“Sezen Aksu bir şarkısında, “Bir bedende kaç kişiyiz?” diyerek anlatmıştır. Her birimiz oldukça kalabalığız. Yer, zaman, duygu ve koşullara göre çok farklı sıfatlar giyebilir, çok farklı davranışlar sergileyebiliriz. Hiçbirimizin tüm gerçekliğini kapsayan tek bir kelimeden bahsedemeyiz. Ne “aptal” ne “başarısız” ne “iyi bir arkadaş” ne “sabırlı” ne “utangaç” ne de “özgüvensiz”. Tek bir şey değiliz çünkü biz, çok fazla şeyiz.
Bir bedende kim bilir kaç kişiyiz…
O yüzden hiçbir kimliği, hiçbir etiketi “ben” yapacak kadar sahiplenmemek gerekir.”
“Kör biri için gökkuşağının renkleri ve sağır biri için kuş sesleri nasıl boşunaysa, yürekle algılanmayan zaman da öyle boşa gider ve kaybolur. Ama ne yazık ki düzgün atmasını bildiği halde kör ve sağır olan nice yürekler vardır.”
"sahi bre ali, yaşamamız, ölmekten bu kadar korktuğumuz, yaşamak ne işe yarıyor? uğruna bu kadar alçaldığımız, zulmettiğimiz, haram yediğimiz, insan öldürdüğümüz yaşamak ne işe yarıyor?"
"Sana neler yazayım ki sen neşe içinde yüzesin. Ben neşeyi senden öğreneceğim. Hayat ve felaketler beni o kadar gülmekten ve neşeden uzaklaştırdı ki kendimi, senin getirdiğin bu saadet dünyası içinde bile şaşkınlıktan kurtaramıyorum. O kadar talihin kahrına uğramışım ki hayatta bana da mesut olmak nasip olabileceğine inanamayacağım geliyor."
“Neresinden bakarsan bak anlamazsın. Olanlar ve bitenler vardır. Elinden gelmeyen şeyler vardır. Tek çare zamandır. Kendini koltuğa bırakıp gözlerini kapatırsın. Zamanı daha hızlı ilerletebilmek için tek tek saniyeleri sayarsın.
Sekizbinaltıyüzyetmişiki..
Sekizbinaltıyüzyetmişüç..
Sekizbinaltıyüzyetmişdört..”
“Kimselere mecbur olmadım, olmam da. Yiğitliğim ve rivayet olunan erkekliğim, bundandır... Ama senin mecburun olmak, beni hiç mi hiç küçültmüyor. Aksine yüceltiyorsun, İNSAN ediyorsun, yaşatıyorsun...”