İnsan hayalleriyle uyuduğu bir gece ölür müydü? yarım kalır mıydı? bir gece de her şeyine veda eder miydi? umutları biter miydi? ölümü bir gece de öğrenir miydi? bi titremede kalbi çarpar mıydı?
İçimde, bir yolculukta tanışıp alıştığım, fakat pek çabuk ayrılmaya mecbur olduğum bir insana veda eder gibi bir his vardı. Artık bu sergiye ayak basmayacağımı biliyordum. İnsanlar, birbirlerinden hiçbir şey anlamayan insanlar, beni buradan da kaçırıyorlardı.
Tekrar odama döndüm ve telefonumu açıp Aziz Ata'yı aradım. Telefon ikinci çalışında açıldı. Aziz Ata'nın sesi oldukça endişeliydi.
"Derin!'" dedi telaşla,
"Meraktan delirdim. Size doğru yoldayim, kapınıza geliyordum!"
''İyiyim ben." diye mırıldandım,
"Beni arayip haber verdiğin için teşekkür etmek istedim sadece, ve bu zamana kadarki yardımların için de teşekkür etmek istedim... Gelmene gerek yok.''
"Bu ne demek şimdi Derin?" diye sordu Aziz Ata aynı telaşla, "Veda mı ediyorsun bana?"
"Bir süreliğine," dedim, "Buna veda diyebiliriz sanırım."
Nasıl var olduğumuza değil şimdi nasıl bir varlık olduğunuza odaklanın. İnsanlar geçmiş şimdi ve gelecek kavramlarını yaratıp bunu takıntı haline getirirler. O yüzden hep mutsuzlar. Bir benliğe sahipler. Bu benlik sadece geçmiş için pişmanlık duyarak ve gelecekten korkarak aslında tek gerçek olan şimdiki zamanın öylece akıp gitmesine izin veriyor.
Bu evrenin bir yerlerinde bilinçli bir varlık olarak doğmuş olmak çok nadir ve değerli bir şey bu nedenle bir varlığın bilincine sahip olduğu süre boyunca yaşarken doğru şekilde yaşaması gereken şeyler vardır.
Bu kadar hayata tutunup ölümden kaçmaya çalışırken, ölümden sonraki yaşamı vadeden aşkın bir varlığa inanmaya ihtiyaç duymayacakları iddia edilebilir miydi?
Yolculuklar neye ulaşma isteğidir?! Bir inkâr, bir veda, bir çarpışma, bir yaralanma nedeni midir?! Böyle .iktirip gitmek, geride kalanı sahnede zorla Stand Up Tragedia oyuncusu kılmaz mı?! Bu kılınan, farz mıdır?
..Bir ışık arıyorum, bir umut arıyorum uzun zamandır.
Aradıkça batıyorum, karanlık kuyulara.
Duyan aldırış etmiyor, çekip kurtarmak istemiyor.
Bense insanların bu ilgisizliği karşısında ilgiye susamışım.
Ümidimi yitirmişim.
Bir gün dayanamayacak küçük kalbim.
Arkamı dönüp inandığım ve güvendiğim her şeye veda edeceğim.''
- Bir dakika! Ayrılırken bana bir diyeceğiniz yok mu?
- Ne gibi?
- Her erkeğin, her kadına, her veda anında söylediği bir söz, bir incelik sözü...
- Hakkınızda bir görüş mü?
- Belki de...
- Güzelsiniz! Ama bu halinizin çok farkındasınız! Allahaısmarladık.