KAPI
geç benden, ben dururum, ben beklerim, geç benden,
ama nereye geçersin benden ben bilemem.
dediler ki, olgun bir meyve var sabır perdesinin ardında,
dünya sana sabrı öğretecek, olgun meyvenin tadını da.
dediler ki, şu ağaçlar gibi bekledin, şu ağaçlar gibi hayal,
şu ağaçlar gibi kederli.
açıldım, kapandım, açıldım, kapandım,
NAR
Çiceklerin eksilen suyuna su,
Yazin yanina hatiralari ekledik,
çekirge sesleri ve
öğle gunesi altinda narın
olgunlaşmasini bekledik.
bekledik, baska baska odalarda
çektigimiz agri dinsin
bir cocukluk düşü gibi
ince bir siziya dönsün diye
yaza sedeften bir anlam ekledik
BIRHAN KESKIN
Bu başıma gelenleri hiç anlamış değilim... Sen de başıma gelsene... Beraberce bakarsak belki anlamama yardımcı olursun. Yani senden istediğim, bencilce. Bunu bilerek gel. Ayrıca şu bencil sözcüğünü kafamıza kakanlara küfürler ederek de gel.
Şu kitaba ufacık bir bilinç olmaksızın başladım, hatta öyle ki okumaya kısa bir ara bile verdim başlarda, diyorum ki şu kısacık kitaba ara bile verdim. Bırakın kitabı, Birhan Keskin’i de adı dışında hiçbir şekilde bilmiyordum. Bu kadar olumsuzluktan sonra, bilin bakalım, ne diyeceğim? Yine tüm coşkunluğumla söyleyeceğim ki ben böyle şey görmedim! Yetmiş yedi sayfa nasıl bu kadar dolu olabilir, nasıl böyle içten olabilir; zorlayarak sorayım: Bu nasıl böyle olabilir? Birhan Keskin insan olmayabilir, belki de hepimizden de öte insan olabilir... Güzel insan, çok ama çok güzel insan ve insanı en kendini paraladığı yerlerden vuran insan; her şey olabilir.
Ben yine çılgınlar gibi önereceğim bunu da. Çılgınlar gibi “Okuyunuz!” diyeceğim. Okuyunuz!
Dikkatli okumalar.
Fakir KeneBirhan Keskin · Metis Yayıncılık · 20173,598 okunma
Eksildim biraz, azaldı içimdeki su
Yeşermiyor cümlem.
Oysa
Ben senin bir kimsenim, sensin esin.
Buna inandım uyudum,
Uyandım, bununla durdum.
Narın içinde canım niye kanıyor?..
Çiçeklerin eksilen suyuna su , yazın yanına hatırayı ekledik,
çekirge sesleri ve öğle güneşi altında narın olgunlaşmasını bekledik.
Bekledik, başka başka odalarda çektiğimiz ağrı dinsin
Bir çocukluk düşü gibi ince bir sızıya dönsün diye yaza sedeften bir anlam ekledik.
Biliyorsun bir baş dönmesi gibi sürüyor hayat , yazların yanına yazlar ekleniyor
Zaman uzun bir sıcağa dönüyor burada, Ağırlığına duygunun, taşınamazlılğına ve yazlar hatıraya ..
Birbirine dolanan hayaller yumağıdır hayatımız
Kim karar vereblir birbirine dokunan taş ve su
Hakkında, Kimin kimi ayakta tuttuğuna, ve günün
Aslında kumdan tuzdan ve ışıktan oluşmadığına ?..
Boşlukları doldurduğumuzda belirecek hayatın anlamı ,
Taşı ve suyu doğru yorumladığımızda , Bir yarı öbür yarıyı anlayacak...
Olgunluk bize yaban meyvesi gibidir, Gevşek ağızlarımıza dokunan zehir !
Kim sana verdiklerimi, senden aldıklarımı çözebilir ?
Birbirine dolanan hayaller yumağıdır hayatımız, Hayalleri dik tutmak gerekir ...
ESTRADIOL. 5.8
Eksildim ben, azaldı içimdeki su
Yeşermiyor cümlem.
Oysa
Ben senin bir kimsenim, sensin esin.
Buna inandım uyudum,
Uyandım bununla durdum.
Narın içinde canım niye kanıyor?
Kırık Anafor
Kıraç, boz ve kurak bir boşluktayım
kilimleri rüzgâra karşı astım
ben burada
sapların üstünde öğle uykusundayım
dünya aşağıda dağlar uzakta
ben küskünüm ama şu yamaç kadar
ama rengarenk, rüzgârda kilimler
ve harman sonu, yorgun yaprak, kaçkın keler.
Üzerine akşamın kapandığı gölüm ben
Bir kez hatıra ettim aşkı, bir daha etmem.
Seyrek salkımım bağda
Güz geçmiş üstünden
ve tenha.
Göl gibi misin,
Göl gibi misin?
Göl gibisin hea!Rüyadasın, hey, rüyasın.
Bir su şiirinde
Gürültüyle konuşuyorsun
Aşağı iller,
Susmuş şimdi. Oyy!sa
Kesif Su
Puslu ve sarı bir çin sabahı gibiyim bazen
Sağım solum kış, şehir,
Üstüne ay mavisi düşmüş bazen uzak nehir...
Dünya bana göre bazen, bazı zehir...
Ferah Ayini
Dünyanın bir yerinde, burada,
bir göl öylece duruyor.
Mavi eflatun bir sabah
Dünyanın bir yerinde
kendini yavaş yavaş kuruyor.
Bir kadın, benden biraz küçük,
ılık ılık, bana dünyayı,
sabahın hayretini anlatıyor:
(Bir su şiirinde ben, gürül gürül akan
aşağı illermişim eskiden)
Bir kadın, benden biraz küçük,
Sıçrayan Su olsun mesela adı,
üstümdeki sessiz örtüye yağıyor.
Burada, dünyanın bir yerinde,
bir göl, öylece duruyor,
Arkada dağlar var, onlar;
daha da dağ daha da dağ
daha da dağ diye
benim eflatunuma vuruyor.
Bir şaman, burada, bir şaman davuluna
Sabah olana dek kayının kederiyle vuruyor.