Hayatta herkesin bir arayışı var ve bu arayış esnasında hayat yolumuz hiç ummadığımız rotalara sapıyor. Bu sapmalar kimi zaman arayışın bir anlam bulmasını sağlarken kimi zamansa hiç sonlanmıyor ve arama hali üzerimize yapışıp kalıyor. Kendi hayatımızda bu sonuçlara varmak yıllar alsa da arayışı konu edinen romanlar sayesinde dışarıdan bir göz olarak her şeyi izleyebiliyoruz. Sándor Márai’nin kaleme aldığı İşin Aslı, Judit ve Sonrası kitabı tam da bu arayış haline odaklanıyor.
Temel konusu “aşk” gibi görünen bu kitap, iki kadın ve bir erkek odağında hayatı, burjuvayı, İkinci Dünya Savaşı’nın toplum üzerindeki etkilerini anlatıyor. Aşkın temel konu olmamasının nedeniyse tüm bu konuların içinde yer alsa da buradaki insanların hayattaki arayışlarının aşk adı altında cisimleşmesinde yatıyor.
Sandor Marai, Peter ve Peter’in hayatındaki iki önemli kadın Ilonka ve Judit üzerinden her bölümde birinin anlatımıyla üçü arasındaki olayları aktarıyor. Hem de bu sayede hikayeyi tek karakter çerçevesinde okuyup diğerine kızgın bakışlar fırlatmak yerine herkesin kendi nedenleri olabileceği sonucuna varıyoruz.
Yazarın konuyu işleyiş tarzı farklı ve güzeldi. Ancak her bölümde sık sık tekrara düşülmüş ve gereksiz uzatılmış bir kitap olduğu kanısındayım. Bu sebeple bitirmekte zorlandığım bir kitap oldu benim için. Seveni çok fazla, belki de ben hakkını verememişimdir.
Keyifli okumalarınız olsun, sevgiyle kalın. :)