Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Atatürk, Rum ve Ermenilere kötü davranıldığına inanan Amerikalı gazeteci Clarence K. Streit’ın kendisini ziyareti esnasında, Ermenilerin zorunlu göçe tabi tutulmasının gerekçelerini sorması üzerine yine sinirlenerek şu cevabı vermiştir: “Düşmanca ithamda bulunanların sürdürdükleri büyük mübalağalar dışında Ermenilerin tehciri (zorunlu iskan)
On yedinci yüzyılda bütün Fransız aydınları saray etrafında toplanmış, ‘Akademi’ kurulmuş, dil ayıklanmış ve strüktür bakımından, zamanımıza kadar, büyük bir değişiklik geçirmeden devam eden Fransızca billurlaşmıştır. Lise tahsili gören her Fransız Moliére'i, Corneille'i aşağı yukarı anlar. Yeni harflerin kabulüne kadar her idadi mezunu Türk de Fuzuli'yi, Baki'yi, Naima'yı rahat anlardı. Kaldı ki şiirin her edebiyatta kendine has bir dili vardır. Valéry'yi, Mallarmé'yi, kaç bahtiyar anlar? Hangi Fransız aydını bir "Légende des Siècles"i lügat karıştırmadan, bütün kelimeleri, bütün imajlarıyla kavrayabilir? Bu bir kuşak meselesi değil, bir kültür meselesidir.
Sayfa 70 - İletişim YayınlarıKitabı okuyor
Reklam
Marcellus'un Kendi Dilini Müdafaası
Rivayet olunur ki, eski Romanın şiddeti ve dehşetiyle meşhur olan hükümdarlarından Tiberius, bir gün Roma âyanına yaptığı bir hitabede uydurma bir kelime kullanır. Yüksek otoritesini iyice göstermek için olacak ki, kelimeyi bir iki defada üstüne basarak tekrarlar. Ayandan Marcellus, hükümdarın sözünü keserek, memleket diline hürmet etmesini rica eder. Derhal efendisini müdafaaya atılan saray adamlarından Capito der ki: - Marcellus! Bahis mevzuu ettiğin kelime, tutalım ki memleket dilinden değildir. Fakat mademki Roma İmperium'unun şanlı sahibi Sezar'ın ağzından çıkmıştır, artık memleketli olmuştur. Bilesin ki, Sezar her şeyin üstünde ve her şeye kadirdir. Bunun üzerine Marcellus, salonu kaplayan soğuk bir sükun perdesini yırtarak, sadece hikmet ve hakikat olan şu cevabı verir: - Capito yalan söylüyor. Sezar! Sen dilediğin insanlara Roma vatandaşlığı sıfatı verir, mevki ve rütbe ihsan edersin; fakat memleket dilinden olmayan bir kelimeye Romalı olma hakkı veremezsin. Elbette veremez. Zira bir memleketin dili, o memleket tarihinin ve psiko-sosyolojik varlığının mahsulü ve asırlar içinde nesillerin birbirine devredip emanet ettiği bir ocak mirası ve bir ecdad mülküdür. Bunda kimsenin, hükümet adamı sıfat ve otoritesiyle, tasarrufa hakkı yoktur.
·
Puan vermedi
Bilge Hükümdar: Ulug Beg
Bilge Hükümdar: Ulug Beg            ༄ ༄ ༄ Orta Çağ’da İslâm dünyasında hükümdar ve bilim adamı vasfını en iyi yaşayanlardan biri Muhammed Turagay, dedesi Timur'un kurduğu Timur Devletinin entelektüel bir kişiliğiyle ‘Uluğ Beg’ diye anıldı. Orta Çağ İslam dünyasının ön asya coğrafyasının Türk-Moğol devlet esasları, askerî teşkilat
Uluğ Beg
Uluğ BegWilhelm Barthold · Kronik Kitap · 202324 okunma
Hristiyanlar ile Moğollar arasındaki ilişkiler Moğol İmparatorluğu'nun kurulmasından çok daha öncesine uzanmaktadır. Daha Cengiz'den önce Kereitler gibi kalabalık Bozkır kabileleri Hristiyan'dılar. Moğolların Hristiyanlık ile bu erken tanışmaları Nesturî misyonerlerin faaliyetlerinin neticesinde gerçekleşmişti. 431'de
144 syf.
