Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Alman birliğinin banisi Otto Von Bismark savaşı önlemeye çalışmış.
Bismarck, zaferlerini suistimal etmemeye her zaman özen göstermiş, yalnızca kendi ulusunu birleştirmeyi amaçlamıştı.
"Yâ Muhammed! Sana muasır olamadığımdan çok müteessirim. Beşeriyet senin gibi mümtaz bir kudreti bir defa görmüş, bâdema göremeyecektir. Binaenaleyh, senin huzurunda kemal-i hürmetle eğilirim." BİSMARK
Sayfa 521 - (Altıncı Kısım(Emirdağ Hayatı)/Emirdağ'daki mektublardan bir kısmı)
Reklam
Bismark bir dəfə demişdi: Axmaqlar deyir ki, öz təcrübələri üzərində öyrənirlər . Mən başqalarının təcrübəsindən istifadə etməyə üsütünlük verirəm .
Beyaz Lale Öyküsünden
Bugünkü Avrupalılar lâf söylerken başka, iş yaparken yine başka idiler. En büyük bir Avrupalı, en büyük bir Alman, Prens Bismark harp zamanında ne yapardı? Fransız köylülerini doldurduğu evlere ateş verdirerek hepsini canlı canlı yakar, onların çığlıklarını en lâtif bir konser gibi dinler, sonra etrafa savrulan alevli dumanları koklayıp gülerek piposunu çeker: "Bu Fransız köylüleri kavrulmuş soğan kokuyor." diye eğlenmez miydi?
Sayfa 102 - Rafet Zaimler Yayınevi 1962 BaskısıKitabı okudu
"Engels, parti programına dine savaş açmak anlamında açık bir tanrıtanımazlık bildirisi konmasına karşı çıktı; Blangui'ci Communardların dine karşı gürültülü savaş açmalarını bir aptallık örneği saydı ve böyle bir savaşın dine ilgiyi canlandırmak için en iyi yol olduğunu; dine savaş açmanın anarşist bir tutum olduğunu söyledi. Dine karşı savaş açmak, der Engels, Bismark'ı aratmamak, yani Bismark'ın rahiplere karşı savaş deliliğini yinelemektir. “Kahrolsun din, yaşasın tanrıtanımazlık,” diyenlere, Marks: “bu doğru değil, bu sığ bir görüş” der... Dinsel önyargılarla savaşırken son derece dikkatli olmalıyız; kimileri dinsel duyguları inciterek bu savaşımda çok zarara yol açıyorlar. Savaşımı aşırı sertleştirmekle yalnızca halkın öfkesini uyandırabiliriz; böyle savaşım yöntemleri, halkın mezheplere bölünmesinin sürmesine vesile olur... İnananların dinsel duygularını incitmekten kaçınmaya dikkat etmek gerekir; çünkü bu yalnızca dinsel bağnazlığın artmasına yarar..." V.İ. LENİN
Sayfa 395Kitabı okudu
Kur'an ve Hz. Muhammed' (s.a.v) e övgü
Prens Bismark da şöyle demişti: “Ben Kur’an’ı her cihetten tetkik ettim. Her kelimesinde büyük hakikatler gördüm. Sana muasır bir vücud olmadığımdan dolayı müteessirim ey Muhammed!” Risale-i Nur-Nur Çeşmesi/244
Reklam
Bismark bir dəfə demişdi : "Axmaqlar deyir ki, öz təcrübələri üzərində öyrənirlər. Mən başqalarının təcrübəsindən istifadə etməyə üstünlük verirəm".
Sayfa 49
Prens Bismark
"Ben bütün Kütüb-ü Semâviyeyi tetkik ettim. Tahrif olmalarına binaen beşerin saadeti için aradığım hakikî hikmeti bulamadım. Fakat Muhammed'in (Aleyhissalâtü Vesselâm) Kur'ân'ını umum kütüblerin fevkinde gördüm. Her kelimesinde bir hikmet buldum. Bunun gibi beşerin saadetine hizmet edecek bir eser yoktur. Böyle bir eser beşerin sözü olamaz. Bunu Muhammed'in (Aleyhissalâtü Vesselâm) sözüdür diyenler, ilmin zaruriyatını inkar etmiş olurlar. Yâni Kur'ân Allah kelâmı olduğu bedihîdir."
