Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Onlar kendileriyle çok meşguldüler, lezzetle yiyip içiyorlar ve konuşuyorlardı. Vâkıa birbirlerini pek dinlemiyorlardı, fakat hepsi çok güzel şeyler söydiklerine emindiler. Daha ziyade kendi içinde yaşamağa alışmış olan Abdullah Efendi'ye gelince o, gecenin gidişinden pek memnundu. Kendisine bir nevi hafiflik gelmiş, denilebilir ki dört tarafını böyle vaziyetlerde bir demir kuşak gibi çeviren ve ona nefes aldırmayan boğucu, dar havalı şahsiyetinden kurtulmuştu. Bu cins adamlarda zaman zaman olduğu gibi o da bu müstesna anın kıymetini biliyor ve kendisini diğer insanlar arasına karışmış görmekten saadet duyuyordu. Evet, şimdi o da etrafındaki rahat neşeye kendisini bırakmış, biraz evvel lokantaya gelirken beraberinde taşıdığı ruh haletinden ayrılmış olmanın hazzı içinde konuşuyor, eğleniyor, hatta ufak ve çok hesaplı tecrübeler hâlinde arkadaşlarını taklit ediyor, yani zamanına göre mütearrız, yahut sinik olmağa çalışıyor, nükte yapıyor, hicvediyor, hilkaten korkak yaratılmış bir insanın tehlikeli bir gece yolculuğunda kafilenin en önünde yürümüş olmaktan duyacağı muğlak bir zevk içinde açık saçık şeyler bile anlatıyordu. Ah, bu bir kör gibi etrafını deneye deneye, dört bir ciheti yoklaya yoklaya yürüme... Şüphesiz ki yarın sabah bu yaptığı şeylerden iğrenecek, bu geceyi israf edilmiş bir zaman gibi addedecek ve kendisini küçük bulacaktı. Fakat ne çıkardı. Bir gece için, ne olsa affedilirdi, mademki eğleniyordu, ve mademki eğlendiğini bilerek, hesaplı bir surette eğleniyordu, o halde bu eğlence onun için iki kattı.
Sayfa 11 - Dergâh Yayınları, 11. Baskı: Aralık 2014, Abdullah Efendi'nin Rüyaları, IKitabı okudu
Bu sırada tevkifhanenin önüne gelmiş bulunuyorlardı. Macide birdenbire cebindeki mektubu hatırladı. Nefesi tıkanır gibi oldu ve tekrar Bedri'nin koluna sarıldı. İçeri girince hiç beklemedikleri bir haberle karşılaştılar. Kendilerini tanıyan bir gardiyan Bedri'nin yanına sokuldu: "Ömer Bey'i göreceksiniz değil mi?" dedi. "Kendisi
Sayfa 248 - YAPI KREDİ YAYINLARI / *Tasalı. / *KüçümseyerekKitabı okudu
Reklam
PERVANENİN ŞEM’A OLAN RİYASIZ MUHABBETİ HİKÂYESİ
Birisi pervaneye şu sözleri söyledi: «Hey minimini­cik kuş. Haydi, sen kendine yaraşır bir dost tut. Biraz muvaffakiyet ümit edebileceğin bir yola git. Sen nere­desin, mumu sevmek nerede? Semender değilsin, öyle ateşin etrafmda dolaşma. însan iptida yiğitliğini dene­ meli, sonra cenge girmelidir. Yarasaya bak, güneşten nasıl saklanır. Demir
Hindi Türkiye=Türkiye Hindi
Malûm, Serdengeçti pek seyrek çıkıyor. Onun için Amerika'dan gelen baba hindiyi karşılayamadık. Üzgünüz doğrusu. Dumanı üstünde bir hâdise iken bu babda neler yazılmazdı, neler! Mamafih yine de dokunmadan geçemeyeceğiz. Efendim, İngilizceden biraz çakanlar bilirler; İngilizcede Türkiye ile hindi aynı imlâ ile yazılır ve söylenir:
Münih’in beğendiğim ikinci özelliği trafikteki düzen oldu. Burada üç kişiye bir araba düşüyormuş. Bizimkilerin de arabası vardı. Şehrin içinde ve dışında arabaların gelip gidişi parmak ısırtacak bir intizamla oluyordu. Korna çalmak yasağı olmadığı halde korna binde bir, meselâ önde giden bisikletli çocuğu uyarmak için çalınıyordu. Caddelerin,
  Antika Komünistler Dünyanın her yerindeki insanlar, hangi siyasî veya iktisadî düşüncede olurlarsa olsunlar, kendi milletlerini her şeyin üstünde tutuyorlar. Her yerde ve her zaman görülmesi mümkün psikopatlar dışında bu kaide istisnasız yürürlüktedir. Hattâ beynelmilelci oldukları iddia edilen komünistler bile farkında olarak veya olmayarak
Reklam
Biraz tebessüm
Birer nezâhet ve letâfet parıltısı halinde nükte ve lâtifeyle iltifat ettikleri olurdu. - Ey Allah'ın Resûlü; oruç içinde zevcemle münasebette bulundum; ne yapayım? - Bir köle azad et! - Yok ki... - İki ay oruç tut... - Dayanamam ki... - Altmış fakiri doyur! - Param da yok... Yanlarındaki bir kese hurmayı uzattılar: - Öyleyse bunları al da sadaka diye dağıt! - Fakat ben herkesten daha muhtacım. - Hurmaları kendin ye o hâlde!.. Allah'ın Resûlü tebessüm buyurdular ve herkes güldü.
Sayfa 517Kitabı okudu
45 öğeden 21 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.