Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Tanrı'nın özünü düşündüğüm gece bir imgenin farkına vardım: Karanlık bir derinlikte uzanıyordum. Karşımda yaşlı bir adam duru- yordu. Eski peygamberlerden birine benziyordu. 156 Ayaklarının dibin- de siyah bir yılan yatıyordu. Biraz uzaktakolonlu bir ev gördüm. Güzel bir kız çıktı kapısından. Kararsızca yürüdü ve kör olduğunu gördüm. Yaşlı adam bana el salladı ve dik bir kaya duvarın dibindeki eve doğru onu izledim. Yılan sürünerek ardımızdan geldi. Evin içine karanlık hâ- kimdi. Parıldayan duvarları olan yüksek bir hole girdik. Arkada su rengi parlak bir taş duruyordu. Yansımasına baktım ve Havva'nın, ağacın ve yılanın imgelerini gördüm. Bundan sonra Odise ve açık denizlerdeki yolculuğu gözüme ilişti. Birdenbire sağda, parlak güneş ışığıyla dolu bahçeye bir kapı açıldı. Dışarık çıktık ve yaşlı adam bana şöyle dedi: "Nerede olduğunu biliyor musun?" Ben: "Ben burada yabancıyım ve her şey bana yabancı görünüyor, bir düşte gibi, kaygılı. Sen kimsin?" İ: "Ben İlyas'ım157 ve bu da kızım Salome." 158
Sayfa 147
“Gökyüzündeki yıldızlar bütün insanlara ait. Ama biliyorsun ki herkes için aynı anlamı ifade etmiyorlar. Yolcular için gökteki yıldızlar ışık kaynağı olarak yol göstericidirler. Diğerleri için de sadece orada parıldarlar. Mesela bilim adamları için yıldızlar birer sorudur. İş adamları için zenginlik demektirler. Ama bütün bu yıldızlar sessizlik içinde… sen sadece sen yıldızlara ötekilerin olmadığı şekilde sahip olacaksın.” “Ne anlatmak istiyorsun?” “O yıldızların birinde tebessüm ederek yaşıyor olacağım ben! Ve sen gece olup da gözlerini gökyüzüne çevirdiğinde bütün yıldızlar sana tebessüm ediyor olacak. Onlar sadece senin için tebessüm eden yıldızlar olacak.”
Sayfa 107Kitabı okudu
Reklam
"Hep orada. Orklar sisi götürüverir. Nehir'in doğusunda ork bulmak kolay. Smeagol'e sormayın. Savallı, savatlı Smeagol, o çok usun zaman önce ayrıldı. Onun Kıymetli'sini aldılar, o artık kayboldu." Belki yine buluruz onu, eğer sen de bizimle gelirsen, dedi Frodo. Hayır, hayır, hiçbir saman! O Kıymetli'sini kaybetti, dedi Gollum. Ayağa kalk! dedi Frodo. Gollum ayağa kalktı ve uçuruma doğru geriledi. "Şimdi! dedi Frodo. "Yolunu gündüz mü daha rahat bulursun, ge* ce mi? Yorulduk; fakat eğer geceyi tercih edecek olursan bu gece yola koyulacağız." "Kocaman ışıklar göslerimisi acıtıyor, evet öyle yapıyorlar, diye mızıldadı Gollum. "Beyaz Yüs'ün altında olmas, daha olmas. Yakında tepelerin arkasısına gider, evet. Önce biraz dinlenelim cici hobbitler!" "O zaman otur, dedi Frodo, "ve sakın kıpırdama!" "Hobbitler onun yanına yerleştiler, sırtlarını kayadan duvara dayadılar ve bacaklarını dinlendirerek biri bir yanına diğeri öbür yanına oturdular. Bir şeyler konuşup bir karar vermeye gerek yoktu: Bir an bile uyumamaları gerektiğini biliyorlardı. Ay yavaş yavaş yoluna devam etti. Tepelerden gölgeler döküldü ve önlerindeki her şey karardı. Yukarda, gökyüzünde yıldızlar yoğunlaşarak parlaklaştı. Hiçbiri kıpırdamadı. Gollum dizlerini toplamış oturuyordu, dizleri çenesinin altındaydı; yassı elleriyle ayaklan yere yayılmış, gözleri kapanmıştı; fakat gergin gibiydi, sanki bir şeyler düşünüyor veya dinliyormuş gibi."
