Uzun zamandır bu kadar iyi bir roman okumamıştım. Tek kelimeyle bayıldım. İnsanların kendi içlerindeki mutsuzlukla baş edemedikleri için diğerlerine kan kusturmaları, doğuştan üstümüze yüklenen şeyler için üstünlük kurmaya çalışmaları ve en önemlisi paylaşmanın güzelliği yerine sahiplenmenin bencilliğine sarılmaları ne kadar acıklı. Her dönem böyleymiş, hâlâ böyle. Hikmet Bey, bu ada hikâyesi ile Yaşar Kemal ustaya da selam vermiş kanımca. Mutlaka ama mutlaka okumanızı tavsiye ederim. =)
KörburunHikmet Hükümenoğlu · Can Yayınları · 20161,347 okunma
Jared Diamond güncel dönem popüler bir bilim insanıdır. Fizyoloji, antropoloji, ekoloji, coğrafya ve evrim gibi konularda yetkin bir isimdir. 2024 itibari ile hayatta olup, 87 yaşındadır. Yaşayan en entellektüel 100 kişiden birisi olarak defalarca gösterilmiştir. 12 dil bilmektedir.
Kısa ama çarpıcı bir roman. Rusya'nın berbat dönemleri böyleymiş. Rus elitleri tarafından da baya tepki görmüş bu eser... Ezilen bir emekçi dünyası var karşımızda.. Zavallı Akakiy Akakyeviç binleri temsil ediyor.
__________________&___&___
Kısacası tüm ahali değişik şeylerle meşgulken akakyeviç kendini eğlendirecek bir
Türk edebiyatı denince insanların zihninde genelde "İntibah" "Vatan yahut Silistre" "Eylül" "Araba Sevdası" gibi kitaplar geliyor. Haliyle Türk edebiyatı okuma eğilimi göstermiyor insanlar. Bu kitap da Türk edebiyatında sağlam kitaplar olduğunun bir başka kanıtı. Okunmasını tavsiye ediyorum. Kurgusu sağlam.
Kitabı anlamak için ya da "okumak" için (mekanik bir okuma değil) biraz tarih bilgisine ihtiyacımız var. Özellikle cumhuriyet döneminde tek adamlığa gidiş yolunda neler olmuş neler bitmiş bilmek gerekiyor. Çünkü o bilgilerle kitap anlamlı hale geliyor.
Kitabımız kabaca 3 bölümde geçiyor. Her bölüm kendi kahramanı üzerinden anlatılıyor. 1. Bölüm İttihatçı azmettirici Abdülkerim bey üzerinden, 2. Bölüm İttihatçıların liderlerinden ama suikastla ilgisi olmayan Kara Kemal üzerinden, 3. Bölüm Kara Kemal'in polisten kaçarken sığındığı çocukluk arkadaşı eski ittihatçı Emin Bey üzerinden anlatılıyor.
Üzerinde düşünülmesi gereken Kara Kemal'in Cumhuriyete getirdiği eleştirilerdir. Hak vermemek elde değildir.
Kitap bitince şuna emin oldum. Türkiye zaten böyleymiş. Ne demek böyle? Hükümetler devlet gücünü ele geçirerek her dönem birilerini tasfiye etmiştir. Bu Cumhuriyetin ilk kurulduğu yıllardan beri böyle. İzmir suikastı birilerinin dediği gibi "Allah'ın bir lütfu" mudur? Şeyh Sait'ten sonra bu olayla ne mecliste ne bürokraside tek bir İttihatçı kalmamıştır.
İyi okumalar.
Kurt KanunuKemal Tahir · İthaki Yayınları · 20054,454 okunma
İnsanı sürükleyen duygu nedir, diye sorulsa genellikle ilk cevap aşk olur. Göze hoş gelen her şeye aşk demek de ancak insanoğluna has bir yanılgıdır. Gözün gördüğü her farklılık, her güzellik insanı aşk adı altında esir alır. Beğeni, sevgi, hoşa gitme, tutku, merak... Bunlar bayağı kalır, aşkın yanında. Ancak farklılıklara ulaşıldığında aşkın ne olduğu unutulur. Aslında unutulmaz. Çünkü daha önce öğrenilmiş bir şey değildi. Aile Mutluluğu, Tolstoy'un kendi aşkının enstantanelerinden esinlenerek yazdığı bir roman. Kısa ancak etkileyici. Hâlâ geçerliliğini koruduğunu düşündüğüm bir eser. Anne babası kaybeden ve babasının bir arkadaşının vasiliğinde dadısı ve kardeşiyle yaşayan genç bir kızın hikâyesi. Köy yaşamı, kent yaşamı, 'aşk', yanılgılar, merak, vazgeçiş, geriye dönüş isteği yani pişmanlık... İnsan ele geçirdiği nesnenin ya da duygunun maalesef kıymetini bilmiyor. Bu yüz yıl önce de böyleymiş, bin yıl önce de. İnsanlığın varoluşundan beri böyle belki de. Genç kızımız Petersburg'un ışıltılı gecelerinde duygularıyla beraber kaybolurken eski vasisi yeni eşi de rahatsızlıktan huzursuzluğa evriliyor. Genelde Rus romanlarını okurken bu rahatsızlıkları ve huzursuzlukları ben de sıklıkla yaşıyorum. Aşk dönemi, merak dönemi, ışıltılı dönem ve pişmanlık dönemi... Anna Karenina'ya çok benziyor... Güzel bir kitap, okunması da çok kolay. Keyifli okumalar...
