Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
''Settar gitme, gideceksin biliyorum ama sen yine de gitme. Gidersen boynuna bir vebal yüklemem. Ama gitme. Çünkü gidersen böyle bir yıkımı bana ancak daha büyük bir yıkım unutturabilir.''
Adına yaşam kavgası denen kavgayı karnımızı doyurmak ve sevebilmek uğruna olduğu kadar, içimizdeki kitleyi öldürmek uğruna da veririz. Kimi koşullar altında bu kitle, bireyi bencillikten tümüyle uzak, dahası kendi yararına aykırı davranışlara dek götürebilir. "İnsanlık", bir kavram olarak bulunmadan ve sulandırılmadan çok önce, kitle olarak vardı. Bu kitle vahşi, coşkun, kocaman ve sımsıcak bir hayvan gibi hepimizin içinde derinlerde bir anafor gibi kaynar. Kitle, yaşına karşın, dünyanın en genç hayvanı, en öz yaratığı, ereği ve geleceğidir. Onun üzerine hiçbir bilgimiz yok; hala bir birey olduğumuz varsayımıyla yaşamaktayız. Kimi zaman kitle, gök gürültüsünden örülü bir fırtına içinde her damlanın yaşadığı ve aynı şeyi istediği coşkun bir okyanus gibi saldırı üzerimize. Bu saldırının hemen ardından parçalanıp gitme alışkanlığını henüz koruduğu için, fırtına geçince yine biz olarak, zavallı ve bırakılmış şeytancıklar olarak kalırız. Bir zamanlar bu denli çok, bu denli büyük, bu denli bütün olduğumuzu anılarımıza sığdıramayız bir türlü. ... Bir gün gelecek, kitle artık parçalanamaz olacak; belki de önce bir ülkede başlayacak, sonra orayı çıkış noktası yapıp çevresinde ne varsa yutarak ilerleyecek; ta ki artık Ben, Sen, O kavramı değil, ama yalnızca kitle var olacağından, kitlenin varlığına ilişkin tüm kuşkular ortadan kalkana dek.
Sayfa 460Kitabı okudu
Reklam
"Sana aldırmaz; öyle hemen de çıkıp gelmez sana, sen onu ne denli bekliyor olsan da. senin beklemen: bir boşunalık duygusudur yalnızca; gerçekler içinde hayallerin; olup-bitenler içinde olamayacakların düşlenmesi -boyuna ve boşuna bir düşüş - oysa o, gelişmektedir. Sana doğru. Sen hiç bilmeden -beklerken, bilmeden- senin beklediğindir o; ama sen, bilmiyorsundur. Gelmeyeceğini sanarsın. Yıllar geçtikçe, hatta, hiç gelmeyeceğini bildiğini sanarsın -yıllar geçer, emin olduğunu da sanarsın artık hiç gelmeyeceğinden. Senin beklemen: hüzünlü ama dingin bir umutsuzluktur; bir an önce bitirip gitme isteği çökmüştür üzerine -hatta bitiremeyeceğini de bildiğin bir çok şeye aldırmazca ve umarsızlıkla girişip, hepsini yarım bırakıp gitmek, bir ayartı kadar keskindir artık. -Yaşamının anlamı bulunmamıştır, bulunamayacaktır- O, gelmeyecekti ya; sonuçsuz, bir son olarak, ölüm, gelebilir, artık, işte.."
