Müzik her şeyden önce gelir Bunun için de tercih et tekli mısrayı Ki havada ağırlıksız süzülür o Başka biçimlerden uzak dur Kelimelerini seçerken özgürsün Kaçınma bir parça hatadan da Gri şarkıdan daha güzeli de yoktur Onda beyaz da vardır siyah da Tüllerin ardından belirsin güzel gözler, Titresin öğlen vaktinin gün ışığı, Sıcak bir sonbahar gökyüzüne, Dağılsın yıldızların parlaklığı! Nüans yeniden gelsin istiyoruz, Bu renk değil, renklerin arasındaki bir gölge! Ah öyle bir araya gelebilir Rüya hayalle ve boynuz flütle!
YAZARLAR SİZE SÖYLÜYORUM OKURLAR SİZ ANLAYIN :)
Dünya bir karambol ve kimseye çarpmadan yürümeye çalışmaktansa kollarımı daha da açarak herkesi devirmeyi tercih ediyorum... Delilik bulaşır. Emperyalisttir! Belki bir sanatçı gibi eserlerim yok.Beni yaşatacak kütüphaneler, müzeler yok ama çarptıklarımın hafızaları var! Sadece hafızalarda yaşayan bir sanatçı Gözle görülür, kulakla duyulur hiçbir şey üretmeyen ama hafızalara tecavüz eden bir sanatçıyım ben. Devirdiklerim çocuklarına, dostlarına hatırlayabildikleri kadarını anlatacaklar ve böyle sürecek.Ta ki bütün insanlar tepsiden kayıp parçalanana kadar.Kuşaktan kuşağa hafızalardan geçecek bir sanatçıyım. Çamura hayat veriyorum ben.Heykel yapmıyorum. Notalardan eserler yaratmıyorum. Benim hammaddem bu dünya. Şekil veriyorum ona ellerimle.Ve bırakıyorum insanlara. Hafızalarında var olacak ve geceleri kâbuslarında hatırlayacakları bu devasa,devasa olduğu kadar da geçici sanat eserini yapıyorum. Domino taşlarına ilk fiskeyi vuran benim. Her şeyi devirip onlara şekil veren adam.
Sayfa 170
Reklam
"Onun görevi genel ahlak kural ve geleneklerini acımasızca korumaktır. Bu da onun insanları affetmesini değil, yargılamasını gerektirir. Kaldı ki resmi kimliği olmayan ben, neden savcının görevini üstleneyim? Ben savunmayı tercih ediyorum. İnsanları yargılamaktan değil, anlamaya çalışmaktan zevk alıyorum "
Sayfa 12 - Bir Kadının Hayatından Yirmi Dört Saat, Stefan Zweig
Ama çok tuhaf bir iyilik anlayışın var: herkese açık, isteyenin avuçlarına sığdırabileceği kadarını alabileceği, büyük, hem de sonsuz büyüklükte bir iyilik, fakat aynı zamanda da, affına sığınarak söylüyorum, üşengeç bir iyilik. Uyarılmayı istiyor, ulaşılmayı bekliyor. Sen, ancak yardıma çağırıldığında, senden rica edildiğinde yardım ediyorsun. Hoşlandığın için değil de, utancından ve zayıflığından ötürü yardım ediyorsun. Sen, müsaadenle açıkça söylemeliyim ki, darda olan ve ıstırap çeken insanı mutlu olana tercih etmiyorsun. Ve senin gibi insanlardan, hatta aralarında en iyilerinden bile ricada bulunmak güçtür...Ve bu nedenle de, hiçbir zaman senin yardımına başvurmadım.
Sayfa 51
Bütün insanlar köken itibariyle birer kaçışçıdır. Bütün dinler sızlayan bedenlerden ruhun güvenli sığınağına çekilmeyi amaçlamıştır. Dinler ne zaman fazla görenekselleşmeye ve yüzeyselleşmeye yüz tuttuysa, mistisizme ve köktendinciliğe kaçış başlamıştır, gerçeklerden uzağa doğru. Endüstri toplumunun çıkış noktası yoksulluktan kaçış olmuştu, günümüzde ise bu, çalışma hayatından boş zamana hobilere ve spora doğru bir kaçışa dönüştü. Kendini boş zamana adamış bir uygarlık bile düşmanlar içerir, bu yüzden kaçış sanatı daha da inceldi. Endişelerin fazla ciddiye alınmasını önlemek üzere kayıtsızlığa, mizaha ve alaycılığa itibar edildi. Evlilikten boşanmaya ve sonra aynı yoldan geriye uzanan kaçış rotaları, durmadan yeni şeritlerin eklendiği bir otoyola dönüştü. İnsanların büyük bölümü savaşmak yerine kaçmayı tercih etmiştir. Kaçmak, hakkı teslim edilmemiş bir sanattır çünkü girebildiği pek çok biçimden hiçbiri asla hayata karşı bütünlüklü bir tepki olarak algılanmamıştır.
Yaptıklarını yıkıyorlar Mustafa Kemal’im dediği aşamaya geldik
...Tevhid-i Tedrisat bozulduktan sonra bu kadarla yetinmezler. Türkiye’de imam-hatip okullarının yanı sıra yabancı dille ama -dikkat isterim- İngilizce olmak üze­re birçok kolej kurulmaya başlanır. ... Bir taraftan dinî bir giriş oluyor. Dinî girişte birtakım tarikatlar tercih ediliyorlar. Tarikatlardan tercih edilenlere bakın. Biri Nakşiler, Öte­ki Nurcular. Bu ikisi tercih edilirler. Çünkü bunların tarzları Birleşik Amerika’ya uymaktadır. Nakşiler, Suudi Arabistan kolunda, Nurcular da daha liberal, ılımlı İslâm kolunda. Onların kafalarına uymaktadır. Bu, Cumhuri­yetin kimliğini bozmaya başlamanın ucudur. Çünkü bununla beraber Arapça tekrar Türkçe’ye girer. Arapça eğitim girer. Hâttâ El Ezher’e öğrenci gönderilir.
Sayfa 379Kitabı okudu
Reklam
Geri199
1.000 öğeden 991 ile 1.000 arasındakiler gösteriliyor.