe hayranım. _Derin acılar çekmiş her insanın ruhsal iğrençliği ve gururu, bir kişinin ne kadar acı çektiği, neredeyse onun değer dizgesi içerisindeki yerini
Bir 'teori'yi “inanç dili'yle ifade edip açıklayan bilimci ya da bilimselcilerin Darwin Teorisi'ni ya da Freud'un şeytani tezlerini, vd. “bilimsellik” iddiasıyla servis edişleri Şakir Kocabaş'ın, ifadelerin gramatik kategorilerinin değerlendirildiği *İfadelerin Gramatik Ayrımı isimli çalışmasındaki açıklamalarıyla
Reklam
Batı Düşüncesinde Sekürleşme asıl itibarıyla bir özgürleşme özelleşme sürecidir aydınlanma felsefesi ile birlikte dinin akıl üzerindeki tahakkümü kalkmış ancak bu defa akıl tanrı tahtına kendisini oturtmuştur modern dönemde dini eleştiren sekülerizmin kendisi akılcılık bilimsellik Natüralizm materyalizm gibi iman esaslarına dayanan bir din haline gelmiştir batı düşüncesinde modernizm ve sekülerizm tektipleştirici anlayışına karşı gelişen çoğulcu anlayışın adı pos-modernizmdir 
Freud'un Ego, Super-Ego ve Id destanına gelince, bunun bilimsel olduğu savı, Homeros'un Olympos tanrılarına ilişkin öykülerinin bilimsellik savından daha geçerli değildir. Bu kuramlar gibi olguları betimlemektedir ama efsanelerin betimlediği gibi betimlemektedir. Son derece ilginç psikolojik önerileri vardır, fakat bu öneriler sınanabilir bir biçimde ortaya konulmamıştır.
Dinsel magazin hayatımıza neoliberalizmin ufaktan ufaktan sokulduğu 12 Eylül sonrası girdi peki dinsel magazin nedir? dinsel magazin bir inanç teşviki bir inanç şovudur arının çiçeğin üzerine konmasını resmeder Gül yapraklarının yanına kamera koymuşlardır yavaş ve ağır çekimde yaprağın açılışını gösterir balığın solungaçlarını gösterir yumurtanın içindeki Arapça Allah yazısını gösterir Tatlı su ile tuzlu suyun birleşmemesini gösterir kaptan cousteaunun Müslüman olduğundan dem vurur(ki kendisinin haberi yoktur) bütün bunları yapanlarda inanç paparazziliği işine soyunmuşlardır Sözgelimi bu paparazziler yusufçuğun harika bir tasarım olduğundan bahsederken down sendromunun esamesinden bile bahsetmez!! Arılardan bahsederken zürafanın evrim otopsisinden bahsetmez GSMH (gayri safi milli hasıla) Ne olduğunu bilmez!! İnanç paparazzileri bir değer üretmez üretilen değerleri insanlığın ortak kültürel,bilimsel, düşünsel mirasını inanç magazini içerisinde boğmaya kalkarlar Sürekli bir yaratıcı ispatı şovuyla kitlelere ulaklık yapmaya çalışır akıl , bilimsellik ve düşünce felsefesi aksiyonlarını pas geçer Nerede kalmıştık Dişi böcek çiçeğin üzerine kondu Karadelikler gül yaprağı gibi açılıyor MAŞALLAH 👏👏👏 SADUN TERLEMEZLER
"doğada var, bilim diyor" ahlakçılık gibi gibi..
Comte'un kurduğu şekliyle sosyolojinin pozitifleştirilmesiyle, insanlık en özgün evresine tamamen girmiş olacaktır. Comte'un sosyolojisi ile onun tarih felsefesi (ki, bu ikisi onda aynı şeydir, henüz birbirlerinden ayrılmamışlardır), kendisine görev olarak "genel insanlık kültürü"nün bilimi olmayı koymuştur. Ama bu temel ülkücü kavrayış altında, pozitivist bilimsellik, bu bilimselliğe uygun düşen bir politik düzenin örgütlü yapısına bizi ulaştıracak "tin" (Tesprit) dir de. Yani Comte'un ütopik gelecek-devleti, pozitivist bilimselliğe (ve bilimselciliğe) göre kurulacak olan bir devlettir.
Iring Fetscher - Tarih Felsefesi
Reklam
Popper'in bilimleri sınıflandırma yöntemine başvurmak yararlı olacaktır: Bilim, önermelerinin bilimsellik derecesi, açıklamaların yeterliği kadar sınanmaya uygunluğu ile tanımlanır, konusu ya da bilgi kesinliği bağlamındaki savları ile değil.