Merhaba, sesine, gülüşüne, bakışına en çok da yüreğine aşık olduğum adam.Bugün sabah ilk işim seni tekrardan sevmek oldu biliyor musun ? Üşenmedim hiç, tekrar tekrar aşık oldum.Sesini dinledim, mesajlarını okudum.Yine tebessüm ettim, yine seni sevdim. Düşündüm sonra, nasıl ne zaman girdin hayatıma da en değerli kişi oldun benim için ? Tam yere düştüğümde, tam her şeyden vazgeçtiğim an sen çıktın karşıma. Ellerini uzattın, hiç tanımadan sarıldım sana bende.Bilmiyorum, belki de o an ihtiyacım vardı sana, inan gerçekten hiç bilmiyorum. Öyle bir vakitte çıkıp geldin ki, ben ilk defa zaman ilerlesin istedim.İlk defa tüm zamanımı sana harcamak istedim. İlk defa sahiplenildiğimi, ilk defa bu kadar sevdiğimi fark ettim. Söylesene, neden geç geldin bu kadar ? Neyse, önemli değil zaten ne zaman geldiğin.Gitme sadece, bunu istiyorum senden.Hep bende kal.Sımsıkı sarılırım sana, hiç bırakmam inan ki. Benimsin sen sevdiğim, sadece benim. Hep benimdin zaten, Hadi şimdi sus ve sarıl bana, ve öyle kal. Burağım
Mesela yanımda olsaydın güzel olurdu. Uçurtma uçururduk belki. Pamuk şeker yerdik ben çok severim şekeri, öğrenirdin. Yanımda olurdun en basitinden. Beni severdin,özlerdin.film izlerdik,korku filmi. Korkup sana sarılabilirdim mesela. “Korkma ben yanındayım, bu sadece bi film.” diyip dalga geçebilirdin benimle gülerdik. Düşünsene beraber gülerdik. Beraber ağlardık hatta. Gözyaşlarımı silerdin sen, ben de senin burnunu öperdim. Yine gülerdik. Her şeyi sana anlatırdım sıkılmadan dinlerdin. İçerdik belki? Sarhoş olurduk. Ne güzel olur ama. Ben sarhoşken sana hiç söyleyemeyeceğim şeyleri söylerdim belki. Sen yine gülerdin. Bildiğim fıkraları anlatırdım sana. Uyuduğun zaman izleyebilirdim seni. Pasta alırdık, pastayı yüzüne bulaştırırdım belki. Su savaşı yapabiliriz mesela. Hatta sulu boya da yapardık seninle. Seninki daha güzel olurdu kıskanırdım.Kokunu içime çekerdim. Öyle güzel kokardın ki boynunda uyumak isterdim. Gitmezdin yanımdan,bir saniye bile. Hep beraber olurduk. Balık tutardık. Sonra yerdik onları. Ellerimle yedirebilirim sana. Kılçıklarını ayıklardım belki. Şiir okurdun bana. Bilirsin çok severim şiiri… Fotoğraflarımı çekerdin . Beraber çekinirdik . Öperdin belki de,durmadan öpebilirdin beni. Utanabilirim yanında, kızma. Sarılırdın belki de. Hep sarıl asla bırakma. Ellerini tutunca kalbimin hızlanmasını açıklayamazdım . Gülerdin yine. Olsun sen hep gül bana. Gül diye elimden gelen tüm şebeklikleri yapabilirim senin için. Gitmeni istemediğimi biliyorsun. O yüzden sen hep gül bana ama gitme.
“ Gitme, seni bakan yapacagim “ dedi. “ Ne bakani? “ “ Adalet bakani! “ “ Ama burada yargilayacak hiç kimse yok ki! “ “ Bunu henüz bilmiyoruz. Kralliğimi tam olarak gezmiş degilim. Yaşli oldugum için yürümek beni yoruyor. Arabaya binmek istesem, burada araba için yer yok.” “ Ama ben gezegende hiç kimse olmadigini biliyorum “ dedi küçük prens. Bir yandan da emin olmak için başini egdi ve gezegenin diger tarafina göz atti. “ O halde sen de kendini yargilarsin “ diye yanitladi kral. “ Kendini yargilamak diger insanlari yargilamaktan çok daha zordur. Kendini gerektigi gibi yargilayabilirsen, çok adilsin demektir. “ Küçük Prens...
Reklam
Ben ne kadar sevdiysem o kadar gittin, gitmediğin zamanlarda bile, hep gidecekmiş gibi durdun yanımda, Ben seni sana ölecek kadar sevdim diye, sen hep öldürdün beni, Her bakışında başka bir el sallama, Tam sevmek isterken seni, taksi çağırdın,’Gitme’ deyişimi ne sen duydun, ne de taksici..
