Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
‘’Biz hemşireleriniz de siz muhterem kardeşlerimizle beraber olacağız, yahut beraber yaşamak hakkını kazanacağız ve bugünden itibaren cemiyetimiz muhterem kardeşlerimizin vatani her emirlerini ifaya bir dakika tereddüt etmeyerek hazır olduğumuzu arz ile bizleri vazifemizde teşci’ edecek ma’nevi müzaheretlerinize daimen intizar, eyler na-mütenahi hürmetlerimizin kabulünü istirham eyleriz.’’ (Reis-i Muhteremi Mustafa Kemal Paşa Hazretlerine)
Fevzi Paşa cephe durumunu açıkladı, savaşın birkaç gün sonra kesin safhaya gireceğini belirtti, sözü Yunan zulümlerine getirdi: "Geçen gün Meclisimizde düşman mezalimi hakkında uzun tartışmalar yapıldı. Gerekirse, bizim de onun gibi davranmamızı teklif edenler oldu. Bu konuyu Bakanlar Kurulunda görüştük. Düşman ordusu, gerçekten, her yenilginin acısını, gerideki masum ve silahsız insanlardan çıkarmayı, köyleri yakıp yıkmayı şiar edinmiştir. Ama efendiler, bizim askerimiz, yüzyıllardan beri intikamını savaş meydanında almayı öğrenmiş bir askerdir. Onun için yüce heyetinizden istirham ediyoruz, düşmanın seviyesine inmeyelim..." Alkışlar ve bravo sesleri yükseldi.
Reklam
Ulusal gösterilerin yankıları
3 Haziran 1919 İstihbarat Çok aceledir Sayı: 58 Savunma Bakanlığı Yüksek Katına İlgi: 2 Haziran 1919 tarihli şifre: Sivas ve çevresinde eskiden beri var olan Ermenileri ve daha sonra gelen sığınmacıları korkutacak hiçbir olay olmamıştır. Ne sivas'ta ve ne de çevresinde endişe verici hiçbir durum yoktur. Herkes sakince iş ve güçleriyle uğraşmaktadır. Bunu kesinlikle bilginize sunar ve garanti ederim. Dolayısıyla İngiliz notasındaki haberlerin kaynağının ne olduğunu benim bilmem gerekir. İzmir'in ve Manisa'nın işgal edildiği acı haberi üzerine Müslüman halk tarafından yapılan ve Hristiyanlar hakkında hiçbir düşmanca düşünce içermeyen toplantılardan belki de bazılarının ürktüğü akla gelebilir. İtilaf devletleri ulusumuzun haklarına ve bağımsızlığına saygılı kaldıkça, ulus da vatanın saldırıya uğrayıp parçalanmayacağına güvendikçe, Müslüman olmayan halkın korkuya kapılmasına hiçbir sebep yoktur. Bu konuda devlete karşı her türlü sorumluluğu yüklenir ve buna tamamen güvenilmesini istirham ederim. Fakat bağımsızlığı ve ulusal varlığı yok eden ve ulusal varlığı tehlikeye düşüren işgal, suikast ve zulüm gibi İzmir çevresinde görülmekte olan eylemlerin benzerlerinin tekrarlanmasına karşı, ne ulusun heyecanını ve içindeki acıları ve ne de bundan doğacak ulusal gösterileri engellemek ve durdurmak için şahsımda ve hiç kimsede bir güç ve kudret göremeyeceğim gibi, bu yüzden ortaya çıkacak olayların karşısında da sorumluluk kabul edebilecek ne bir komutan, ne bir sivil memur ve ne de bir hükümet düşünebilirim. Mustafa Kemal
Sayfa 17 - Türkiye İş Bankası YayınlarıKitabı okudu
Geçit töreninin olduğu gün şiddetli bir yağmur yağmıştı. İran Şahı, yağmura rağmen töreni sonuna kadar hiç kıpırdamadan izlemişti. Geçiş sırası topçulara geldiği zaman Topçu Kumandanı Şükrü Paşa, Şah'ın yanına varmış; "Sahra bataryaları çok hızlı geçeceğinden çamur sıçratma ihtimali yüksektir. Daha muhafazalı yere geçmenizi istirham ederim" demişti. Muzaffereddin Şah, Şükrü Paşa'ya asker selamıyla karşılık verip yerinden bir karış bile kıpırdamayacağını dile getirirken şu sözleriyle herkesi duygulandırmıştı: - İslam'ın şerefini Viyana kapılarına kadar götüren bu kahraman ordunun atlarının nallarından sıçrayacak çamur benim için şeref nişanıdır. O nişanı göğsümde taşımakla iftihar ederim!
