Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
"Herkes ölünce ardında bir şeyler bırakmalı derdi dedem. Bir çocuk, bir kitap, bir tablo, inşa edilmiş bir ev veya duvar, yapılmış bir çift ayakkabı. Veya eskimiş bir bahçe. Elinin bir şekilde dokunduğu bir şey, öldüğünde ruhunun gideceği bir yer olsun diye; böylece insanlar ektiğin o ağaca veya çiçeğe baktığında sen orada olursun. Ne olduğu önemli değil, dokununca onu değiştirdiğin ve ellerini çektiğinde sana benzeyecek bir şeye dönüştürdüğün sürece, derdi. Sadece çim biçen adamla bahçıvan arasındaki fark, dokunuştadır derdi. Çimleri biçen adam orada hiç olmamış gibidir; bahçıvansa bir ömür boyu orada olacak."
"İnsanlar bilinmeyen yeni bir şeyin yapılabileceğine inanmayı ilk başta reddederler, sonra bunun yapılacağını ummaya başlarlar, daha sonra da yapılabildiğini görürler. Yapıldıktan sonra da bütün dünya bunun neden yüzyıllarca önce yapılmadığına şaşar. "
Sayfa 259Kitabı okudu
Reklam
Herkes ölünce ardında bir şeyler bırakmalı, derdi dedem. Bir çocuk, bir kitap, bir tablo, inşa edilmiş bir ev veya duvar, yapılmış bir çift ayakkabı. Veya ekilmiş bir bahçe. Elinin bir şekilde dokunduğu bir şey, öldüğünde ruhunun gideceği bir yer olsun diye; böylece insanlar ektiğin o ağaca veya çiçeğe baktığında, sen orada olursun. Ne olduğu önemli değil, dokununca onu değiştirdiğin ve ellerini çektiğinde sana benzeyeceği bir şeye dönüştürdüğün sürece, derdi. sadece çim biçen adamla bahçıvan arasındaki fark dokunuştadır, derdi. Çimleri biçen adam orada hiç olmamış gibidir; bahçıvansa bir ömür boyu orada olacak.
“Karışık şeylerin hepsi hayata benzemez mi? İçinde her şey var. Daha doğrusu peşine hayat kelimesini taktığımız ne varsa hayat içinde, bir hayattır: Aile hayatı, mektep hayatı, askerlik hayatı… Bütün bu hayatların hülasası şudur: Hayat ve manası da şudur: İçinde zindan, bahçe, cennet, cehennem, her şey olmak.”
Sayfa 302Kitabı okudu
Basılmamış kar
Yeni bir sevme, sevilme ihtimali. Lekesiz, ellenmemiş, yorulmamış bir ihtimal. Basılmamış kar. Girilmemiş bahçe. Kaçırmadığım, henüz kaçırmadığım bir tren.
Sayfa 46 - İletişim Yayınları
Yaş otuz beş! Yolun yarısı eder. Dante gibi ortasındayız ömrün. Delikanlı çağımızdaki cevher, Yalvarmak yakarmak nafile bugün, Gözünün yaşına bakmadan gider. Şakaklarıma kar mı yağdı ne var? Benim mi Allahım bu çizgili yüz?
Reklam
“Bahçe. Parlak bahar güneşi. İçerinin renklerinden ve kokusundan birdenbire ayrılan tatlı bir parlaklık, çamların yeşili ve taze bir tabiat kokusu. Uzakta, çamların altında, beyaz entarili hastalar derinliklere doğru gitgide küçülen, yumuşak hayaletleriyle uzanmış, güneşleniyorlar. Koğuşlardan birinin penceresinden hasta bir çocuğun söylediği türkü geliyor. Kumlu yolda yürüyen ayakların çıtırdısı. Ve her an çamların karaltıları arasında ansızın beliren bir beyazlık. Her gidişimde, hastahanelerin bahçeleri bana hüzün verirdi. Bunun mânasını şimdi bulmaya çalışıyorum ve hastalıkla tabiat arasındaki büyük tezadı anlıyorum. Bu, bir bahçeden hastahaneye girerken ve bir hastahaneden bahçeye çıkarken en çok hissedilen şeydir.”
Bahçe kapısının üzerindeki büyük tabelayı görünce, adı umut olan ne çok şey var, diye düşündü Derda. Demek ki insanların sokakta yürürken, günde bir kez de olsa umut kelimesini bir tabelada okumaya ihtiyaçları var, deyip gülüm­sedi. Bir daha da gülümsemedi.
Sayfa 161Kitabı okudu
Yıllarca yaşamış biri için kapı bellidir. Ev belli, bahçe belli, gökyüzü ve deniz bellidir, geceleyin gökyüzünde asılı olan ve çatıların üzerinde parlayan ay bile bellidir. Dünya varlığını dile getirir, fakat kulak asmayız, artık onunla bir olmadığımız, onu kendi parçamız gibi görmediğimizden sanki kayıp gider ellerimizden. Kapıyı açarız, fakat bu artık anlamsızdır, önemsizdir, bir odadan öbürüne girmek için yaptığımız bir şey olmanın ötesine geçmez.
"Bir ökse ardıcı olsaydın ve yuvanın nerde olduğunu bana gösterseydin, bunu birine söyler miydim sanıyorsun? Asla," dedi, "bir ökse ardıcı kadar güvendesin."
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.