"Edvar-ı muhtelifede beşeriyeti idare etmek için taraf-ı Lahutîden vürud ettiği iddia olunan bütün kütüb-ü münzele-i semâviyeyi tedkik ettim. Tahrif edilmelerinden hiçbirisinde aradığım hikmeti bulamadım. Bu kanunlar, beşeriyetin saadetini temin edecek mahiyetten pek uzaktır. Lâkin, Muhammedîler'in Kur'ân'ı bu kayıttan âzâdedir. Ben Kur'ân'ı her cihetle, her noktadan tedkik ettim. Her kelimesinde büyük bir hikmet gördüm ve bu kitabı Hazret-i Muhammed'in zâde-i tab'ı olduğunu iddia ediyorlarsa da, en mükemmel bir dimağdan böyle bir hârikanın zuhurunu iddia etmek, hakaika göz kapayarak kin ve garaza âlet olmak manasını ifade ediyor. Bu da ilim ve hikmet ile kâbil-i telif değildir. Ben şunu iddia ediyorum ki: Hazret-i Muhammed mümtâz bir kudrettir. Destgâh-ı kudretin böyle bir ikinci vücûdu saha-i imkâna getirmesi, ihtimalden baiddir. Ya Muhammed! Sana muasır bir vücut olamadığımdan müteessirim. Naşiri olduğun bu kitap, senin değil. Belki, Lahutî olduğunu inkâr etmek, ilim mevzuatının butlanını irtikâb etmek gibi gülünçtür. Beşeriyet senin gibi mümtâz bir kudreti bir defa görmüş; ba'dema göremeyecektir. Binaenaleyh huzurunda kemâl-i hürmetle eğilirim." Bismark Gençlik Rehberi
Sayfa 122 - RnkKitabı okudu
Bismark
Aptallar hatalarından ders aldıklarını söylerler. Ben başkalarının deneyiminden yararlanmayı tercih ederim.
Reklam
Celadet Bedîrxan di kovara HAWAR' ê de wiha dibêje
"...Yekbûna miletan bi yekîtiya zimanî dest pê dike. Bismark yekbûna Elemanyayi li ser yekîtiya zimanî Elemanya danîbû. Ve yekîtiye Luther jê re çekirî û pekanîbû. Yekbûna kurdan jî bi yekîtiya zimane kurdî çi dibe. Yekîtiya zimanî jî bi yekîtiya herfan dest pê dike. Yanî di yekîtiya zimanî de yekîtiya herfan gava pişîn e."
Sayfa 10
Bismark...
"Hayat dişçiye gitmeye benzer. Daha kötüsünün geleceğini düşünürsün ama en kötüsü geride kalmıştır bile."
Sayfa 83 - Okuyan Us
Atatürk 19 Şubat 1923 de Uşak'a gelir. Yanında eşi Latife Hanım, Genelkurmay Başkanı Fevzi Paşa vardır. O gün Türk Ocağına gelen Atatürk kahvesini yudumlarken gençlerden biri kürsüye çıkar. Konuşmasında Atatürk'ü Bismark'a ve Napolyon'a benzetir. Onlarla karşılaştırır. Atatürk konuşmanın bu yerinde kaşlarını çatar, dayanamaz gencin sözünü keser: "Arkadaşlarımızın izinleriyle, burada bir noktayı aydınlatmak için sözlerini kesiyorum. Efendiler, bu arkadaş beni Bismark ve Napolyon'la karşılaştırıyor. Napolyon kimdir? Taç ve macera peşinde koşan bir adam! Ben bunlardan hiç biri değilim ve olamam" der. Genç konuşmacı pek sıkılarak: "Affedersiniz Paşam, sizin şan ve şerefinizden bahsetmek istiyordum" deyince Atatürk bu sefer: "Hangi şan ve şeref? Eğer, mensup olduğum milletin şan ve şerefi varsa ben de şanlı ve şerefliyim… Şan da, şeref de milletimindir. İçinizden biri çıkar da sırf şan ve şeref için koşar, milletinden koparsa biliniz ki, başınıza beladır. Millet bu gibilere asla müsaade etmemelidir" der. Atatürk'ün bu sözleri alkışlarla karşılanır. Atatürk konuşan gencin iyi niyetini bildiği için onu okşar.
Sayfa 44 - Güven KitabeviKitabı okudu
Bismark'ın Alman Meclisinde yaptığı konuşma
Avrupa tarihine yeni bir çehre kazandıran büyük devlet adamı BİSMARK, bundan 98 yıl önce, 17.Eylul 1878 günü "Alman Meclisi" nde yaptığı konuşmada şunları söylüyordu. "Her insan hissesini, (yukardan) beklemeğe mecbur kaldığı takdirde, herkes muhafızlarının merhametiyle yaşadığı bir hayat hapishanesinin içine girer. Modern hapishanelerimizde, gardiyan ne olursa olsun, herkesin kendisine karşı şikâyette bulunabileceği resmî bir şahsiyettir. Fakat sosyalist genel hapishanesinde gardiyan kim olacaktır?.. Bunlara karşı şikâyet söz konusu olmayacaktır ve bunlar, eşlerine hiç bir zaman rastlanmayacak gayri insanı müstebitler kesileceklerdir. İnsanların geri kalanları ise, sadece bu müstebitlerin esirleri haline geleceklerdir.
Sayfa 180 - Kervan kitapçılıkKitabı okudu
Benim yarım yamalak anladığıma göre Almanya'nın kurtuluşunu Bismark gibi demir iradeli bir adamın işbaşına geçmesinde ve hiç vakit geçirmeden silahlanmaya başlayarak ikinci bir harple haksızlıkları düzeltmekte buluyorlardı. Herkesin Almanya'yı kurtarmak için kendine göre bir fikri vardı. Fakat bütün bu fikirler hakikaten Almanya'ya değil, her birinin kendi şahsi menfaatlerine bağlıydı.
Sayfa 47 - Türkiye İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okudu
440 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.