İçim acıya acıya okudum kitabı. Çok uzak bir zaman degil burada anlatılanlar 20.yy da Avrupa'nın göbeğinde insanlar öldürüldü, katledildi ve herkes seyretti. Sustu. Peki neden? 1 kilise yakılir, bir papaz ölur dünya kalkar ayağa Boşnak çocukların, kadınların , bebeklerin çığlıklarıni niye duyamadik. Hala duyabiliyor muyuz? Konuşabiliyor muyuz? Çok üzulerek okudum kitabi. Sevdiklerinin gözlerinin önunde yok edilişini, tecavüz edilişlerini görmek. Allah'ım ne acı olsa gerek. Bir bombanin altında ölmek kötu, her an bununla korkamak ama ya tecavüzler günde 30 kişinin tecavuzu hergun bunu beklemek çok içler acisı. Sonrasında onların çocuklarıni dogurmak zorunda kalmak. Naptılar acaba? Sirplar sözde Kosova savaşinin intikamini müslüman olan Boşnaklari Türk sayarak onlardan almak istemişler. Nasıl bir kindir. Dedenin intikamıni torunlarından alma saçmalığını geçtim. Osmanlı himayesinde iken ne zorluk yaşadilar bunlarda intikam almak istiyolar acaba. Kitap daha çok Sirplarin Boşnak irkini yok edip Sirp irkıni çoğaltacaz diye kadınlara hamile kalana kadar tecavüz etmeleri üzerine yogunlaşmis. Genc yaşli demeden... dün kahve içtiğin komşun bugun başina silah dayamiş. Din savaşlari, irk savaşlari kim kime üstun. Insansin işte. Bu zalimlik niye? Aliya Izzetbegoviç mektubundan diyor ki; boşnak kime deniyor? Sirplar ve onları himaye eden Avrupalara sorarsaniz Avrupa'ya islami yaymaya çalısan Türlere deniliyor. Peki Türklere sorarsanız çoğu boşnakları müslüman olmuş slav bir topluluk olarak tanımlar. Yani olan masum boşnaka olmuş. Kitap konu olarak tartısilmaz ama yazarın cümleleri çok basit çok siradan. Çok daha iyi bir yazarin elinde bu konu şaha kalkardi.
