Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Ne çok kıvır zıvır taşımak gerektiriyor kadın olmak. Kadın olmak başlıbaşına bir meslek. Pratisyen doktor bir durum; alet çantasız do­laşılamıyor.
Sayfa 22 - ORTAOYUNCULAR YAYINLARI /13Kitabı okudu
Çantasız bir kadına nadiren rastlanır. Salyangoz için kabuğu neyse kadın için de çantası odur. Tek bir farkla; o da kabuğun içinde ne olduğunu bilmemizdir..
Reklam
Yuvarlanırken çarptığımız çantası devrildi. Parfüm, deodorant, göz kalemi, rimel, ruj, muj, oje, törpü, lens gibi bir kadının korkularını temsil eden a­vadanlık ve biri Turkcell, öbürü Telsim iki cep telefonu saçıldı halının üstüne. Ne çok ıvır zıvır taşımak gerektiriyor kadın olmak. Kadın olmak başlıbaşına bir meslek. Pratisyen doktor bir durum; alet çantasız dolaşılamıyor.
Sırt çantam olmadan asla!!
Krokodil, bay hâkim; kadın, çantasız olur mu?
Sayfa 65 - Türkiye İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okudu
İbadet
Bir vakit iki asker, uzak bir şehre gitmek için emir alıyorlar. Beraber giderler, tâ yol ikileşir. Bir adam orada bulunur. Onlara der: "Şu sağdaki yol, hiç zararı olmamakla beraber, onda giden yolculardan ondan dokuzu büyük kâr ve rahat görür. Soldaki yol ise, menfaati olmamakla beraber, on yolcusundan dokuzu zarar görür. Hem ikisi, kısa ve
Sayfa 19 - Sözler
Yıl Bin Dokuz Yüz Yirmi iki 26 Ağustos Saat iki Saat üç
Sayfa 60-61 Cumhuriyet, Ocak 2000Kitabı okudu
Reklam
Henüz taze bir öğretmenken, ciddiyetin önemini anlamış bir müdürün olduğu bir okulda çalışmaya başlamıştı. Müdür mükemmel olmamakla beraber, ona önemli şeyler öğretmişti. Örneğin, yanlış davranan bir çocuğu cezalandırmak için asla koridora göndermemek gibi. "Düzgün davranmalarını sağlamak için başka bir yol bulun." Okul bir doğru davranış fabrikası değildi, öğrenme fabrikasıydı. Onun vizyonu buydu ve çok netti. Eğer çocuklar koridordalarsa öğrenmiyorlardı. Ona aynı zamanda bir çocuğu asla okuldan eve çantasız göndermemeyi öğretmişti. Ödevleri neredeydi? Okul öğrenme yeriydi ve ödev önemliydi. Bu küçük kızlar ve oğlanlar her beş yetişkinden birinin işsiz olduğu bir mahallede yaşıyordu. Okuldaki tüm öğrenciler Afrika kökenli Amerikalıydı. Çoğu da yoksul ya da yoksulluk sınırına yakındı. Bu çocukların başarılı olmak için çok şey öğrenmeleri gerekiyordu. Sırt çantaları onların can yelekleri gibiydi ve onlarsız kesinlikle boğulurlardı.
Yaşlılar, orta yaşlılar askerlerin üniformasız, sırt çantasız, matarasız, ayaklarında çarıkla savaşa gittiklerini iyi bilirlerdi. İşgal görmüş yerlerde askere gösterilen sevgi başka türlüydü. Kadınlar kurtarıcı süvari subay ve erlerinin çizmelerinin, postallarının tozunu sürme diye gözlerine sürmüşlerdi. Bu askerlerin ağabeyleri 27 Ağustosta, başlarında subayları, Afyon'un kayalık tepelerini çıplak ayak aşarak Sincanlı ovasına tabanları parça parça, kan içinde ayak basmışlardı. İnsan olan bunu unutabilir miydi?