Sayfa 31 - Remzi KitabeviKitabı okuyor
_Yaşama sanatı, en önemli sanattır. Yaşama sanatında insan, hem sanatçı hem de sanatının objesidir. Bu sanatta o, hem yontucu hem mermer; hem doktor hem de hastadır. _İnsanın yaşam amacı, kendi güçlerini, doğasının yasalarına uygun şekilde ortaya koyması olarak anlaşılmalıdır. Yaşamın doğası, kendi varoluşunu korumaktır. _Başka sanatlarda olduğu
Karl Raimund Popper
Popper’in eserinin birliği, haklı olarak, “bilimsellik” iddiasında bulunan teorilerle “sözde-bilim”den kaynaklı olanlar arasına bir sınır çekme ölçütü sözcesi etrafında düzenlenir.Bu, “yanlışlanabilirlik” ya da “çürütülebilirlik" ölçütü olarak bilinir.
172 syf.
7/10 puan verdi
·
8 günde okudu
Sömürü medeniyetinin itirafnamesi gibi bu tür eserler.. Vicdan, üzeri örtülemeyen hakikat, zulmedilenlerin âhı bi yerlerden çıkıveriyor! Gerçi çoğunlukla bu tür eserlerde olduğu gibi kitap boyunca bilimsellik adına evrim gevişinden başka bir şey bulamasanız da satır aralarında cımbızla bulduklarınızla kanaat etmeniz isteniyor... Kuş gözlemciliği birikimiyle yazılmış denemelerde, azalan kuş türleri ve ima edilen pek çok çevre sorunu ile çoğumuz için uzunca bi' zamandır öngörülen, zaten evvelce Batı medeniyetinin doğa hakkındaki sömürüyü meşrulaştırma üzerine yaptığı felsefeyi bu sefer aksi tezahürüyle okuyorsunuz. Görünen köy kılavuz istemez ve evet mâlûmun ilanıdır belki ama bu gidişat birazcık düzelecek mi diye umutlanıyorsanız çok fazla beklentiye girmeyin derim çünkü bu sefer alttan alta başka bi istismarcılığın zemini hazırlanıyor, deyip mevzuun daha derinlerine girmeden kısa keselim.. Felsefesinden bahsedilenin yaşantıdan çekilip donuklaştırıldığıdır ki müzelere.. o susturulmuş mezarlara, güdük uzmanlara havale edildiğidir.. Vesselâm...
Kuşların Felsefesi
Kuşların FelsefesiPhilippe J. Dubois · Domingo Yayınevi · 20201,206 okunma
Yanlışlamacılık
Çoğunun bilimsel kabul ettiği varsayımların, yakından incelendiklerinde sınanamaz oldukları ortaya çıkar: Onları yanlışlayabilecek hiçbir olası gözlem yoktur. Bu düşünceye ilişkin tartışmalı bir örnek psikanaliz söz konusu olduğunda belirir. Bazı yanlışlamacılar, psikanalistlerin ortaya attığı iddiaların pek çoğunun mantıksal olarak yanlışlanabilir olmadığını ve dolayısıyla psikanalizin bilimsel olmadığını düşünür. Buna göre bir psikanalist belli bir hastanın rüyasının aslında çözüme kavuşturulmasımış cinsel çatışmalarının dışavurumu olduğunu söylüyorsa, onun bu iddiasının yanlışlayabilecek olası hiçbir gözlem yoktur. Devamında hasta bu tür cinsel çatışmalarının olmadığını söylese dahi, psikanalist hastanın bir şeyleri bastırdığını ifade ederek iddiasını sürdürecektir. Hasta, psikanalistin yorumunun doğru olduğunu kabul ederse, o zaman bu durumda da iddianın doğruluğunun onaylanmasından bahsetmiş oluruz. Dolayısıyla yanlışlamacılara göre bu, hiçbir şekilde gerçek bir bilimsel varsayım olmayıp, sözde-bilimsel bir varsayımdır. Gelgelelim bir kuram, salt bu bağlamda bilimsel olmadığı için tamamıyla değersiz sayılmaz. Popper, psikanalizin iddialarından pek çoğunun en nihayetinde sınanabilir hale geleceğini fakat bilimsellik-öncesi biçimlerinin bilimsel varsayımlar olarak görülmemesi gerektiğini düşünür.
39 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.