Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Biraz da Benmişim Senden Geriye Kalan
Sen şimdi yüz yaşındasın Ömrünün rüyaları geçiyor hayalinden Ben geçiyorum yüreğimden akıp gelen Kitap dolusu şiirlerimle Kırışan dudaklarında yanık bir tebessüm Dalıp gidiyorsun karanlıklara
"Lütfen,zorla gülümsemeyin!" Evet, zorla tebessüm ne kadar çirkindir! Zaten benim zorla gülmeye ihtiyacım yok. Şu adesenin arkasından bütün bir ebediyet bana bakıyor demektir, ben de bütün o ebediyete, bana hayran kalacak bütün o müstakbel nesillere büyük bir şair gibi biraz mağrur, biraz yüksektenz sadece tebessüm edebilirim.
Reklam
Gök Kurşun. Başım biraz yorgun ve içim titriyor. Gök ışığını benim için kısmış gibi; içimde dinlenmek ihtiyacı, var içimde hafif gıcıklayıcı bir tebessüm var.
Tatlı bir tebessüm :)
Bir defasında işi büyütüp daha fazla para aşırmıştım. Neredeyse bir çikolatalı gofret almaya yetecek kadar. Alıp verince, kız sevinçten boynuma sarılıp yanaklarımdan öpüvermişti ansızın. Niye yalan söyleyeyim, o an ayaklarım yerden kesilivermişti. Yanaklarım elmalı şeker gibi oluvermişti bir anda. Eee ondan sonra durur muyum ben artık... Yeter ki o benim yanaklarımı öpsündü. Elvan'a çikolatalı gofret almak için banka soymayı bile göze alırdım valla. Yani fırfırlı etekli, çocukluk aşkım biraz masraflıydı.
Dilek, Veysel AvcıKitabı okudu
iyi planlanmış bir cinayet gibi geçerken hayatımız hayatımızdan, ötürü hayatlardan şüphe duymamız asılı unutulmuş yüzler asılı unutulmuş yüzler gibi bir de, kırılırdı zümrüt, o sahte tarihte süzülürdü içinden hanımeli ve civciv kalıntısı gibi ihtirasla yalanmış dudaklar ki kalın pembe dudaklar, aldatılmış erkeklere benzer ki kalın pembe dudaklar hatırlanılamayan şarkı sözlerine benzer ki kalın pembe dudaklar bilekleri heryerinden burkulmuş çöpadam gibi kıvrımlarında, kurşunlanmış partizanlar gizler! bir tebessümdür bu, hoyrat bir tebessüm caz kokan elbiselerin ceplerinde çocuk dişleri ve çocuk kokan elbiselerin ceplerinde çocuk dişleri ve çocuk kalakalan yanlış güzellikler birdenbire başlıyor hırs sessizliği ve, büyük bir empas oluyor aşk! gücüme gidiyor ölmek!
Sayfa 197Kitabı okudu
Kader celladına Sessiz uzat boynunu; Acıma ne kendine, ne de gelecek günlerine Yalnız bir düşünceye yum gözlerini Son darbe inmeden evvel, en son anda Bir çiçek, bir kuş, bir tebessüm ol; Düşüncen kurtarsın seni senden, Bil! Biraz sonra Ebediyen senindir Senden uzak olan her şey…
Reklam
Belki firavunlar piramitlerini kırbaç altında inleyen kölelerin emekleriyle yükselttiler. Günümüzde olay biraz farklı. Köleler belki ben de firavun olurum düşüncesiyle piramidin inşâsına gönüllü olarak ve tebessüm ederek katılıyorlar.
Biçare genç kendisiyle eğlenildiğini anlayarak ilk defa kızın yüzüne büyük bir dikkatle baktı. Hayaller çağı olan yirmi yaşının en dehşetli darbesi... Meğer aklını başından alan bu tebessüm, kızın o küçük, o güzel ağzının bütün üst dudağının biraz kısa olmasından kaynaklanıyormuş. Meğer o eşitlikçi tebessüm kendisine değil, bütün aleme aitmiş.
Ne zaman kendimle baş başa kalsam, Raif Efendi'nin saf yüzü, biraz dünyadan uzak, buna rağmen bir insana tesadüf ettikleri zaman tebessüm etmek isteyen bakışları gözlerimin önünde canlanıyor. Halbuki o hiç de fevkalade bir adam değildi. Hatta pek alelade, hiçbir hususiyeti olmayan, her gün etrafımızda yüzlercesini görüp de bakmadan geçtiğimiz insanlardan biriydi. Hayatının bildiğimiz ve bilmediğimiz taraflarında insana merak verecek bir cihet olmadığı muhakkaktı. Böyle kimseleri gördüğümüz zaman çok kere kendi kendimize sorarız: "Acaba bunlar neden yaşıyorlar? Yaşamakta ne buluyorlar? Hangi mantık, hangi hikmet bunların yeryüzünde dolaşıp nefes almalarını emrediyor?" Fakat bunu düşünürken yalnız o adamların dışlarına bakarız; onların da birer kafaları, bunun içinde, isteseler de istemeseler de işlemeye mahkûm birer dimağları bulunduğunu, bunun neticesi olarak kendilerine göre bir iç âlemleri olacağını hiç aklımıza getirmeyiz. Bu âlemin tezahürlerini dışarı vermediklerine bakıp onların manen yaşamadıklarına hükmedecek yerde, en basit bir beşer tecessüsü ile, bu meçhul âlemi merak etsek, belki hiç ummadığımız şeyler görmemiz, beklemediğimiz zenginliklerle karşılaşmamız mümkün olur. Fakat insanlar nedense daha ziyade ne bulacaklarını tahmin ettikleri şeyleri araştırmayı tercih ediyorlar. Dibinde bir ejderhanın yaşadığı bilinen bir kuyuya inecek bir kahraman bulmak, muhakkak ki, dibinde ne olduğu hiç bilinmeyen bir kuyuya inmek cesaretini gösterecek bir insan bulmaktan daha kolaydır. Benim de Raif Efendi'yi daha yakından tanımam sadece bir tesadüf eseridir.
Belki firavunlar piramitlerini kırbaç altında inleyen kölelerin emekleriyle yükselttiler. Günümüzde olay biraz farklı. Köleler belki ben de firavun olurum düşüncesiyle piramidin inşasına gönüllü olarak ve tebessüm ederek katılıyorlar.
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.