Sayfa 456 - Bilgi YayıneviKitabı okudu
Başını kaldırdı. Karşısındaydı. "Onun deli sevgilisi! Sen niye akıllısın sanki? Bugün çantasız gelişin iyi. İğrenç kadın çantaları... Sokakta ellerin boş boş kalmıştır."
Birbirlerine yakışıyorlardı..
Milli ordunun üniformasız, postalsız, palaskasız, kütüksüz, matarasız, yemek torbasız, sırt çantasız askerlerine halk alışmıştı, hiç gocunmuyordu artık. Kendileri de yoksuldu, ordu da. Birbirlerine yakışıyorlardı..
Sayfa 462Kitabı okudu
Reklam
Bir vakit iki asker, uzak bir şehre gitmek için emir alıyorlar. Beraber giderler; tâ, yol ikileşir. Bir adam orada bulunur, onlara der: "Şu sağdaki yol, hiç zararı olmamakla beraber, ondan giden yolculardan ondan dokuzu büyük kâr ve rahat görür. Soldaki yol ise, menfaatı olmamakla beraber, on yolcusundan dokuzu zarar görür. Hem ikisi, kısa ve uzunlukta birdirler. Yalnız bir fark var ki, intizamsız, hükûmetsiz olan sol yolun yolcusu çantasız, silâhsız gider. Zahirî bir hıffet, yalancı bir rahatlık görür. İntizam-ı askerî altındaki sağ yolun yolcusu ise, mugaddi hülâsalardan dolu dört okkalık bir çanta ve her adüvvü alt ve mağlub edecek iki kıyyelik bir mükemmel mîrî silâhı taşımaya mecburdur.
“Ben çantasız, ağlayan, saldırgan, evsiz bir kızdım. Ve itiraf etmek istemesem de, sanırım kalbim de kırıktı.”
Önemli dini hikaye.
İbadet, ne büyük bir ticaret ve saadet; fısk ve sefahet, ne büyük bir hasaret ve helâket olduğunu anlamak istersen şu temsilî hikâyeciğe bak, dinle: Bir vakit iki asker, uzak bir şehre gitmek için emir alıyorlar. Beraber giderler, tâ yol ikileşir. Bir adam orada bulunur, onlara der: "Şu sağdaki yol, hiç zararı olmamakla beraber, onda giden
Sayfa 17
Çantasız
" Aman beslemenin çantasız avukatı, sen de! Hem asıl saçmalayan sizsiniz.
288 syf.
10/10 puan verdi
·
21 saatte okudu
Kitabı okuduğumda sadelik ne büyük lüks diye düşündüm durdum. Adamlar çantasız dünyaları geziyor, ben İstanbul’dan Trabzon’a gitmek için koca bir valiz hazırlayıp geri kalanları hangi çantaya sığdırsam diye kara kara düşünüyorum. Kıyaslamaya bir de yürüyerek çıkılan bir yolculuğa karşı benim minik bir servet ödeyerek aldığım uçak biletleri de ekleyince kendimden utandım da utandım. “parasız gezmek” ne kadar da korkutucu değil mi? Ama Muammer Yılmaz ve Milan Bilhmann bunu başarmış. Aman bende yaparım başarırım gibi beylik laflar etmeyeceğim. Ne haddime! Başarmak için ne koca valizlere ne taşıtlara ne de paraya ihtiyaç var. Önemli olan sadece istemek.. 30 gün süren muazzam bir yolculuk Santiago de Compostela’da bitiyor ve bizlere bu harika kitabı veriyor. Yazarın bir de 80 Günde Parasız Devriâlem kitabı varmış. Hemen listeme aldım. Sizler için bildiğim yoldan şaşmıyorum. Bu şahane kitabı tereddütsüz OKUYUN ve OKUTUN KitapRüyasından Sevgilerle
800 Km Mutluluk
800 Km MutlulukMuammer Yılmaz · Ephesus Yayınları · 20219 okunma
59 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.