"Beni etkiledin Gimli, dedi Legolas. "Daha önce böyle konuştuğunu hiç duymamıştım. Neredeyse bu mağaraları görmediğime pişman edeceksin beni. Haydi! Gel bir pazarlık yapalım eğer her ikimiz de önümüzde bizi bekleyen tehlikelerden sağ salim kurtulursak, bir süre birlikte yolculuk yapalım. Sen Fangorn'u benimle birlikte ziyaret edeceksin, ben de seninle Miğfer Dibi'ni görmeye geleceğim." "Bu benim pek de tercih edeceğim bir karşılık değil, dedi Gimli. "Ama mağaralara geri gelip bu harikaları benimle paylaşmaya söz verirsen ben de Fangorn'a katlanırım." "Sözümü aldın, dedi Legolas. "Lakin heyhat! Şimdi hem mağaralan, hem de ormanları bir yana bırakmamız lazım. Bak! Ağaçların sonuna yaklaşıyoruz, Îsengard'a ne kadar var Gandalf?" "Saruman'ın kargalarının uçuşuyla on beş fersah, dedi Gandalf: "Miğfer Dibi Koyağı'ndan Geçitler'e beş; oradan da Îsengard kapılarına on fersah var. Ama bu gece durmadan süremeyiz atları." "Peki oraya varınca ne göreceğiz? diye sordu Gimli. "Sen bilebilirsin ama ben tahmin bile edemiyorum."
"Kim bilir, belki de Semerkant'ta bu gece bir tek seven kadın ve bir tek aşık erkek vardır. Niye sen, niye ben mi diyeceksin? Çünkü Allah nasıl ki bazı çiçekleri ağılı yaratmışsa, bizi de aşık yaratmış da ondan."
Öldüğünde üzerinde “Taçlı’m. Ebedi aşkım! Ben sensiz kaldığım geceler boyunca hep kan ağladım da sen bir gece olsun sensiz kalmadığın için aşkımı anlamadın.” diye başlayan yarım kalmış, sitem dolu bir mektup ile matem elbisesi vardı. Bu elbise Çaldıran’dan sonra geçen on yır boyunca onun en sevdiği elbiseydi ve üzerine giyinmediği zamanlarda ruhuna giyinirdi.
Kapı yayınlarıKitabı okudu
Reklam
düzeldin mi şimdi sen?
"Bu gece çok güzel görünüyorsun, Vi." "Teşekkür ederim." Gülümsedim. "Sen de muhteşem görünüyorsun." Elini indirip Liam'a döndü. "Henüz kaçmaya çalışmadı mı? Bu tür şeylerden hep nefret etmiştir." Liam, "Henüz çalışmadı ama gece daha yeni başlıyor," diye yanıt verdi. Dain, Liam'ın yüzündeki gerginliği görmüş olmalı ki bana döndüğünde gülümsemesi solmuştu. "Merdivenler yaklaşık bir metre sağımızda. Sen sıvışırken ben dikkatlerini dağıtırım."
Sayfa 541 - Violet & Liam & DainKitabı okuyor
Mademki iki ben bir arada olmaz... Şehzade Mustafa ...
Ama en korkunç krizi benlik bahsinde oldu. "O'nun yanına iki ben sığmaz," diye okuyordum. "Sen, ben diyorsun. O da ben diyor. Ya sen öl, ya O ölsün ki bu ikilik kalmasın. Fakat O'nun ölmesi imkânsızdır. Bu ne hariçte ne de zihinde mümkün olur. Çünkü O ölmeyen bir diridir. O kadar lütufkârdır ki imkân olmuş olsaydı senin
Doğan KitapKitabı okudu
kırmızı deynek
Havanın yüzünde bir kırlangıç sürüsü Ve yabanıl ak atlar doludizgin Bu sabah, bu sabah öylesine güzel ki Bu sabah yağmur yağacak Bu sabah gün açacak Bu sabah tekmil tornurcuklar patlayacak Bahar patlayacak Köpükler, bulutlar patlayacak Özlemierin en güzeli, tozlu bir özlem Topraktan yeni çıkarılmış Üç bin yıllık yunan şarabı Atların kara
Sayfa 85 - Yapı Kredi Yayınları
Piyon ve şah
Satrançta kazanmak istiyorsan, bir şeyi anlaman lazım. Oyun bitene kadar hiçbir şey bitmiş değildir. Elinde tek bir piyon kalmış olsa bitmez. Bir tarafta tek bir piyon ve şah varken karşı tarafın bütün taşları duruyor olsa da, oyun devam eder. Sen bir piyon olsan da ki belki hepimiz öyleyiz piyonun en sihirli taş olduğunu asla unutmamalısın. Ufacık ve sıradan bir şey gibi görünebilir ama öyle değildir. Çünkü hiçbir piyon piyondan ibaret değildir. Bütün piyonlar Kozadan çıkmayı bekleyen birer veziridir. Senin tek yapman gereken, ilerlemeye devam etmenin bir yolunu bulmaktır. Her seferinde tek bir kare. Bu şekilde karşıya geçip bütün güçlere sahip olabilirsin. En sıradan görünen şey seni zafere götürecek şey olabilir . Sen ilerlemeye devam et…
Sayfa 186Kitabı okudu
1.000 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.