Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
nesim:
“İsrail’deki Yahudiler için üzülüyorum. Gerçekten üzülüyorum. Filistinli olmadığıma göre öyle hissetmemde bir engel yok. Sınırlarınızı Türkiye’ye doğru genişletme sevdasına girdiğinizde çıkacak bir savaşta, onları öldürebilirim herhalde ama yine de onlara karşı iyi duygular besliyorum. Orduların önü sıra güdülen koyun gibi onlar. Her biri birer kalkan. Bundan ötürü suçlanması gereken de siz Amerikalılar’sınız. Şirketleriniz petrolü hortumlarken bir yandan da siz Yahudiler’i ailelerini kurban vermeye teşvik ediyorsunuz. Müslümanlar’ı oldukları yerde zapt edebilmeleri için onlara nükleer başlıklı füzeler veriyorsunuz. Ordularını finanse ediyorsunuz. Filistin halkınınsa bir avuç yurtsever dışında ordusu yok, bir devletleri, üstünde yaşayacakları bir ülkeleri yok.”
“Hepsinin ortak amacı, dünya üstündeki hükümetlerin uzun vadeli finansal bağımlılıklarını ve dolayısıyla politik sadakatleri garanti ederken, aynı zamanda müteahhit firmalar için büyük kar yaratmak ve krediyi alan ülkedeki bir avuç varlıklı, nüfüs Sahibi aileyi mutlu kılmaktı. Borç ne kadar büyükse o kadar iyiydi.”
Sayfa 47 - AprilKitabı okudu
Reklam
Dünyanın en güçlü iki hanedanı olan Bush ailesi ile Suud Hanedanı'nın, 20 yıldan uzun bir süredir yakın kişisel, iş ve politik bağlantıları olmuştur. Özel sektörde Suudiler, George W. Bush'un da hissedarı olduğu, sallanan petrol şirketi Harken'i desteklediler. Daha da yakın zamanda eski başkan George H. W. Bush ve dostu eski dışişleri bakanı James A. Baker, muhtemelen dünyanın en büyük özel sermaye şirketi olan Carlyle Group adına verilen yardım toplama yemeklerinde, Suudlardan önce göz önüne çıkmışlardır. Bugün, eski başkan Bush, hissedarları arasında terörist destek gruplarıyla bağlantıları olmakla itham edilen bir Suudi'nin de bulunduğu bu firmada üst düzey danışman olarak görev yapmaya devam etmektedir. 11 Eylül'den sadece günler sonra, Bin Ladin ailesi üyeleri dahil, bazı zengin Suudiler özel jetlerle ABD dışına çıkartıldılar. Kimse bu uçuşların yetkilendirilmesini üstlenmiyordu ve yolcular da sorgulanmadı. Tüm bunları Bush ailesinin Suudiler ile olan uzun süreli ilişkileri mi sağladı?
Sayfa 180 - AprilKitabı okudu
Amerikalılar, göçmen çadırları ve çamurdan çiftçi evlerinden oluşan uçsuz bucaksız ve kasvetli bir toprak parçası olan Suudi Arabistan çöllerini, köşedeki Starbucks ve yeni kamu binalarında kullanılan tekerlekli sandalye rampalarına kadar kendi görüntülerinde yeniden biçimlendirdiler. Suudi Arabistan bugün bir otoyollar, bilgisayarlar, zengin Amerikan banliyölerinde bulunan aynı süslü dükkanlarla dolu klimalı alışveriş merkezleri, zarif oteller, hamburgerciler, uydu yayınları, modern hastaneler, gökdelenler ve dönme dolaplı lunaparklar ülkesidir.
Sayfa 177 - AprilKitabı okudu
Savaşlardan ve seri silah üretiminden, akarsulara ve barajlara set çekilmesinden, yerel ortamların ve kültürlerin yok edilmesinden kimlerin yarar sağladığını merak ediyordum. Yüzbinlerce insanın yiyecek yokluğundan, kirli sudan ya da tedavi edilebilir hastalıklardan ölmesinden kimlerin çıkar sağlayabileceğini incelemeye başladım. Yavaş yavaş, uzun vadede kimsenin yararına olmasa da, kısa vadede ben ve patronlarım gibi piramidin tepesinde olanların bunlardan en azından maddi açıdan çıkarı olduğunu görüyordum.
Sayfa 114 - AprilKitabı okudu
Bu kadar açgözlü ve bencil olmayı bırakın. Dünyada sizin kocaman evlerinizden ve gösterişli mağazalarınızdan başka şeyler de olduğunun farkına varın. İnsanlar açken, siz arabalarınızın benzini için üzülüyorsunuz. Bebekler susuzluktan ölürken, siz son modeller için moda dergilerini karıştırıyorsunuz. İnsanlarınız bizim gibi ülkeler fakirlik içinde boğulurken yardım isteyen çığlıklarımızı duymuyor bile. Kulaklarınızı size bunları söylemeye çalışanların seslerine tıkayıp, onları radikal ya da komünist olarak damgalıyorsunuz. Yoksulları ve ezilmişleri daha fazla yoksulluk ve esarete itmek yerine, onlara kalbinizi açmalısınız...
