Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
İngilizler
"Elbette... Bizler her yerdeyiz. Her yerde olmaya da devam edeceğiz..." •Casus Gertrude Bell ... İngilizler kadını-erkeği ile buraya üşüştüler. Altın saça saça Britanya'dan Mısır'a ve Hindistan'a dek gittiler.
Sayfa 406Kitabı okudu
İngiliz casus Gertrude Bell bugünkü Irak'ın sınırlarını elleriyle çizdi. Bir de kukla kral buldu. Faysal'ı Irak tahtına oturttu. Manevi oğlum, dediği biri vardı. Yarbay Thomas Edward Lawrence... Namı diğer Arabistanlı Lawrence!
Sayfa 117Kitabı okudu
Reklam
Mısır'ın Gertrude Bell'i
Lazoğlu'nun başardığı en önemli iş, sarayda karmaşık bir casus ağı kurmasıdır ki bu sayede efendisi aleyhine birçok tezgahı ortaya çıkarmıştır. Bu ağın içinde, sokak satıcısı kılığına girmiş, zengin ve güçlü kişilerin evine davet edilme umuduyla geceleri Kahire'nin dört bir yanında dolaşan sayısız casus vardır. Bu kişiler içeriye girdiklerinde Türkçe bilmiyormuş gibi yapmaktadır ve konuşulanlara kulak kabartmaktadır. Sonra da duyduklarını kağıda döküp, gizli bazı adreslere gecelik rapor olarak teslim etmektedir. Bütün bunlar, kendileri gibi gizli çalışan diğer casuslardan haberleri olmaksızın ya da üstleriyle karşılaşmaksızın olup bitmektedir. Sonradan, bu adamların bağlı olduğu kişinin, Arapçayı da, Türkçeyi de çok iyi bilen ve bir zamanlar Mehmed Ali'ye Arapça dersleri de veren, yaşlı bir kadın olduğu anlaşılmıştır. Bu kadın raporları toplamakta ve özetleyip derledikten sonra ertesi sabah Lazoğlu'na teslim etmektedir.
Okudukça yüreğime hançer saplanıyor...
Arapça konuşulan vilayetleri gezen Fransız seyyahlar gittikleri her yerde karşılaştıkları bağımsızlık isteklerine ve Türk düşmanlığına biraz da şaşkınlıkla tanık oluyorlardı. Fransız gezgin 1882'deki kaydında, "bağımsızlık istekleri her yere yayılmış. Müslümanlar gizli dernekler kurmuşlar ve ülkelerini yeniden yapılandırmak istiyorlar. Müslümanlar Hristiyanlarla uyum içindeler. Hikâyenin içinde olmayan tek unsur Türkler" ifadelerini kullanarak Türklerden ayrılma isteğinin ortaya çıkardığı işbirliğine dikkat çekiyordu. Diğer bir gezgin de "Her gittiğim yerde karşılaştığım ortak tek şey vardı: Türk nefreti" cümlesiyle Türklere duyulan nefreti yansıtmaktadır. Gittiği yerlerde İngiltere'ye büyük hayranlık beslendiğine ve İngiltere'nin kurtarıcı olarak beklendiğine şahit olan İngiliz casus Gertrude Bell de 19. yüzyılın ikinci yarısının Türk karşıtı atmosferini yansıtmaktadır.
Sayfa 194Kitabı okudu
Casus Gertrude Bell :)))*
"Elbette dostum. Hele şu Bağdat'ı alırsak.." "Alırsak sen büyük bir komutan olacaksın. Osmanlı Devleti de Bağdat'ı kaybettiği için Müslümanlar nezdinde çok itibar kaybedecek. Biz ise Bağdat'ta Müslümanları kendi tarafımıza çekeceğiz. Bunun için benden daha ünlü ve becerikli casusumuz Bayan Gertrude Bell de elinden geleni yapıyor. Yöredeki bütün aşiretleri satın aldı..."
Gertrude Bell... O casus kadın, Lawrence'ın yanında bir de bu kadının ismi son dönemlerde istihbarat raporlarında sıkça duyulmaya başlanmıştı.
Sayfa 417 - Kuşçubaşı eşrefKitabı okudu
Reklam
Gertrude Bell (1868–1926) Durham kentinin yönetimine de katılan sanayici bir ailenin kızı. Arabistanlı Lawrence ile birlikte Britinya İmparatorluğu’na Ortadoğu’da önemli hizmetlerde bulunan casus. Tıpkı Lawrence gibi iyi bir tahsil gördü. Ortadoğu ve hatta Türkiye’nin arkeolojisi üzerinde önemli gözlem ve yayınlar yaptı. Kendi parasıyla çölde kervanla yaptığı tetkikler dolayısıyla Arapların saygısını kazanmıştır. “Çölün kızı” denirdi. Tıpkı Lawrence gibi Araplara karşı büyük bir tutkusu vardır. Onları Türklere karşı kışkırttı. Savaştan sonra Irak’ın coğrafya ve yönetiminin düzenlenmesine önemli ölçüde katıldı. (385)
Daha önce hayatını kurtardığı Musa El Atraş'a denk geldiğinde, mutlaka Lawrence'ı görmek istediğini ve kendisine yardım etmesi gerektiğini söyleyince Balabek'te beklediği firsat ortaya çıktı. Çereş'te Lawrence ünlü kadın casus Gertrude Bell ile görüşmüştü. Eşref Bey kısa bir süreli olsa da Musa el Atraş'ın da yardımıyla Lawrence'la bir şeyh kılığında karşılaştı.
Sayfa 403Kitabı okudu
İngiliz casus ve kâşifi: Irak'ın mimarı Gertrude Bell!
Amerika'nin nasıl "Kurucu Babalar"ı varsa, günümüzdeki Irak'ın ortaya çıkmasında da rol oynayan bir "kurucu" vardı. Üstelik bu kişi, düşünülenlerin aksine ne bir Müslüman ne de bir erkekti: Oxford mezunu, dağcılığa ve arkeolojiye gönül vermiş, ateşli bir şair, yazar ve sıkı bir Ingiliz emperyalisti olan Gertrude Bell!
Sayfa 361 - Timaş YayınlarıKitabı okudu
Irak’ı Irak Yapan Kadın Casus: Gertrude Bell
(...) Durum zamanla Sünni ve Şii ulema ile modernist subayların başını çektiği İngilizlere karşı genel bir ayaklanmaya dönüştü. Sünni ve Şiiler birlikte hareket ediyorlardı. İngilizler aslında fiilen Iraklıları birleştirmişlerdir. Ama kendilerine karşı! Her yerden “cihad” çağrıları yükseliyordu. İngilizler buna çok sert tepki verdiler. Köyler
Sayfa 214 - TİMAŞ Yayınları; 1. Baskı: Nisan 2005, İstanbulKitabı okudu
11 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.