Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
"Asıl olan iç cephedir. Bu cephe bütün memleketin, bütün milletin vücuda getirdiği cephedir. Görünürdeki cephe, doğrudan doğruya ordunun düşman karşısındaki silahlı cephesidir. Bu cephe sarsılabilir, değişebilir, mağlup olabilir. Fakat bu hal, hiçbir vakit bir memleketi, bir milleti mahvedemez. Mühim olan, memleketi temelinden yıkan, milleti esir ettiren iç cephenin düşmesidir. Bu gerçeği bizden çok bilen düşmanlar, bu cephemizi yıkmak için asırlarca çalışmışlardır, çalışmaktadırlar. Bugüne kadar başarılı da olmuşlardır. Bu maksatla şahıslarımıza kadar temasa gelebilen bozguncu mikropların, vasıtaların mevcudiyetini iddia etmek uygundur."
Sayfa 385 - Kırmızı Kedi YayıneviKitabı okudu
Bozguncu hainlerin hesabı hemen gerek! ...Kessin ki bir an evvel adaletin kılıncı, Öğrensin dünya âlem ihanet ne demektir, Bayrak kime yakışır, memleket ne demektir? Bu vatanda bedava durmadığı milletin, İdrakine kazınsın yine yedi düvelin! Her şerde bir hayır var; vurdukça bu ülkeye, Düşman, bize diyor ki: "Tek yol büyük Türkiye! Ya zayıf kalacaksın, kim isterse yol açık! Ya da güç bulacaksın; haydi, durma yola çık!"
Reklam
Kur'an mucizedir.
Yahudiler hakkında lanetli , aşağılık , bozguncu bir millet olduğuna dairyüzlerce ayet var . 1400 yıl geçti , tarih de bunu tekrar tekrar ispatladı. Yahudiler asla rahat durmadı ve her yerde bozgunculuk yaptılar ve sürüldüler hâlbuki düzgün bir millet olsalardı Kur'anı (haşa) haksız çıkarabilirlerdi.. İşte Kur'an bugüne yine mührünü basmış birebir aynı cümlelerle.. Devamında ise bu zalimlerin ebedî Cehennemlik olduğunu da açıkça söylüyor.. Allah'a hamdolsun.
ne bir umut var avutacak gönlümü ne tanıdım bir haberci ne haber ne gözlerde bozguncu bakışlar ne dalga seslerinden eser
“ kendi yolunda tıkır tıkır yürüyen bir dünya istemiyordu artık; rayından çıkan her şey; yıkıcı sanat, bozguncu ayaklanmalar, sınırları zorlayan keşifler, delice hevesler, tuhaflıklar deyim yerindeyse onu kendinden geçiriyordu, hem de delilik derecesinde.”
Osmanlı Devleti 17. asrın sonlarında ilk toprak kaybını yaşamış, ilerleyen zamanlarda devlet askerî, ekonomik ve sosyal bakımlardan yavaş yavaş bir çöküşün içine girmiştir. Gerek devlet adamları gerekse eli kalem tutan zevat tarafından zaman zaman devletin içine düştüğü bu durum edebî sahada çeşitli açılardan dile getirilmiştir. Ancak bunlardan en dikkat çekeni sultan III. Mustafa’nın iki beyitlik şiiri olmuştur. Şiirin bu kadar ilgi görmesi ve meşhur olması devletin pek de iç açıcı olmayan hâlinin bizzat devletin en tepesindeki isim tarafından ortaya konulmuş olmasıdır. Zira daha önceki padişahlar tarafından böyle bir durum varsa da dillendirilmemiş, farklı sebeplerle kol kırılmış yen içinde kalmıştır. Padişahın ağzından dökülen ve çokça tekrarlanan şiir daha söylenir söylenmez tanzir edilmeye başlanmıştır. Yıḳılupdur bu cihân ṣanma ki bizde düzele Devleti çarḫ-ı denî virdi ḳamu mübteẕele Şimdi ebvâb-ı saʽâdetde gezen hep ḫaẕele İşimüz ḳaldı hemân merḥamet-i Lem-yezel’e [Bu dünya yıkılıp gitmektedir, bizim zamanımızda düzeleceğini zannetme. Bir de alçak felek devleti büsbütün aşağılık kimselerin eline verdi. Nitekim şimdi saadet kapılarında (devlette) bulunanlar bozguncu ve soysuz kişiler. Artık işimiz Allah’ın merhametine kaldı.]