Reklam
Finans Diktatörlüğü
‘IMF Krizi’ olarak bilinen şey, özellikle Güney Kore, Tayland ve Endonezya’yı sert vurmuştu ama yarattığı geri tepme dalgaları Hong Kong, Laos ve Filipinler’de birçok insanın (özellikle de yoksulların) üstünde yıkıcı olmuştu. Bu ülkelerin hepsi de IMF ve Dünya Bankası ideolojilerine angajeydi.
April Yayıncılık
Tanınmış kimseleri yozlaştırmak üzerine kurulu bir sistem, yozlaşmayı reddeden kişilere sıcak bakmaz.
Sayfa 155 - AprilKitabı okudu
Hiç kimse, rüşvetle satın alınabilecek ya da tehditle korkutulabilecek insanları arayıp bulmak zorunda kalmadı. Onlar zaten şirketler, bankalar ve devlet kurumlarında çalışıyorlardı. Rüşvetler; maaşlar, primler, emeklilik fonları ve sigorta poliçelerinden oluşuyordu. Tehditler ise toplumsal değerler, dost baskısı ve çocuklarının eğitimleri ve gelecekleri ile ilgili dile getirilmeyen sorulara dayanıyordu.
Sayfa 278Kitabı okudu
Dünyayı değiştirmek için yapmamız gereken tek şeyin kadınla erkek arasındaki dengeyi sağlamak olabileceğini düşündüm.
Reklam
"Yayıncım, kendimize gerçekten ekonomik tetikçi deyip demedigimizi sorduğunda, genellikle sadece baş harfleriylede olsa öyle olduğunu söyledim. Aslında hocam Claudine ile çalışmaya başladığım 1971 yılında ki bana, "Benim görevim seni bir ekonomik tetikçiye dönüştürmek." demiş, sonra ciddileşip, "Bu işle ilgini hiç kimsenin, eşinin dahi bilmemesi gerekiyor; bir kere girersen hayatın boyunca çıkamazsın." diye eklemişti...
Sayfa 8
Ekvador'u neredeyse iflasın eşiğine getirmiştik. Zengin ailelere, mühendislik ve inşaat firmalarımızı desteklemeleri için milyarlarca dolar kredi verdik. 30 yılın sonunda, yoksulluk oranı %50'den %70'e, İşsizlik oranı da %15'ten %70'e fırladı. Kamu borcu da 240 milyon dolardan 16 milyar dolara yükseldi. ( 1968 & 1998) Ülkeyi 30 yılda ne hale getirmişler...
Sayfa 277Kitabı okudu
Kandırılmış ABD halkı ise tüm bu ülkelerde yoksulluğu sona erdirmek için çalıştığımıza inanıyordu.
“Ronnie Reagan beyaz atından inip sahtekar şerif yıldızını taktığı zaman,” dedi Joe Cogen, şirketimizi Ashland petrol şirketine sattıktan sonra yediğimiz öğle yemeği sırasında. “Hapishanedeki tüm hücrelerin kapısını açtı ve dolandırıcılarla dilencileri serbest bıraktı. Bunlar, Ashland’in CEO’su gibi takım elbise giyen ve kravat takan yüksek sosyete tipleri ama görünüşlerine aldanma. Aslında hepsi de, kendilerini durduracak hiçbir yasa olmayan bir sürü hırsız.”
ABD’deki yüksek faizli mortgage mağdurlarının çoğu gibi, Ekvador halkı da yağmacı faizlerle verilen borçların hedefi oldu. 1970’lerde, vicdansız uluslararası borç verenler Ekvadorlu diktatörlerin 3 milyar dolar borç almalarını sağladılar. Onlar da bu paranın çoğunu askerî amaçlarla heba ettiler. Demokrasiye geçtikten sonra da, borcun sorumluluğu Ekvador halkının üzerinde kaldı. Yıllar içinde, Ekvador aldığı borcun anaparasının çok çok üzerinde borç ödemelerinde bulunduğu gibi, yüklü meblağlarda faiz ve ceza da ödedi. Ama çok sayıda yeniden yapılandırma, dönüşüm ve ilave borçlandırmadan sonra, Ekvador’un borcu bugün itibarı ile 10 milyar doları geçti.
Geri199
1.500 öğeden 1.486 ile 1.500 arasındakiler gösteriliyor.