Henüz yirmi yedi yaşındayken hayatını kaybeden Mihail Lermontov'un tek romanı ve dünya edebiyatının klasikleri arasına girmiş harika bir eser, yapıt söz konusu.
Rusya'nın, Kafkaslar'ın coğrafi, kültürel, ırksal anlatılar ve tasvirler tartışılmayacak düzeyde.
Romanın ana kahramanı Peçorin'nin anı kitabının aktarılmasıyla büyük hayranlıkla okuyacağınız bir kitap başlıyor.
Birçok felsefi, metafiz konuya değinmekle birlikte erkeklerin, kadınlar üzerindeki etkisini ve ilişki durumlarını güzel bir şekilde Peçorin üzerinden bizlere sunuyor. Kitaptaki kadın ve kadın-erkek ilişki analizi inanılmaz düzeyde beni etkiledi.
İncelemenin sonunu da kitaptaki gibi bitirmek güzel olacaktır.
Yazıma kitabın en etkileyici kısmıyla sonuyla bitirmek isterim.
Rusya'nın ''Ulusal Şairi'' olarak anılan Puşkin, düello sonucu yaşamını yitiriyor. Puşkin'in ölümü üzerine Lermontov'un ''Şairin Ölümü'' adlı yazdığı şiir, Çarlık hükümeti tarafından duyulur duyulmaz Kafkasya'ya sürgün ediliyor ve başkente döndükten sonra Puşkin'in ardılı olarak ifade ediliyor. Henüz yirmi yedi yaşındayken Puşkin ile aynı ''kaderi'' yaşıyor ve düello sonucu hayatını kaybediyor Mihail Lermontov...
Son bölümde Üsteğmen Vuliç ve Peçorin üzerinden anlatılan ''kadercilik'' kavramı sizce de yaşamında Lermontov'un karşısına çıkmamış mı? Yoksa Peçorin kahramanı, Lermontov'un ta kendisi olmasın ?