Gün geçtikçe büyüyorsun içimde, Ömrümün orta yerine dikilmiş Sarmaşık bir gül misali sarıyorsun... Dolanıyor sevdanın her bir dalı Aklımın en ücra köşelerine... Ve ben, sen kimsin bilmesem de Düşünüyorum işte... Aklıma batıp, gönlümü kanatan dikenlerini ayıklıyorum bazen, Yapraklarından reçel yapıp, Düşlerimi tatlandırıyorum... Ve ben, neden
Merhaba nalân... bu sen misin Yoksa sen mi sandım; Biri çimdiklesin beni Şöyle ışığa gel de göreyim Beni dümdüz eden O yalandan da yalan gözlerini Merhaba nalân
"İşi bıraktım." deyiverdim. Olumlu ya da olumsuz, iyi ya da kötü, öyle ya da böyle bir tepki vermesi gerekiyordu. Haliyle şakıdığım ve bana göre 'iyi' olan haberle beraber kafamı kaldırıp gözlerine bakma cesaretine kapıldım. Oldukça parlak görünen bakışları ile beni yeniden tesiri altına alırken parlak bir gülüş attı ve "Harika," dedi coşkuyla. Gülüşüne karşılık kafa sallayarak "Bilmediğim bir ülkede beş parasız kalakaldım. Ve eh, ev arkadaşımın bana ne tepki vereceğini de Allah bilir." diye bir adım geriledim. "Ev arkadaşlarını eve gidince düşünürsün." dedi. "Buradayken Sevgilinle aşıklar şehrinin tadını çıkarmaya bak sen. Hem, onlarda kim oluyormuş? Birisi kardeşin sayılır diğeri de zaten kuzenin. O iki aptal seni genetik olarak sevmeye programlılar." iki adımda dibimde bitti ve yüzümü elleri arasına alarak "Ayrıca zaten gitme." dedi nefes alıp sanki nefesi ile beni içine çekerken. "Sevgilinin yegane görevi de bu değil midir? 'Ömrüne,' ömrünün sonuna kadar bakmak..."
Kız Kurusu KitabıKitabı okudu
Reklam
Gitme demiyorum, hobi olarak gene git Biraz dolaş, hava al, hava ver, ekonomiye can ver Köpeğini gezdir mesela, parklar hepimizin Elimde senedin var sen kaybedersin Kutuna gidebilirsin yahut sinemaya Hava güzel olacakmış yarın şemsiyeni alma Sen yokken ben biraz uyurum, elma soyarım Çıkmışken ceketimi de terziye verirsin Gitme demiyorum, hobi olarak gene git Saçlarını boyat, ne bileyim balyaj yaptır Sahafları dolaş mesela, ucuz oluyormuş Elimde elinin izi var, yıkarım görürsün bak Suyuma gidebilirsin yahut yoğurt almaya Hava sıcak olacakmış yarın öğlene kalma Sen yokken ben biraz özlerim, çekirdek yerim Çıkmışken raketimi de servise verirsin Gitme demiyorum sevgilim, hobi olarak gene git Hatta Ayı Yogi olarak git, KOBi olarak git mesela, kredi al Yüzde on büyü, değişiklik olsun Gitme yani Bak, hobi lazımsa ben olurum hobi Gitme Bir daha söylemiycem | Bahadır Cüneyt Yalçın |
360 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
"Bana bir seferinde sokak adın olarak neden Day'i seçtiğini anlatmıştın. Her yeni sabahla birlikte her şey tekrar mümkündür, değil mi?" "Bazen güneş daha erken batar. Günler sonsuza kadar sürmez, bilirsin. Ama elimden gelen en iyi şekilde mücadele edeceğim. Sana bunun sözünü verebilirim." Dünden beri bekledim. Uyudum uyandım,
Şampiyon
ŞampiyonMarie Lu · Pegasus Yayınları · 20152,442 okunma
AY IŞIĞI Ay ışığı kutsal sevgilim Fısıltıların yumuşak toprakta Ayak izlerime doluyor Sen de terkedip gitme Sularla oynaşmaya Doğur beni ışığınla Lekeli yüzüne Bulaşmış gibi yeni bir iz Şarkımızı çalıyor dağlar Haydi dans edelim özlemle Çakışsın bedenlerimizdeki giz Mırıl mırıl büyüsün başaklar Barış içinde çoğalsın sevgimiz.
http://www.siirperisi.net/siir.asp?siir=47
LOJMAN Lojmanda oturmak ayrı bir yaşam tarzı. Herkesin kocasının aynı işi yaptığı bir aileler topluluğu bu. Çalışmayan kadınlar için standart bir hayat: Sabah aynı saatte, hatta aynı dakikada evinden çıkan üniformalı kocalar, pencereden kocalarının servis araçlarına binişini seyreden kadınlar, öğleye kadar ev işleri, öğleden sonra kadın
http://www.hakanevrensel.com/guneydogudan-oykuler-2/Kitabı okudu
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.