Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
312 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
Spoiler!!! Ada, beş yaşındayken annesini ve babasını kaybederken büyük bir yalnızlığa ilk adımını attı. Hor görüldü, ezildi ve o süreçte ona el uzatan ezenler karşı elinden geldiğince korumaya çalışan kahramanına aşık oldu. İmkansız bir aşk.. Tabi günü geldiğinde asıl darbeyi o zamana kadar kendisini koruyacak kişiden geleceğini bilemedi. Ada yalnızlığını, acısını, aşkını defterlere yazarak içindeki sessizliği, kimsesizliği doldurmaya çalışıyor. Ada’nın kırgınlıkları, hayal kırıklıkları, bir aileye duyduğu özlem çok güzel aktarılmış. Ve ben Ada’ya hayran kaldım son aldığı darbeden sonra küllerinden doğan anka kuşu misali bambaşka bir Ada, daha güçlü, isteklerine öncelik veren, kendini ezdirmeyen ve sevdikleri için fedakar bir Ada doğuyor. Yankı ile Ada’yı çok sevdim ben tabi en çok Anıl Yankı’yı sevdim. Yankı’ya Ada’ya yaşattıkları için kızdım, bu kadar kör olduğu için kızdım, ve içindeki ikileme söküp atamadığı acıya üzüldüm aynı zamanda da başı sıkışan birini gördüğünde yardıma koşmasına hayran kaldım. Ada’ya yaşadıkları için üzüldüm ama sonra dimdik ayağa kalkıp güçlü bir Ada olarak devam etmesine hayran kaldım.
Ada
AdaAyşegül Çiçekoğlu · Müptela Yayınları · 2019175 okunma
424 syf.
10/10 puan verdi
·
18 günde okudu
"Galiba, yalan söyledim..."
!!Spoiler İçerir!! Aslında kitaba başlamadan okuduğum yorumlar nedeniyle çok fazla ön yargılıydım. Çok fazla eleştiri almış ve bana kalırsa hiç birini hak etmiyor. Tabii insanların fikirlerine saygı duymak gerekir. Benim şahsi fikrim mükemmel bir kitaptı. Her karakterde kendimden çokça parçalar bulduğum ve elimden dahi bırakmak istemediğim bir kitap oldu. Yosun'un hayata bakış açısı, Özgür'ün herkese kapatmasına ve üstüne duvarlar örmesine rağmen sevgi dolu kalbi... Kısaca konudan bahsetmek gerekirse hayattan hiçbir beklentisi kalmayan ve çok fazla travma yaşayan bir kızın, ani bir olayla bir adama olan aşkını anlatıyor. Başlarından bir sürü olaylar geçiyor ama her seferinde kendilerini yine birbirlerinde buluyorlar. Karakterlerin eski pişmanlıkları ile yüzleşmesi ve geriye dönük anıları insanı o kadar etkiliyor ki dediğim gibi bence çok güzeldi. Özellikle Özgür'ün dönme dolapta kan kaybederken Yosun'un elinden hiçbir şey gelmemesi beni o kadar etkiledi ki anlatamam. Son bir şey söylemek gerekirse, kitabı okuduktan sonra ayın 22'lerine hiçbir şekilde aynı gözle bakamayacaksınız. Son bir alıntıyla sonlandırmak istiyorum bu incelemeyi. "O gidince ben yandım. Eğer olur da gelirse, tam kalbine dökebileyim küllerimi diye... O gidince patladı ruhumun dikişleri en hassas yerinden. Ama iğne de ondaydı, iplik de. Ama haklıydı. Ben balıktım. O ise yüzlerce balığa sahip okyanus..."
Ölüme Fısıldayan Adam
Ölüme Fısıldayan AdamBüşra Yılmaz · Epsilon Yayınları · 202013,1bin okunma
Reklam
Denizaltı reaktör kazaları arasında iki kaza öne çıkıyor. 4 Temmuz 1961 tarihinde Sovyet balistik füze denizaltısı K-19'da reaktörün soğutma sisteminde ciddi bir kaçak meydana gelerek soğutucu pompaların tamamen arızalanmasına neden oldu. Reaksiyonu nötrleştirmek için çekirdeğe kontrol çubukları sokulmuş olsa da bozunma ısısı ( enerji kaybederken ısı oluşturan radyoaktif izotopların bozunma süreci - Dünya'nın çekirdeğindeki ısıya önemli katkıda bulunan şeyin aynısı ) içerdeki sıcaklığı 800°C'ye kadar yükseltti. İnşaat sırasında, bir kaynakçı soğutucu borulardan birinin üzerine lehim parçası düşürerek mikroskobik bir çatlağa neden olmuştu. Bir eğitim çalışması sırasında, bu çatlak basınç altında patlayarak açıldı. Kaptan Nikolai Zateyev, havalandırma vanalarından birini kesip bunun üstüne su borusu kaynaklayarak reaktör için geçici bir soğutma sistemi yapmaktan başka seçeneği olmadığını fark etti. Mürettebattan Alexander Fateyev daha sonra, "Bir Çernobil yaşamış olabilirdik, sadece 30 yıl öncesinde" diye anlatacaktı. Bu acil durum çözümü işe yaradı; ancak borular üzerinde çalışmak üzere reaktör kompartımanına giren altı cesur adam haftalar içinde radyasyon zehirlenmesinden dolayı hayatlarını kaybettiler.