7/10 puan verdi
Celal Bayar; Kuvay-ı millliye döneminin Galip Hoca’sı, ileri düzeyde teşkilatçı, ilk ittihatçılardan, Osmanlı mebusan meclisinde sonra TBMM de vekil, iş bankasının kurucusu, başvekil, muhalefetin sözcüsü, cumhuriyetin 3. Reis-i Cumhuru ve şüphesiz türk siyasetinin önemli aktörlerinden. Mehmet Sayar, Türki cumhuriyetlerle ilgili çalışmaları olan
Celâl Bayar'la Son Röportaj
Celâl Bayar'la Son RöportajMehmet Saray · Postiga Yayınları · 20173 okunma
Reklam
Çoğunlukla, fakirlerin yiyecekleri zenginler tarafından belirlenir. Sınıf farklılıkları gösteren mönülerin giriftliği arasında tarih boyunca, "sınıfsal beslenme eşitsizliklerinin gerçekten de bir hayat memat meselesi olduğu" gerçeğini göz ardı etmek çok kolaydır. Aragon Hükümdarı III. Peter'ın "toplumsal ölçüleri" arasında
Sayfa 152 - 153 - PdfKitabı okudu
Camp David Anlaşmaları 17 Eylül 1978 günü Beyaz Saray'da yapılan ve genellikle tarihi diye nitelendirilen bir törenle imza edildi. İmza töreninde bütün övgüler Başkan Jimmy Carter içindi. Başkan Enver Sedat, Başkan Carter'in Camp David'de barış sürecinin tam tarafı gibi hareket etmiş olmasını överken, en büyük övgülerin İsrail başbakanından gelmesi dikkati çekmekteydi. Begin'e göre Başkan Carter, Camp David'de, Mısır piramitlerini inşa edenlerden çok daha fazla çalışmıştı ve anlaşmaların hazırlanmasında her paragraf, her cümle, her kelime ve hatta her harf üzerinde durmuştu. Halbuki gerçekte, cümleler, deyimler ve kelimeler üzerinde inatçılık eden kendisi olmuştu.
Sayfa 396 - Kronik Kitap 7. BaskıKitabı okudu
Camp David Zirvesi
Başkan Carter'in yönetiminde, Başkan Enver Sedat ile Başbakan Menahem Begin arasında, Orta Doğu barışı için bir çerçeve çizme amacını güden görüşmeler veya zirve toplantısı, Amerika cumhurbaşkanlarının Washington dışındaki dinlenme tesisleri olan Camp David'de 5 Eylül 1978 günü başlamış ve zaman zaman kesilme durumlarından geçtikten sonra, Camp David Anlaşmaları denen belgelerin Washington'da Beyaz Saray'da 17 Eylül 1978 günü imzalanması ile sona ermiştir.
Sayfa 388 - Kronik Kitap 7. BaskıKitabı okudu
Mısır'da kaynağını Mehmet Ali'den alan monarşinin askerler tarafından devrilmesi de yine 1948-49 Arap-İsrail savaşının bir neticesi olmakla beraber, Kral Faruk'un sefih hayatı ve saray skandalları, etrafında çöreklenmiş olan bir grup insanın ülkeyi sömürmesi de, mühim sebeplerden birini teşkil etmiştir. Bunun içindir ki, Mısır ordusunda bir grup genç subay, daha 1947 Kasım'ında, Kral Faruk'u öldürmeye teşebbüs etmiş, fakat darbeciler ihbar edildiğinden yakalanmışlardır. Darbenin liderlerinden Teğmen Abdülkadir Taha, kralın muhafızları tarafından hemen vurularak öldürülmüş ve bir grup subay da tutuklanmıştır. Bu darbe teşebbüsüne rağmen Kral Faruk'un hayatında ve skandallarında bir değişme meydana gelmediği gibi, Arap-İsrail savaşı ordu içinde, kral ve hükümet aleyhine olan havayı daha da şiddetlendirdi. Mısır, en kuvvetli orduya sahip olması gerekirken, savaşta en kötü neticeyi alan ülke oldu. Bunda iki sebep bilhassa rol oynamıştı. Biri, ihale ve satın almalardaki suistimal ve rüşvetten dolayı, cepheye gönderilen bütün silah ve askeri malzemenin bozuk veya kusurlu olmasıydı. İkincisi, Kahire'deki yüksek komutanlığın, cephedeki muharebeleri masa başından yönetmeye kalkması ve durumu yakından takip etmemesi neticesi, yanlış emirler vermesiydi.
