Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
-yeter, yeter! sen bana teselli mi veriyorsun, eziyet mi? ben kendimi sende yüzen bir balık gibi hissediyorum. ne yazık ki şu anda sana bakarken gördüğüm o resmi, sana layık kelimelerle betimlemeye kadir değilim. sen benim ne duruma düştüğümü anlamak istemiyorsun. çok müthiş bir durumdayım. daha iyi oldu, bir anda bütün alemin patlaması gerektiğini; ama patlamadığını hissettim. bende aniden zor ve hızlı bir bekleyiş başladı. ne olduğunu anlayamadım, ne istediğimi bilemiyorum? neden uçmadığımızı düşünüyordum, neden kelimeler yerine dillerimizden ateş, ateşten kurşunlar çıkmıyor? o zaman niye yine de iki kişi gibi yan yana oturmuşuz ve diğer normal insanlar gibi mantıklı konuşuyoruz? neden ''tek kişi'' olmuyoruz? neden birbirimizde yok olmuyoruz? birimiz diğerimizde ölmüyoruz? o zaman niye hala birbirimize bakıyoruz? niçin gökyüzü, gece, şehir, hava, araba, renkler ve ışıklar kaybolmuyor ve yerine başka şeyler ortaya çıkmıyor? o zaman öbür dünya nerede? o zaman ruhlar, melekler, gerçeğe dönüşen efsaneler, hayaller, rüyalar nerede? bilmiyorum, velhasıl daha iyi oldum; ama sen anlamadın... bilmiyorum, belki de anladın, belki öylesine bir takım sözler söyledin, cevabımı böyle verdin; belki de senin bu sözlerin sayesinde kendimi daha iyi hissettim... mersi iyi oldum... ama... yine de ızdırap içindeyim... yine dalgalıyım, daha çabuk şehre yetişelim, biraz durum değişsin, yeni şeyler göreyim, beni biraz oyala, neredeyse cinnet geçireceğim, beni kuşatıyor, biraz gafler edince beynimi sıcak bir duman kaplıyor ve nefesim kesiliyor... daha çabuk, şehre gidelim... çabuk beni bir yere yetiştir!
Sayfa 95
"Doğduğumda da böyle miydim bilemiyorum. 'Böyle' nin ne anlama geldiğini de bilmiyorum; ama, ne öyleyim ne de şöyle; o yüzden 'Böyleyim' diyorum."
Reklam
Geceyi bilmiyorum. Kopkoyu bir karanlıktan mı ibarettir, yoksa ışıldayan yıldızlardan mı? Karanlığın içindeki ışık mıdır, yoksa ışığı boğan karanlık mı? Her şeyi görünmez kılan bir zalimdir, yoksa düşüncemizi derinleştiren acı sözlü bir dost mu? En çok onun içinde varoluyorum; ama geceyi bilemiyorum.
Sayfa 122Kitabı okudu
"Bilmiyorum albayım. Ne olacağını ben de bilemiyorum."
Sayfa 268Kitabı okudu
Tarık Akan (13 Aralık 1949▪16 Eylül 2016)
... Bir koşturmadır gidiyordu; insanlar kendi dertlerinin peşine düşmüşler, ellerinde paketler, çantalar, bavullarla dükkânlara giriyor, çıkıyor, görevlilere bir şeyler soruyor, bir yerlere yetişmeye, bir şeyleri kaçırmamaya çalışıyorlardı. Aslında geçip gidenlerin evlerine ya da otellerine varmak dışında hiçbir şey umurlarında değildi.
Sayfa 17 - 12 Eylül Anıları - Can YayınlarıKitabı okudu
Sevgili kardelen; Dünya’nın neresindesin, hangi zaman diliminde yaşadın, rengin, dilin, dinin nedir bilmiyorum. Belki yüzyıllar önce yaşadın, kim bilir belki de yüzyıllar sonra yaşayacaksın. Şimdi beş yaşında hatta yüz yaşında olabilirsin. Beni tanıyacak mısın, tanıdın mı bilemiyorum! Gerçi önemli de değil! Bu yazıt sana olan duygularımın. Ete-kemiğe bürünmüş sancılı doğumudur. Özgürlük bakışlı mavi gözlerin belki de gökyüzünü gözlerinde izlediğim içindir, güneş saçların çöl kumunun yansıması, beyaz tenin karlı dağlarda yaşadığın içindir, hiç umurumda değil. Uzun saçların kayalara vuran şelale, ellerin kadim ağacın kökleridir. Ne zaman kök saldı ruhun toprağıma, ne zaman usulca parçaladı bedenimi bilmiyorum. Kılcal damarların çoktan bedenimi sardı, lavlar taşıyor ruhuma. Seni neden mi sevdim; bana beni anımsattığın için, seni neden mi sevdim; bana bıraktığın tohumu sancılı ama duygulu bir şekilde yaşama aktardığım için. Seni neden mi sevdim, kendime güvenmemi sağladığın için, yalnız ve karanlık gecelerimde kendimi doğurabilecek yürekliliği göstermeme; elindeki mum ışığı ile yardımcı olduğun için. Seni; kendimi sevme yürekliliği gösterdiğim için sevdim. Seni: elimde makas ve iğneyle gölge dikerken, aslında kendimi biçip-şekillendirdiğimi öğrendiğim için sevdim. Şu anda bu yazıyı okuyor olabilirsin, sana sonsuz teşekkürler. (Arka kapak)
Reklam
Dün o kadar hüzünlü olduğum için bana kızmayın; çok iyiydim, çok rahattım, ama en iyi anlarımda bile, ben hep hüzünlenirim. Ağlamış olmamın da hiç önemi yok; ben bile bilmiyorum neden ağladığımı. Hastayım, sinir bozucu hisler içindeyim; izlenimlerim hastalıklı. Bulutsuz, solgun gök, güneşin batışı, dün akşamki sessizlik –bütün bunlar– bilemiyorum ama dün bütün bu izlenimleri ağır ve acı verici bulacak bir haldeydim, kalbim kabardı ve ruhum gözyaşlarını koyuverdi. Ama neden yazıyorum bütün bunları size?
Ne olduğunu bilemiyorum.Lanet derecede mutsuzum,öylesine deliyim.Neden bilmiyorum,kendimi kilo alıyormuşum gibi hissediyorum.Şişmanlamış gibi hissediyorum.Bir sürü şey toplamış,saklamışım gibi hissediyorum,ne olduğunu bilmiyorum.
SÜRVEYAN HEKİM “Doktordan satılık araba” diye ilan verirler, çok doğru aslında. Ne o arabayı kullanacak vakit bulursunuz, ne de düzenli bir hayatınız olur. Hele bir de cerrahsanız, o uyku denen tatlı şeyle bir türlü buluşamazsınız. Ben de Güneydoğu’da görev yaparken hem uykudan, hem de arabamdan mahrum kaldım. Zaten kullanmaya vakit
http://www.hakanevrensel.com/guneydogudan-oykuler-3/Kitabı okudu
Geri183
1.255 öğeden 1.246 ile 1.255 arasındakiler gösteriliyor.