Aile MutluluğuLev Tolstoy · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 20204,345 okunma
Prens
Siyaset Kuramının Baş Yapıtı . . .
Bu eseri hiç okumamış birinin siyaset hakkında yorum yapması durumunda bu yapılan yorum, içerik itibariyle sığ kalacağı gibi ayrıca parçaları tamamlanmamış bir puzzle gibi eğreti duracak , o anlatılan kişinin zihninde oluşan ana tablo tam olarak
İnsanların yaşamı sonlanmadan hemen önceki vakitlerinin özlerini en yoğun izhâr ettikleri dönem olduğuna inanıyorum. Cüceloğlunun (Allah rahmet etsin) verebileceği en olgun meyveleri tüketiyor gibi okudum bu yüzden her cümleyi. Çoğu zaman içinde bulunduğu bu hali düşündüm, hissettirdiği şey aşmışlıktı. Kitap bitince söylemek istediği son sözler de kulağımda şöyle yankılandı "Gerçek anlamda yaşamak ben değil biz bilincinde saklıdır." ve "Şükür duygusu tamamlanmaktır. " Keşke.. diyecek gibi oldum bir ara. Ama cevabını çoktan vermişti :
" Son anda, Allah kahretsin daha yazacağım kitaplar vardı! şeklinde bir duygu içinde olmayacağım. Demek ki böyleymiş, bu kadarmış diyeceğim."
Var mısın?Doğan Cüceloğlu · Kronik Kitap Yayınları · 202127bin okunma
Duygularımı nasıl ifade edeceğimi bilemiyorum. Neresinden nesini yazsam diye düşünüyorum ve o kadar çok ki...
Bu kitabı içeriğini hiç bilmeden, okumadan, sadece "merhamet" duygusu üzerine düşündüğüm bir dönem adından dolayı almıştım ve hiç beklediğim gibi olmadı. Ben daha naif, daha yumuşak ya da daha basit, bayağı olaylar üzerine bir
Klişe eylül romantizmi yapmıyorum ben eylülleri gerçekten severim. İnsana farklı bir hüzün verir. İnsanoğluna olan tesiri demek hep böyleymiş ki yazarı böyle bir esere Eylül adını takmış.
Diyor ki: "Eylülden daha ne beklenir. Eylül, malûm ya, hüzün ve yağmur ayıdır."
Bu kitapta olaylar değil de, ruh halleri, hisler ve düşünceler önemli. Bu sebeple edebiyatımızdaki ilk psikolojik roman sıfatını almış. Mutlu bir evlilikleri olan Suat ve Süreyya'nın (ya da onlar öyle sanıyor) Necip ile yakınlaşıp ahpaplıklarını ilerletmeleri ile birlikte yaşadıkları kısa bir dönemi işliyor. Son derece nokta atışı tespitlwr, şahane ruh betimleri okuyoruz
Ben çok zevk aldım.
Dönem dönem Türk Edebiyatı'nı özlüyorum resmen, arayı çok açmamak lazımmış. Enfes bir devam kitabı oldu. Denildiği gibi zor okunan bir kitap olduğunu da düşünmüyorum ama bu zaten öznel bir şey. Bu tarz kitapları sevenler için güzel ve atlanmaması gereken bir seçenek olacaktır.
Sunuştaki kitabın yazılış hikayesini de ilgi çekici buldum. Meğer Mehmet Rauf Halit Ziya'nın bir bakışı, bir duruşu ile böyle bir kitabın taslağını kafasında oluşturmuş.
Diyor ki: Eylülde baharın geri gelmesi nasıl imkansızsa şimdi her şeyin faydasız olduğunu anlamak, ziyan olarak geçen güzel günlerin hasretiyle harap olmak fikrini buradan kaptım."
Keyifli okumalar dilerim 😊
EylülMehmet Rauf · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 202339,7bin okunma
Ali Fuad Başgil’i genellikle Gençlerle Başbaşa eseriyle tanırız. Ancak Din ve Laiklik eseri de benim gibi cumhuriyet tarihini, ilkelerini tanıma ve bilme noktasında kendini yeterli görmeyen biri için iyi bir kaynak oldu. Bu yüzden incelemede yanlış bilgi verirsem yorumunuzu yazarsanız sevinirim :)
Ali Fuad Başgil birinci dünya savaşında savaşmak
Meclis üyesi ya da soylu bir senatör olma arzusu kralcıları her zaman cezbedecektir. Devlet gemisinde herkes dümene geçmek isteyecektir, çünkü alınacak maaş çok yüksek.
Sayfa 280 - İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okudu