Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Yüreğimin yarısı Medine.. Dünyanın en güzel yanı, En güzel zamanı, Güzelin özü. En büyük hüznüm, hasretim, sevdam.. Canım Efendim.. Hasretimin vuslatımıza tebdil edeceği vakit geliyor..🌹
Bir Gecelik Tutuklanma: 14 Mart 1973 tarihli Cumhuriyet gazetesinde Atsız'ın tutuklandığına dair bir haber vardır: "Yazar Nihal Adsız, hakkında kesinleşmiş bulunan bir yıl iki ay hapis cezası için çıkarılan yakalama müzekkeresi uyarınca Emniyet Müdürlüğü İnfaz Bürosu tarafından dün tutuklanmıştır." (Akgöz 2016: 232'den). 12/13
Reklam
191 syf.
·
Puan vermedi
·
36 saatte okudu
Huzurlu günleriniz olsun... Bugün sizlere; yazar Ogai Mori'nin yazmış olduğu, @tokyomangaklasik bünyesinde çıkan "Yaban Kazı" kitabının yorumu ile geldim... Bu kitabı canım
Melis Ünler
Melis Ünler
ile birlikte Japon klasikleri okuma grubumuzda okumuş bulundum Geçmişe geri dönmenin umudunu iliklerinize kadar yaşayacağınız bir hikaye...
Yaban Kazı
Yaban KazıOgai Mori · Tokyo Manga · 202350 okunma
Mevlânâ Celâleddîn-i Rûmî'ye felsefecilerden bir grup geldi. Suâl sormak istediklerini bildirdiler. Mevlânâ hazretleri bunları Şems-i Tebrîzî'ye havâle etti. Bunun üzerine onun yanına gittiler. Şems-i Tebrîzî hazretleri mescidde, talebelere bir kerpiçle teyemmüm nasıl yapılacağını gösteriyordu. Gelen felsefeciler üç suâl sormak
"Bir şeyler yedin mi?" diye sordu Kumru. "Hayır, sen yemişsindir umarım." "Seni bekledim.'' dedi Kumru, "Ne istersin, ne yiyelim?" Uraz başını kaldırıp caddeye söylece bir bakıverdi ve düşüncesizce konuştu. "Kumru." dedi. Kumru başını çevirip şaşkınlıkla Uraz'a baktı. "Efendim?" dedi. "Kumru," diye tekrar etti Uraz dalgınlıkla yürümeye devam ederken, "Kumru yiyebilirim ben." Tam o an kurduğu cümlenin içindeki kelime oyunu kafasına dank etti ve kendisini tutamayıp gülerek Kumru'ya döndü. Kumru da kendisini tutamadı ve gülmemek için dudaklarını birbirine bastırmak zorunda kaldı. "Özür dilerim!" dedi Uraz gülerek, "Yemin ederim ismini düşünerek söylemedim! Şuradaki kafenin önündeki tabelayı okudum. "Ayvalık Tostu ve Kumru" yazısını görünce canım kumru çekti. Öyle söyleyiverdim.'' "Peki!" dedi Kumru, "O zaman ben Ayvalık tostu yerim, sen de kumru mu yiyeceksin?" "Sana ayıp olmayacaksa evet." dedi Uraz. Gülüşerek yolun karşısına geçtiler. "Bir de çay içelim,'' diyordu Kumru kafeye doğru yürürken, "Canım o kadar çay çekti ki!"
Her gün nasıl ki bir eve misafir gelirse senin gönül evine de her an bir fikir, bir düşünce aziz bir misafir gibi gelir, konar. Ey benim canım efendim! Sen düşünceyi, fikri bir adam farz et; çünkü insan düşünceyle insan sayılır, değerlenir, canlanır. Gam düşüncesi sevinç yolunu keserse üzülme; çünkü o gam senin için sevinç, neşe hazırlamaktadır. Hayrın temelinden yeni bir neşe gelsin diye gam, gönül evini yabancılardan temizler, dikkatle siler süpürür. Gönül dalındaki sararmış, kurumuş yaprakları ayırır, daldan yeni ve yeşil yapraklar bitmesine yardım eder. Öte âlemden yeni bir zevk gelsin diye eski sevincin kökünü çeker çıkarır.
Reklam
Mustafa Kemal artık zar atmıyordu. Satranç oynuyordu. Bu oyunun da, bilmeyenlere seyri bile, yorgunluk verir. Türlü durumları, fırsatları ve şartları pek iyi kollamasını ve kullanmasını bildiğinden, harp ve politika işlerini de kıskıvrak iradesine bağlamıştır. Önde, gidip daima yerinde bulacağı bir ordusu, arkada, gelip daima kavuşacağı bir insanlar takımı vardır. Fakat her günkü kürsü kavgalarından sonra: Canım efendim bu Meclis de nedir? İzin veriniz, dağıtalım. Gibi tekliflerde bulunan dar kafalı gayretkeşlerden de, ürpererek uzak durur. Mustafa Kemal, meclissiz yaşamayı aklı almayan bir yirminci asır lideridir. Söyler, inandırır, zora getirir, susturur, fakat meclissiz yapamaz.
