Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
“İlmin kanunu budur; şiirde ise böyle bir kanun yoktur, kendinden önce gelmiş hiçbir şeyi yadsımaz ve ardından gelenler tarafından da yadsınmaz, huzur içinde aşar geçer yüzyılları. Bunun için rubai yazıyorum.”
İçtiğin şarap, öptüğün dudaklar Her şey onlarla başlar O zaman düşün neydin dün, nesi bugün O vakit anlarsın yarın da olacaksın ancak bu kadar.¹ (¹Ömer Hayyam'dan bir rubaî')
Sayfa 162 - Koridor YayıncılıkKitabı okudu
Reklam
8. Rubai
Her sabah yeni bir gün doğarken, Bir gün de eksilir ömürden; Her şafak bir hırsız gibidir, Elinde bir fenerle gelen.
Sayfa 17 - Dokuz YayınlarıKitabı okudu
Bir sır daha var, çözdüklerimizden başka! Bir ışık daha var, bu ışıklardan başka. Hiçbir yaptığınla yetinme, geç öteye; Bir şey daha var bütün yapıtlardan başka.
Sayfa 27 - Türkiye İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okudu
Bu konuda son alıntı hem Orhan Veli’nin hem de Yahya Kemal’in dostu olan Sabahattin Eyuboğlu’ndan. Eyuboğlu, Yahya Kemal’in Efsane'nin bir mısraını duyuşunu başka bir şekilde anlatırken, Orhan Veli hakkında ipuçları da verir: "Bir gece yine gelmiş ve nasılsa bomboş bulmuş bizim evi. Ertesi gün, bir gezi dönüşü kapımda Orhan Veli’nin o pürüzsüz elyazısıyla bu beyti bulmuştum: Kapılar, pencereler savletime bigâne; Ses sada yok, bu değil sanki o devlethâne. Divan şiirinin iyisini kötüsünü ayırt edemeyenlere bu beytin yapılışındaki ustalığı, yağdan kıl çekme rahatlığı, belâlı bir şiir biçimini dizginleme gücü, deyimlerin seçilişindeki incelik anlatılmaz kolay kolay. Ama Yahya Kemal'e okuduğu zaman hemen kulak kabartmış, ‘Vay yezit, vay!’ demiş ve bir daha söyletmişti bu beyti bana. 0 yıllarda Orhan’ın içinden zor çıkılır rubai vezinleriyle yaptığı Hayyam çevirileri de üstadı bir hayli şaşırtmıştı. Ritm duygusu ve bilgisi Orhan'ın sırlarından biriydi.” 14 Orhan Veli, kendi şiirini aramış ve bulmuştu, ama bunu eski şiire hakaretler yağdırarak yapmak yerine, şiirin tanımı üzerine uzun yıllar çalışarak, yazarak ve düşünerek yapmıştı. Orhan Veli gibi yazmaya öykünen pek çok şairin Türk şiirinde onun yerine yaklaşamamasının en büyük nedeni bu çalışmanın gerekliliğini fark edememeleridir.
_Gazeller_ _Keşke uyuyabilseydim de, rüyada yüzünü gösterseydin. _Ey bütün maddî varlığından kurtulup, sadece baştan ayağa nür olan azîz varlık, yıldızlar bile seni görüp kendilerinden utanıyorlar. Senin cevherin kuyumcuda müşterilerce pek beğenildi. Yani asaletine, rühî güzelliğine, Hakk aşıkları hayran oldular. _Avareliği, bir bir şerbet gibi
Reklam
Eskileri ele alalım, Yunan'ı, Hint'i, benden önceki Müslümanları ele alalım; hepsi de bu dallarda bol bol eser yazmış. Onların dediklerini tekrarlarsam benim çalışmamın bir değeri kalmaz; eğer onlara karşı çıkarsam, ki içimde sürekli böyle bir eğilim var, ardımdan gelecek başkaları da bana karşı çıkacak demektir. Alimlerin yazılarından yarına ne kalacak? Sadece kendilerinden öncekiler hakkında söyledikleri kötü şeyler. Ötekilerin kuramlarında çürüttükleri ne varsa hatırlanacak, ama kendi tasarladıkları da kaçınılmaz bir şekilde onların ardından gelecekler tarafından yok edilecek, gülünç duruma düşürülecek. İlmin kanunu budur; şiirde ise böyle bir kanun yoktur, kendinden önce gelmiş hiçbir şeyi yadsımaz ve ardından gelenler tarafından da yadsınmaz, huzur içinde aşar geçer yüzyılları. Bunun için rubai yazıyorum. Beni ilim aleminde asıl büyüleyen ne, biliyor musun? En yüce şiiri orada bulmam: Matematikte, sayıların o baş döndürücü sarhoşluğunu; astronomide kainatın muammayı andıran mırıltısını... Ama Allah aşkına bana hakikat lafı etmeyin!
Sayfa 42 - Yapı Kredi YayınlarıKitabı okudu
Kıskandım
Rivayet ederler ki: Mehistî bir gün sultanın meclisinde bulunuyordu. Bir ara dışarı çıkıp geldiğinde sultan, havanın nasıl olduğunu sordu. Dışarıda kar yağıyordu. Mehistî hazırlıksız bir şekilde şu rubaiyi söyleyip padişaha arz etti: Ey padişah, felek senin için saadet atını hazırlamış, Bütün padişahlar arasında seni takdir etmiştir. Senin altın nallı atın, harekete geçtiğinde ayaklarını Toprağa basmaması için yerleri gümüşle kaplamıştır. [RUBAİ] Bu rubai sultanın çok hoşuna gitti ve bundan sonra Mehistî sultanın yakın nedimlerinden oldu.
Şadlıq məndən olur ayıqlıqdan nihan, Məstlik isə olur ağılda nöqsan, Sərxoşluq-ayıqlıq arasında bir hal Var ki, mən onun bəndəsiyəm, ey insan!
Rubai
Ömrün o büyük sırrını gör bir bak da Bir tek kökü kalmış ağacın toprakta Dünya ne kadar tatlı ki binlerce kişi Kolsuz ve bacaksız yaşayıp durmakta.
911 öğeden 601 ile 610 arasındakiler gösteriliyor.