Sayfa 127 - Kronik Kitap 7. BaskıKitabı okudu
Reklam
Enver Bey'in talip olduğu Naciye Sultan, Abdülhamit Han'ın küçük kardeşi Şehzade Süleyman Efendi'nin kızıdır. Sultan Hamit, pek sevdiği bu kızı oğlu Abdürrahim Efendi ile evlendirmek ister. Ancak araya zamanın siyasi olayları ve sonunda Sultan Hamit'in tahttan indirilmesi girince, iş tavsar. Sultan Reşat tahta geçtikten sonra, Şehzade Abdürrahim meselesi yeniden canlanır; ancak, Sultan Reşat yeğenini zorlamaz. O sıradalarda, Enver Bey de Naciye Sultan'ı, Sultan Reşat'tan ister. Enver Bey'in annesi, Saray'a daha önceki gelişlerinde kızı görmüş ve göz koymuştur. Naciye Sultan'ın ağabeyi Abdülhalim Efendi de hürriyet kahramanı Enver Bey'e hayran olduğu için işin olmasını istemektedir. Sonunda Sultan Reşat yeğenini çağırır, "Kızım sen artık koca kız oldun. Abdürrahim Efendi'den başka seni isteyen birkaç kişi daha var; içlerinde Enver Bey'de var. İşte hepsinin isimleri ve resimleri; bak, kararını ver." der. Koca kız dediği daha on üç-on dört yaşlarındadır. Bir zaman sonra öbür amcası Şehzade Vahdettin Efendi gelir ve Zat-ı Şahane emrediyor, seni isteyenlerden birini seç, der. Naciye Sultan Enver'in resmini eline alır; böylece seçimini bildirmiştir. Vahdettin Efendi, çok isabetli bir karar verdiğini, bundan herkesin memnun olacağını söyler.
Sayfa 211Kitabı okudu
Halil İnalcık /2003 yılı
Batının şimdiki tavrı 1850'den başlayan Şark Meselesi alışkanlıklarının değişmediğini göstermektedir . Batı Bugün de Türkiye'yi kendi politikaları çizgisinde yürümeye zorlamak için etnik ayrılıkları kışkırtmak Tıpkı Osmanlı döneminde olduğu gibi müdadele için vesayetçi baskı metotlarını başka bir kamuflaj altında devam ettirmek peşindedir . Türkiye dünya milletleri arasında yalnız bir ülkedir , tarihten gelen bitmez bir husumetin daima hedefi olmuştur.
160 syf.
·
Puan vermedi
Hani marjinal olan bizdik?
Osmanlı'da oğlancılığı anlatan en iyi kitapların başında, Deli Birader lakaplı Bursalı Mehmed Gazali'nin bu kitabı gelir. Maalesef artık basamıyorlar (malum sebepler) o yüzden internet üzerinden PDF haline ulaşabilirsiniz. Eski Türklerin oğlancılık konusunda duruşları çok keskindir. Çok ciddi yaptırım ve cezaları vardır. Sonra Türkler
Kitab-ı Dafi-ü'l- Gumüm Deli Birader
Kitab-ı Dafi-ü'l- Gumüm Deli BiraderFiliz Bingölçe · Alt Üst Yayınları · 200710 okunma
138 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.