Klişe eylül romantizmi yapmıyorum ben eylülleri gerçekten severim. İnsana farklı bir hüzün verir. İnsanoğluna olan tesiri demek hep böyleymiş ki yazarı böyle bir esere Eylül adını takmış.
Diyor ki: "Eylülden daha ne beklenir. Eylül, malûm ya, hüzün ve yağmur ayıdır."
Bu kitapta olaylar değil de, ruh halleri, hisler ve düşünceler önemli. Bu sebeple edebiyatımızdaki ilk psikolojik roman sıfatını almış. Mutlu bir evlilikleri olan Suat ve Süreyya'nın (ya da onlar öyle sanıyor) Necip ile yakınlaşıp ahpaplıklarını ilerletmeleri ile birlikte yaşadıkları kısa bir dönemi işliyor. Son derece nokta atışı tespitlwr, şahane ruh betimleri okuyoruz
Ben çok zevk aldım.
Dönem dönem Türk Edebiyatı'nı özlüyorum resmen, arayı çok açmamak lazımmış. Enfes bir devam kitabı oldu. Denildiği gibi zor okunan bir kitap olduğunu da düşünmüyorum ama bu zaten öznel bir şey. Bu tarz kitapları sevenler için güzel ve atlanmaması gereken bir seçenek olacaktır.
Sunuştaki kitabın yazılış hikayesini de ilgi çekici buldum. Meğer Mehmet Rauf Halit Ziya'nın bir bakışı, bir duruşu ile böyle bir kitabın taslağını kafasında oluşturmuş.
Diyor ki: Eylülde baharın geri gelmesi nasıl imkansızsa şimdi her şeyin faydasız olduğunu anlamak, ziyan olarak geçen güzel günlerin hasretiyle harap olmak fikrini buradan kaptım."
Keyifli okumalar dilerim 😊