Reklam
Sultan III. Mustafa’nın kendisinden söz eden hemen her kaynakta yer alan ve oldukça meşhur olan şiiri şöyledir: Yıḳılupdur bu cihân ṣanma ki bizde düzele Devleti çarḫ-ı denî virdi ḳamu mübteẕele Şimdi ebvâb-ı saʽâdetde gezen hep ḫaẕele İşimüz ḳaldı hemân merḥamet-i Lem-yezel’e [Bu dünya yıkılıp gitmektedir, bizim zamanımızda düzeleceğini zannetme. Bir de alçak felek, devleti büsbütün aşağılık kimselerin eline verdi. Nitekim şimdi saadet kapılarında (devlette) bulunanlar bozguncu ve soysuz kişiler. Artık işimiz Allah’ın merhametine kaldı.]
Realist olmak hiç de hakikati olduğu gibi görmek değildir. Belki onunla en faydalı şekilde münasebetimizi tâyin etmektir. Hakikati görmüşsün ne çıkar? Kendi başına hiçbir manası ve kıymeti olmayan bir yığın hüküm vermekten başka neye yarar? İstediğin kadar uzatabileceğin bir eksikler ve ihtiyaçlar listesinden başka ne yapabilirsin? Bir şey değiştirir mi bu? Bilâkis yolundan alıkor seni. Kötümser olursun, apışır kalırsın, ezilirsin. Hakikati olduğu gibi görmek… Yani bozguncu olmak… Evet bozgunculuk denen şey budur, bundan doğar. Siz kelimelerle zehirlenen adamsınız, onun için size eskisiniz, dedim.
Sayfa 219
4.cilt
674. Ebû Bekre radıyallâhu anh, Resûlullah sallallâhu aleyhi ve sellem’i şöyle buyururken dinledim, dedi: “Kim devlet başkanını küçümserse, Allah da onu küçük düşürür.”  Tirmizî, Fiten 47. Ayrıca bk. Ahmed İbni Hanbel, Müsned, V, 42, 49 ... “Devlet reisi millet için bir siperdir. Onun kumandasında savaş yapılır. Onun sayesinde düşmandan
Kendi yolunda tıkır tıkır yürüyen bir dünya istemiyordu artık, rayından çıkan her şey, yıkıcı sanat, bozguncu ayaklanmalar, Sınırları Zorlayan keşifler, delice hevesler, tuhaflıklar deyim yerindeyse onu kendinden geçiriyordu, hem de delilik derecesinde...
Reklam
İnsan ne diye hep çocuk kalmaz, bilmem ki! Büyür, kocaman olur. Niçin? Herhâlde sonradan toprağa girmek için. Hayatı boyunca çeşit çeşit acı çeker, kızar, bağırır, çağırır... Ne saçma şeyler! Yaşar yaşar da ömrünün sonunda her şey boş olur. Kala kala bir tabut kalır.
Sabahattin Ali
Sabahattin Ali yazıyor: “Biz ne istiyoruz? İstiyoruz ki,… bir karar alınırken, İzmir’deki ortak tüccar, İstanbul’daki ahbap milyoner değil, bu kararların altında beli bükülen,… inleyen yığınlar göz önünde tutulsun. İstiyoruz ki, bu topraklar üzerindeki insanlar, kafalarında taşıdıkları fikirlerden dolayı değil,… bu halkın yararına yahut zararına yaptıkları işlerden dolayı hesap versinler…. Demişiz ki, istiklâl her şeyden üstündür;… sömürücü devletlerin elinde oyuncak olmayalım… Yabancı sermayeye imtiyaz vermeyelim; memleketin işlerine yabancılar burunlarını sokmasınlar… Aleyhimizde üç yüzden fazla yazı çıkmış. Hepsini gözden geçirdik… Bir tek fikrimiz ele alınıp çürütülmemiş. Sadece küfür edilmiş: Hain, satılmış, bolşevik ajanı, demokrasi düşmanı, bozguncu, anarşist…” (s.151,179)
“Aydın sınıfın işe yarayan insanı köylü sınıfının işe yarayan insanından daha derli topludur; ama kentlinin kusurlusu köylünün kusurlusundan bin kez daha iğrenç, bin kez daha aşağılıktır.”
“Bütün adsız duygular yerin dibine batsın.”
“Zaten her şeyi sözcüklerle anlatabilir misiniz? Öyle duygular vardır ki, daha adları bile konmamıştır.”
1.500 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.