Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Yüksek ideallerden yoksun olan toplum zorbalıkla,kaba bir sefahatle ve iki yüzlülükle ceşitlendirilmiş cansız , anlamsız bir yaşam sürdürmektedir.
Sayfa 6 - Türkiye İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okudu
“Hardin’in tilki suratı her zamankinden ince, her zamankinden kurnazdı, soğuk sarı gözleri daha bir sürüngenimsiydi. Ya da belki köpek balığımsıydı, kesintisiz bir hırsla dolu bir ifade hariç cansız ve bomboş. Bir köpek balığı nasıl beslenirse Hardin de yaşamını öyle sürdürüyor, dikkatini çeken her şeyi gövdeye indiriyor, sıcak ve karanlık midesine yolluyor, içinde beslenebileceği ne varsa emiyor, beslenemediklerini de tükürüp atıyordu. Sinsi gülüşün, yılların ona giydirdiği efsanelerden örülme kumaşın ardında mücevher gibi bir kötülük çekirdeği vardı. Hardin bu efsanelerde şeytanın, çocukluk kâbuslarının dişli pençeli canavarlarının yerini alıyordu.”
Holden KitapKitabı okudu
Reklam
Ama artık sen yoksun, her yer ve her şey ıssız, Eskiden güzel olan ne varsa cansız kaldı.
Antik diyarlardan bir gezgine rastladım. İki büyük ve çıplak taş bacak, dedi; Duruyor çölün ortasında dikili. Hemen yanında, kumların üzerinde, Yarısı yere gömülmüş bir çehre; O çatık kaşları ve soğuk dudakları Belli ki, onu çok iyi resmetmiş heykeltıraşı. Öykünen bir el ve besleyen bir yürek ile, Öyle bir damgalamış ki tutkuları o cansız şeylere, Dayanabilmeyi başarmış ta bu güne. Kaidesinde ise şu sözler yazılı: "Benim adım Ozymandias, kralların kralı; Eserlerime bak ki, bilesin haddini." Fakat hiçbir şey kalmamış geri. Ve o yok olmakta olan harabenin dört bir yanında, Yalnız ve dümdüz kumlar uzanıyor uzaklara.
Peşindekilerle birlikte çekip gittiler Tanrılar - Doğa, yalnız ve cansız kaldı.
Uzun zaman geçmişti aradan Toprak örtüsünü unutmuştu Kuşlar şarkılarını söylemiyordu artık Hayvanlar sessizliğe bürünmüştü Ölü taklidi yapmıyorlardı Cansız bedenlerdi onlar Etrafta bir uğultu Yine olmamalıydı olanlar Yeterince acıydı vadolunanlar Çığlık atıyordu Dünya Son bir kez sesleniyordu arkadaşlarına Onlarsa onu Bırakmıştılar kendi yalnızlığına Güneş söyleniyordu birtek Çok önceden söylenmişti onun kulağına Ani bir kararma ve takla İnanın 40 yıl düşünseniz gelmez aklınıza
Reklam
Carlyle'a göre halk kitleleri, heykeltıraşını bekleyen hareketsiz ve cansız kil yığınlarıdır. Fakat ortaya bir sanatçı, büyük bir insan, kahraman; bir Sezar, Napolyon, Büyük Petro, Sokrates veya Muhammed çıkar ve elindeki kili şu veya bu şekle sokar. İnsanları ve kitleleri istediği şekle sokabilir bu insanlar.
Annem İçin
Öldükten beş gün sonra geldin rüyama. Babaeski’deki eski evin oradasın. Hayır gelin çıktığın ev değil, diğeri. Biz çocukken her yazları kardeşlerinle, kuzenlerimle bir araya geldiğimiz eski mezarlığın oradaki ev. Evin bahçesine çiçekler ekilmiş. 20 li yaşlarındasın. Sanırım hiç evlenmemişsin. Bahçedeki çiçekleri suluyorsun. Çok mutlusun. O kadar
Ölümün katılaşıp kaldığı bedeni nerdeyse tanımıyor bile. O kadar ifadesiz, o kadar yabancı bir şey daha şimdiden. Giderek boşalan bir gövde. Usul usul azalan can. Bir fener gibi ağır ağır söndü aydınlık yüzü. Hünkârın bedenini, herkesin bedenine çeviren şey, ölüm. Uçup giden şey ne? Şu çadırın üzerindeki titrek yıldız ışıklarına karışan? Koca imparatorluğun ta tepesinde oturan şu beden, şu içerde cansız, upuzun yatıyor. Bugüne dek gördüğü tüm ölüler gibi.
Sayfa 91
Carlyle’a göre millet cansız bir kil tabakasından ibaret­tir. Eğer ona bir sanatçının eli değmeyecekse, sonsuza dek şe­kilsiz ve hareketsiz kalacaktır.
Reklam
"Aklı Başında Genç"
"Aklı başında genç, arkadaşlarının düştüğü komik durumla­ra düşmez ve onların çalışmayla ilgili yerici, saçma muhab­betlerine izin vermez. Çünkü birçoğunun kendi hayatını bile şekillendiremediğini ve tıpkı cansız bir oyuncak gibi girdabın içinde olduklarını bilir. Onlarla konuşurken ruh sağlığı doktorunun aklı yerinde olmayan hastasını dinle­diği zaman söylenene çok fazla inanmaması gibi dinleme­lidir. •Ne yani bana karşı ön yargıları olacak diye, onların sevgisini ve hayranlığını kazanacağım diye verimli çalışma mutluluğuna, sağlığıma, özgürlüğüme mi değişeceğim on­ları!•Mutluluklarının yorgunluktan, kuru gürültüden iba­ret olduğunu biliyorken onların saçmalıklarına mı katıla­yım? Konuşmaların kendilerini haklı çıkarmaya varacağını bildiğim için onların muhabbetlerine asla girmem, boyun eğmem. •Yalnızlığı bin kere tercih ederim.Yığınlardan ka­çıp sakin, temiz, nezih bir ortam oluşturmayı tercih ede­rim.• Hatta bana bir şeyler katacak öğretmenlere yaptığım çalışmaları göstermekte, hedeflerimden bahsetmekte, akıl hocası olmalarını sağlamakta fayda var. Barda, kafede takıl­mak yerine müzelerle, gezintilerle veya faydası olacak bir­kaç gerçek arkadaş sohbetleriyle ilgilenmek gerek."
Sayfa 58 - Ediz Yay. , Jules PayotKitabı okuyor
Ah, âciz ve hain kelimeler, siz birer cansız işaretten baska nesiniz?
Hüküm Gecesi
Hüküm Gecesi
Şair, bir toplum için başlı başına bir devrimdir. Şairden önceki toplulukla, şairden sonraki topluluk arasında bir fark vardır. O, sanki araya giren garip ve esrarlı bir unsur olarak, cansız toplumu harekete geçirir, onu diriltir.
Kalmamış insanda hayâ, ar; Sanki cansız, ruhsuz bir duvar. Hasenat sanki ona bâr, Gafilden daha müflis kim var?
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.