Sayfa 334 - PozitifKitabı okudu
280 syf.
10/10 puan verdi
Düşerken tutunduğunu bırakamazsın, unutamazsın, vazgeçemezsin..
Allah kimseyi düşürmesin diyelim öncelikle. Ama Düşersek de tutunduğumuz yürekler İnşaAllah hep vefâlı, vicdanlı, merhametli olur. Esselâmu aleyküm ve rahmetu’llâhi ve berekâtûhû .. بِسْــــــــــــــــــــــمِ اﷲِارَّحْمَنِ ارَّحِيم Her ne kadar dini kitap olmasa da düstur üzere böyle başlıyoruz yorumlara hep. Çizgimizi bozmayalım.. ☻ En
Düşerken
DüşerkenTarık Tufan · Doğan Kitap · 20226,2bin okunma
Nesini söyleyim...
Nesini söyleyim canım efendim? Gayri düzen tutmaz telimiz bizim Arzuhâl eylesem deftere sığmaz Omuzdan kesilmiş kolumuz bizim Benim bu gidişe aklım ermiyor Fukara hâlini kimse sormuyor Padişah sikkesi selam vermiyor Kefensiz kalacak ölümüz bizim Serdari hâlımız böyle n'olacak? Kısa çöp uzundan hakkın alacak Mamurlar yıkılıp viran olacak Akıbet alınır öcümüz bizim.
..O gece bazı aşırıca sahneler geçti. Gülüşe oynaşa sabahladık. Atatürk benimle birkaç kişiyi sona bıraktı. Gece üstüne bir hayli dedikodu yaptık. Çıkıp gideceğimiz sıra kendisine dedim ki: - Şimdiye kadar sizin için yalnız yabancılar yazdı. Biz yanınızdayız. Sizi ve eserinizi daha iyi tanıyoruz. İzin verir misiniz? Yakup Kadri ile sizin için bir kitap hazırlasak... Ferah ve uyanık bir bakışla beni süzdü: - Dün geceyi yazacak mısınız? - Canım efendim, bu kadar hususiyetlerinize girmeye ne lüzum var? - Ama bunlar yazılmazsa ben anlaşılmam ki... Siz de başkalarının yazdıklarını tekrarlamış olursunuz. Yaptığını saklamak riyakârlığından, kendi gibi, halkı da kurtarmaya çalıştı.
Reklam
Kelimeler, albayım, bazı anlamlara gelmiyor. "Kelimeler, albayım, hangi anlama geliyor?" "Efendim?" "KELiMELER! Albayım. Hangi anlamda kullanıyoruz onları?" "Hangi kelimeler Hikmet?" Sizi neden yanımda dolaştırıyorum bilmem ki? "Bütün kelimeler. Genel anlamda kelime." "Ne demek istiyorsun oğlum?" "Kelimeler canım işte. Meselâ kelebek." "Ne kelebeği?" "Kelebek canım, bildiğimiz kelebek." Ellerini açtı, kapadı. "Ha, o kelebek mi?" "Evet, o kelebek."
Sayfa 101 - İletişim Yayınları, 28. basım, 2013Kitabı okuyor
Gitme vakti geldi Olric. -Nerden gitme vakti geldi efendimiz? Kalbinden Olric kalbinden. -Hiç gelmemiştiniz ki efendim. O zaman neden bu kadar canım acıyor Olric? -Çünkü hep kalbindesiniz sanmıştınız oysa bir kere bile sizi kalbine almamıştı efendim. Beni neden uyarmadın Olric? -Aşkından sağır olmuştunuz efendim. Anladım Olric.
Oğuz Atay
Oğuz Atay
“Canım efendim, alev alev bir sesti bu. Vecdin, sevginin, gönlün sesi. Tutuşturmuyor, aydınlatıyordu. Fecir pırıltısı gibi. Tanımıyordum sizi. Bir akşam zindanımı nura boğdunuz. Sonra da her güzel şey gibi hâtıra oldunuz. Serap mıydınız, gerçek miydiniz? Nerden geliyordunuz? Kadim ve muhteşem bir medeniyetin enkaz-ı tarumarı altında gülümseyen bir kor muydunuz? Zarafetinizle Lale Devri’nin musahiplerini hatırlatıyordunuz. Belli ki elest bezminde tanışmıştık” (Cemil Meriç'in Cinuçen Tanrıkorur'a gönderdiği karttan 🫠)
1 yazı 35 Müslüm Baba Şarkısı
Müslüm baba, dedim "Efendim evlat" dedi. Çok seviyorum, dedim. "Hangimiz sevmedik?" dedi Bir his var sanki gidecek, dedim "Hasret rüzgarı" dedi Çok masum bakıyor, Dedim "Aldanma cocuksu mahsun yüzüne" dedi Sabaha kadar içsem unutur muyum? dedim "Meyhane son durağın" dedi Değişmez mi alın yazım
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.