Hakan Günday yine taşrayı seçmiş ve taşra sayılacak karakterleri yaratmış. Karakterler aynı yazarın ilk kitabı "Kinyas ve Kayra" fakültesinden mezun olmuş diyebilirim. Bana göre ilk 250 sayfada; ana karakterin 8 milyarda bir görülen, kendisine has bir psikolojik rahatsızlığa yakalanışı anlatılıyor. Rahatsızlık; "Kinyas ve Kayra" kitabında Kayra karakterinin zihninden kaynaklanıyordu. Burda ise çocuğun dehasından çok kaderinden kaynaklanıyor. "Bu yüzden bu kitapta bildiğimiz hayata daha çok yaklaşıyor." demek istiyorum ama yanılgıya kapılma, olaylar dibimizde ve bizden çok uzak. O karakterlerden birini temsil etmiyorsan, hayal gücünün yettiği kadar anlayabilirsin. Yine de bizi ıraklara götürmesi beraberinde farklı düşündürmeler getiriyor. Son 150 sayfa ise tedaviye yönelik ve daha az dikkat çekici. Bir kötü eleştirim şu; yazarın, "Karakterim farklı alanlarda(satranç, okul dersleri, dil öğrenebilme, felsefe, iletişim) aynı anda deha olsun; beyni her şeye yetsin" huyundan vazgeçmesi gerekiyor. Kalitesinin bu şekilde artacağına inanıyorum. Kitapta her sayfada alıntılayacak bir paragraf bulabilirsiniz.
(Spoiler!)
Kitabı neyle hatırlayacağım?
Küçük bir çocuğun ana karakter Gaza'ya attığı tokatcığın deprem etkisi yarattığı an, beni de sarstı.