Çünkü roman dedigimiz sey aslinda gündelik yasantı ile alakalıdır. Eger bir karakterin bir gününü nasil ge-çirdigine dair ayrintilar anlatmayi basaramiyorsaniz kendinize romanci diyemezsiniz. Hikáyeniz solar kali. Ya da birtakim ukalaca tespitlerle, inandurict olmayan di-yaloglarla, sonu gelmeyen silica tasvirlerle dolar taçar. Karakter bir türlü
Sayfa 394 - Can YayıneviKitabı okudu
“Neydi bu acaba?” dedi kendi kendine Doktor Kemp. Çalışmasına geri dönmeye çalıştı, başaramadı, kalktı, çalışma odasından merdiven sahanlığına indi, zili çalmasından sonra, aşağıda holde beliren hizmetçiye tırabzanların üzerinden seslendi. “Mektup mu geldi?” diye sordu. “Sadece zili çalıp kaçan çocuklar, efendim,” diye yanıtladı hizmetçi. “Bu
Reklam
İnsan en az bildiği şeye en çok inanır. (...) Mesela Tanrı’nın istediklerine sözcülük eden birtakım adamlar vardır; her olayın nedenlerini bilir görünürler; Tanrının yaptıklarında yüce iradesinin hangi sırları gizlediğini görürler. Olup biten şeylerin birbirini tutmaması, bir o yana bir bu yana kaçması, bir doğudan bir batıdan gelmesi bu adamları yıldırmaz. Yine hep bildiklerini okurlar, aynı kalemle akı da karayı da yazar dururlar.
"Biliyorum. Şimdi birtakım adamlar gelip bana 'anlat' diyecekler... Anlat... 'Böylece olayı anlayabilir ve kapatabiliriz.' Ama sonunda o adamlar hataya düşecekler. Yapamayacakları yalnızca anlamadıkları bir sonuca varabilmeleri olacak... Çünkü burada hiçbir sonuç bulunmuyor."
Sayfa 373Kitabı okudu
Her insan taş levhalar oyabilir, bir kehanet satın alabilir, herhangi tanrısal bir varlıkla gizli ilişkideymiş gibi görünebilir, kulağına bir şeyler fısıldar gibi yapan bir kuş yetiştirebilir ya da istediğini halka kabul ettirmek için daha başka birtakım kaba yollar bulabilir. Bunlardan başka şey bilmeyen bir adam birtakım sersem sepet insanları bir araya getirebilir belki, ama hiçbir zaman bir hükümet kuramaz ve yaptığı acayip işler çok geçmeden kendisiyle birlikte yok olup gider. Sonuçsuz göz boyamalar geçici bir bağ kurabilir ancak: Bu bağı yalnız akıl ve bilgelik sürekli kılabilir. Hâlâ yaşayan Musa yasası, bin yıldan beri dünyanın yarısını yöneten Muhammet yasası, bunları yapanların büyük adamlar olduğunu bugün bile gösteriyor bize.
Çok geçmeden, aslına bakarsanız bir çarşamba günü, birtakım adamlar geldi. Ellerinde çizim planları, haritalar ve ölçüm aletleri olan bir sürü adam... Her yeri karış karış incelediler, ölçüp biçtiler, çizip planladılar. Ardından daha da çok adam geldi. Kazı makineleri, testereleri, traktörleri ve baltaları vardı. Bu adamlar her yeri kazdılar, testere ve baltalarla kestiler, traktörlerle dümdüz ettiler. Çalıştılar, çalıştılar, çalıştılar... Ta ki sonunda büyük, kocaman, devasa bir fabrika kurana kadar. Üstelik de kış uykusuna yatan ayının mağarasının tam üzerine...
Reklam
Şehsuvar Küçük İskender I. gece saçlarina kadar sokulur, güzelligine atilan ilmiklere kadar ulaşir. Koltuk altina kaç takim yildiz, burç saklar. Şehsuvar sig sikintilar ardinda derin bir havuz.. dikdörtgen dudaklarda çok yuvarlak sözcükler var! Herhangi birine selam versen dagilmaya mecbur oluyor yüzün. Uzaklara gidecegim ben diyor
Taş devri gibi, Tunç devri gibi, insanların bir de gül devri geçirdiklerini düşünüyorum. Nasılsa o devirden kalma birtakım adamlar yaşıyor yeryüzünde... kim bilir belki ayrı kolonileri vardır hala bir yerlerde, orada bu çiçekleri yetiştirip dünyanın her yerine ihraç ediyorlar... Şehirlerin dışında, şehirleri hiç görmemiş birtakım adamlardır bunlar. Genellikle çingeneler yetiştirir çiçekleri, dedi, dünyanın her tarafında hep böyledir. O zaman ben de gülmeye başladım.
ONLAR BİR SÜRÜ SAĞIR, DİLSİZ ve KÖRDÜRLER... Asrımızın faciası, hiç şüphesiz birtakım insanlara ifratla bağlanmak, onlara tapmak, onları ilâhlaştırmaktan ileri geliyor. Yirminci asır diktatörlerinin peşinde koşan, onlara kayıtsız şartsız inanan insan sürüleri bugünün felâketini hazırladılar. Diktatör ve onların etrafında toplanan dalkavuklar
Geri199
1.000 öğeden 991 ile 1.000 arasındakiler gösteriliyor.