Sayfa 30
160 syf.
·
Puan vermedi
Kitabı, kendisiyle hiçbir ilgisi olmayan bir haksızlığa sessiz kalamadığı için işinden olan ve memleketini terk edip, ailesinden kalan İstanbul'daki eve yerleşen Ali Rıza beyin ağzından okuyoruz. Onurlu bir hayat için her şeyi göze alabilen bir adama çocuklarının yaşattığı hayal kırıklıklarını, her birini teker teker kaybederken, bunları yaprak dökümü olarak adlandırmasını adeta dinledim. Sıcak ve duygusal bir kitaptı.
Yaprak Dökümü
Yaprak DökümüReşat Nuri Güntekin · İnkılâp Kitabevi · 201628,4bin okunma
Apo'ya Operasyon
Bu tarihten sonra Apo'yu öldürme plan ve faaliyetlerinin ba-şında Eymür yer alıyor, her ne hikmetse plan son anda MİT'ten birilerinin (!) Apo'ya haber vermesi sonucu neticesiz kalıyordu. Bunlardan birini, Gazeteci Necdet Pekmezci "Yeşil” adlı kitabının 59. sayfasında şöyle yazıyordu: "Abdullah Öcalan, siyasi yatırım
* Yol varsa yürünecek, yoksa açılacak. Hiç birini başarmadıysak eğer, yol olunacak. *
Reklam
368 syf.
·
Puan vermedi
~ Hayallerin için neleri göze alabilirsin ? Peki kalbimizin sesi bizi nereye kadar götürebilir ki? ~ Merhaba Arkadaşlar ; @indigokitap dan çok tatlı bir kitap yorumuyla geldim. Şu sıralar okuduğum kitaplar zaten genç , yetişkin her kesime hitap edebilen ; kıpır kıpır eserler. O yüzden yoruma geçmeden bu kitabı da gönül rahatlığı ile tavsiye
Bir Gün Yeniden
Bir Gün YenidenMiranda Dickinson · İndigo Kitap · 202143 okunma
Ama az önce söz ettiklerimize dönersek, anlamış olanların genellikle hayatta başarısızlığa uğramış kişiler olduğunu kabul etmek gerek. Başka bir vaka hatırlıyorum, Doğu Avrupa ülkelerinin birinde çok zengin olmuş birini. Her şeyini kaybedince, bir tavanarasın-da yaşamaya başlamıştı. Bir keresinde bana olağanüstü bir şey söyledi: "Komünist rejim elimdeki her şeyi aldı, ama ona minnettarım, çünkü her şeyi kaybederken Tanrı'yı buldum." Manevi ilerleme için başarısızlığın neden elzem olduğunu görüyorsunuz. Başarısızlık çok önemli ve verimli bir felsefi tecrübedir.
Diyarbakır Keçi Burcu Hikayesi ve Manzarası
Çok eski zamanlardı. Mezopotamya ovasında yaratıcının en sevdiği şehirde günler çabuk geçiyordu. Surlara taş ören duvar isçileri sık sık ara veriyor, Dicle ovasından getirttikleri karpuzları iştahla yiyerek serinlemeye çalışıyordu... Bir telaş vardı şehirde. Halk, henüz bir savaştan çıkmıştı ve şehir uzun bir zamandan sonra Mecusilerin elinden
160 syf.
·
Puan vermedi
·
1 saatte okudu
Tavşan Ada’ sında yaşayan Ra, bir gün bir geminin arızalanmasıyla kıyıya gelen Isabelle ile arkadaş olur. Aradan iki yıl geçince yine Isabelle ve arkadaşları… Bu sefer okulla gelmiş ve gemileri arıza yapmıştır. Ra ve kabilesi adayı korumak için onların sadece kıyıda kalmalarına izin verir. Bunda Ra ile Isabelle’ nin arkadaş olması da etkilidir.
Düşler Atlası
Düşler AtlasıÖzgür Balpınar · Genç Timaş Yayınları · 2018568 okunma
Geri13
59 öğeden 46 ile 59 arasındakiler gösteriliyor.