Kapitalist toplumda eşitliğin anlamı değiştirilmiş
tir, Eşitlikle kastedilen, bireyselliğini yitirmiş insanların,
otomatların eşitliğidir. Bu gün eşitlik birlikten
Çok ayrılık anlamına gelmektedir. Bu soyutlamaların
aynılığı, aynı işte çalışan, aynı biçimde eğlenip aynı
gazeteyi okuyan, düşünceleri, duyguları ayın olan
insanların
Sen, sen olarak yok olmak zorundasın, o zaman gerçek ortaya çıkar. Gerçeğin ne olduğuna dair hiçbir fikre sahip değilsin, rüyalarında bile. Sen gerçek dışısın ve gerçek dışılıkta yaşıyorsun. Rüyalarda yaşıyorsun, uykuya dalmış vaziyettesin. Uyanışın nasıl bir şey olacağını kavrayamazsın.
Yalnızca bir tek şey söylenebilir: Bildiğin hiçbir şeyi
(Çok uzun bir sessizlik)
Ama senin dostların var.
(Uzun bir sessizlik)
Çok dostun var.
Onların sana bu kadar koltuk çıkmaları için ne veriyorsun onlara?
Mülemmâ, sözlükte, "renk renk, alacalı olan" anlamına gelmektedir. Terim olarak ise özelikle Fars ve Türk edebiyatlarında Türkçe, Arapça ve Farsça söylenmiş beyit ve mısraların oluşturduğu şiirler hakkında kullanılır. Bir başka deyişle mülemmâ iki farklı dilden yararlanarak, onları karıştırarak yazılmış bir şiir biçimini ifade eder.
O sahneyi çok iyi somutladım:
İdam günü gelip çatınca o sevdiğim, alıştığım giysilerimi giyeceğim: postallarımı, parkamı.
Beyaz ölüm gömleğini giydirmek isteyecekler, giymeyeceğim. Kesin. Direneceğim ve giymeyeceğim.
Öyle her zamanki eyleme gidiş tavrımla gideceğim.
Yok, tıraş falan da olmayacağım.
Gidip, oturup önce bir sigara
Alibaba'nın bu sayısı ile Markopaşa'nın 1.dönemi kapanacaktır. Bir yılı az geçen bu dönemde Markopaşa 23, Merhumpaşa 4 , Malumpaşa 5 ve Alibaba 4 sayı çıkabildi. 55 haftanın 36'sında çıktığına göre, 19 hafta gazete engellerle karşılaştı, yayımlanamadı. Sabahattin Ali 19 Aralık 1947'de içeriye girdi. Gazete üzerinde hükumetin, sıkı yönetimin,
Artık her şey olup bitmişti. Düştüğü durumu bir alınyazısı sayıyordu. Bundan sonra mücadele etmeyecek herşeyi oluruna bırakacaktı. Çünkü kaybedeceğini hissediyordu. Kendini öyle bırakmıştı ki eğer isterse doktor ona sahip olabilirdi. Hatta bu durum hoşuna bile gitmeye başlıyordu. Niçin kendisini bazı nimetlerden ve güzelliklerden yoksun