Sayfa 118 - NesilKitabı okudu
Bir İtalyan rahibinin temiz kalbine onur veren safça bir hikaye anlatılır. Kolayca aldatılan bu safdil adam dini konuşma yaparken, sürekli olarak fikir üretir. Tanrının lütfuyla bütün insanları mutlu edecek güvenilir bir araç bulduğunu söylemek zorunda kalır. Şöyle der: "Cehennemde kendisine felaket arkadaşı edinmek tek amacıyla, şeytan, insanları baştan çıkarır, ayağını kaydırır. Dolayısıyla, cennetin ve cehennemin anahtarlarına sahip olan Papa'ya başvuralım; bütün kilisenin başında, Allah'a yalvarmasını isteyelim, Allah'ın şeytanla uyuşmasını, tekrar teveccüh ve iltifatına mazhar etmesini, eski mertebesine çıkarmasını Allah'tan Papa istirham etsin. Bu hareket tarzı şeytanın insan türüne karşı kötü projelerine mutlaka son verecektir." Bu safdil rahip galiba görmüyordu ki, şeytan semavi din için, en azından Allah kadar gereklidir. Semavi dinler; rahipler, hocalar, hahamlar vb; Allah'la şeytan arasındaki bozukluktan çok hoşnutturlar; iki düşman arasında bir uzlaşmaya aracılık etmeyecek ölçüde hoşnutturlar. Varlıkları ve gelirleri bu iki düşmanın çatışmaları, düşmanlıkları üzerine kurulmuştur. İnsanlar baştan çıkarmaya ve günah işlemeye yöneltilmezse, rahiplerin yönetimi ve gücü, insanlar için gereksiz olur.
Önsöz'den
Bundan ötürü muhterem okuyuculardan, bunları, yalnızca "muhayyel fantastik hikâyeler" gibi telakkî ederek okumalarını istirhâm ediyorum. Bu, onların da benim de fuzûlî yere yorulup üzülmemizi önleyecek Rahmânî bir tedbir olacaktır. Ahmet Hâşim'den nakledildiğine göre, zâten: "Şiirde mânâ aramak, geceyi şenlendiren bülbülü eti için avlamaya benzer..."
Sayfa 7 - Kubbealtı NeşriyatıKitabı okudu
Reklam
Istirham ediyorum : "kilise" kısmına takılmayın :)
"–komik bulabilirsiniz– kilisedeymişim gibi bir duyguya kapıldım, mucize ve arınma duygusuyla kutsanmış gibiydim. Yaşamımın en korkunç saniyesinden ikinci bir saniye, en inanılmaz ve en muhteşem saniye doğmuştu."
Sayfa 49
Hakim yumuşakça sordu: "Oğlunuz o gün çok açmış, onun için bu çocukluğu yapmış değil mi?" Giysileri içinde eriyip akmışa benzeyen Murtaza, birden sanki görünmez pompalarla şişti şişti, giysisine sığmaz oldu: "Haaayır!" dedi, "Olamaz aç benim oğlum! Kabul edemem açlığını! Velev olsa idi bile aç, çalmayacak idi, etmeyecek idi tenezzül hırsızlığa. Tükürecek idi kan, söyleyecek idi içtim kızılcık şerbeti! Şimdi sizden ederim istirham, edesiniz mahkûm, atasınız hapislere!" Sert bir dönüş, rap rap rap; çıktı gitti.
Sayfa 446 - Everest Yayınları
Bir gün Rus Başkumandanı esirleri teftişe gelir. Teftiş esnasında, Bedîüzzaman kumandana selâm vermez ve yerinden kalkmaz. Kumandan kızar, belki tanımamıştır diyerek tekrar önünden geçtiği zaman yine yerinden kalkmayınca, kumandan tercüman vasıtasıyla der:    - Beni herhalde tanımadılar?    Bedîüzzaman:    -Tanıyorum, Nikola Nikolaviç'tir.    Kumandan: Şu halde Rus ordusuna, dolayısıyla Rus Çarına hakaret ediyorlar.    Bedîüzzaman: Hakaret etmedim. Ben bir Müslüman âlimiyim. İmanlı bir kimse, Cenab-ı Hakk'ı tanımayan bir adamdan üstündür. Binaenaleyh ben sana kıyam etmem, der.    Bunun üzerine Bedîüzzaman divan-ı harbe verilir. Birkaç zabit arkadaşı, hemen özür dileyerek vahîm neticenin önlenmesine çalışmasını istirham ederler.    Fakat Bedîüzzaman:    - Bunların i'dam kararı, benim ebedî âleme seyahat etmem için bir pasaport hükmündedir, deyip kemal-i izzet ve şecaatle hiç ehemmiyet vermez.    Nihayet i'damına karar verilir. Hüküm infaz edileceği vakit, namaz kılmak için müsaade ister; vazife-i diniyesini ifadan sonra, atılacak kurşunlara göğsünü gereceğini beyan eder. Tam bu esnada, namazını eda ederken, Rus kumandanı gelerek, Bedîüzzaman'dan özür dileyip:    - "O hareketinizin, mukaddesatınıza olan bağlılıktan ileri geldiğine kanaat getirdim, rica ederim, beni affediniz." diyerek verilen i'dam hükmünü geri aldırır.
Sayfa 106 - Sözler Neşriyat. San. Tic. A.ŞKitabı okudu
404 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.