Some were unforgettable, like a young guy from Indiana who survived an explosion in Afghanistan and end up in Las Vegas, unable to remember his own name - "Lose your legs and they give you a medal, lose your mind and they give you nothing," he repeated like a prayer in between drags of crack.
Bazıları unutulmazdı; tıpkı Afganistan'daki bir patlamadan sağ kurtulan ve kendi adını hatırlayamadan Las Vegas'a gelen Indiana'lı genç bir adam gibi: "Bacaklarını kaybedersen sana madalya verirler, aklını kaybedersen sana hiçbir şey vermezler, " çatlakların arasında bir dua gibi tekrarladı.
söz vermişti
parçalarımı
birleştireceğine
ama
eskiden olduğumdan
daha
paramparça haldeydim, o gittiğinde.
- fakat şimdi çatlakların arasında altın var.
"Yapmaya giden yol, olmaktan geçer."
Lao-Tse
Olmak'ın tek yolu 'sahip olmak'tan geçer anlayışı hakim olan toplumun karakter yapısını belirleyen unsur 'olmak' tan çokça uzaklaşıyor.
Düşüncemiz, dile döktüklerimiz ve davranışlarımız farkında olmasak da hangi ilkeye yakın olduğumuzu gösteriyor.Bir şiir örneği
" söz vermişti
parçalarımı
birleştireceğine
ama
eskiden olduğumdan
daha
p a r a m p a r ç a
haldeyim ,
o gittiğinde .
--fakat şimdi çatlakların
arasında altın var ."
Birbirine bu kadar yakın olmak ama aynı zamanda sanki dünyalar arası bir uzaklıkta yaşamak…
Aynı çatı altında gizlenen gerçekler, derinlere gömülmüş duygular...
Herkesin bildiği gerçeklerin arasında, sessizliği tercih etmek, kimseye anlatmamak için çırpınmak; ya da sessiz kalmak mecburiyetinde bırakılmak…
Aile içinde dışarıdan bakıldığında bütünlük gibi gözüken şeyin, aslında içerideki karmaşanın ve çatlakların ardında ne kadar farklı bir hikaye barındırabileceğini anlatmış.
En güvenli kapının bile bazen içi boş, kilit tutmayan bir geçit olduğunu fark etmek...
Hatta hiç ummadığınız ya da önemsemediğiniz birinin, yüreğinize en şifalı merhem olabileceği gerçeğiyle yüzleşmek.
Şermin Yaşar'ın kalemindeki bu roman, kendisinin tüm hikayelerini okumuş biri olarak bence benzersiz bir dokunuş taşıyor.
"Söyleme Bilmesinler", konusuyla sizi içine çeken, duygusal bir yolculuğa davet eden bir başyapıt. Uzun bir süredir bir kitap sebebiyle bu kadar duygusal olmamıştım. Şermin Yaşar'ın edebî zarafeti ve güzel yüreği, her satırda bir yıldız gibi parlıyor. Her zamanki gibi kalemine hayran kalmamak elde değil. Teşekkürler
Tennyson şöyle yazıyor.
"Çatlak duvarlar arasındaki güzel çiçek,
Seni o çatlakların arasından alacağım.
Tüm köklerinle birlikte elimde tutacağım.
Küçük çiçek, eğer anladığım gibiyse her şey, Köklerin, yaprakların ve çiçeklerinle bir bütün olan sen,
Tanrı'nın ve insanın ne olduğunu açıklıyorsun bana."
Basho un "Haiku"su da yaklaşık aynı şeyleri söylemektedir.
"Dikkatlice bakacak olursam,
Çalılıklar arasında görüyorum onları,
Çiçek açan nazuna'ları!"
Yüzücüler kitabı yer altında bir havuzun müdavimi olmuş bir grup yüzücünün hikayesi ile başlayan bu roman, ilerleyen bölümlerde bu yüzücülerden biri olan Alice’e odaklanarak devam ediyor. Okur kısa sürede havuz ile Alice’in zihni arasındaki paralellikleri fark ediyor. Otsuka gerçekten de çok güçlü bir metafor yaratmayı başarmış. Sadece hikayenin
Evrim, popülasyondaki gen ve özellik dağılımının nesiller içerisinde seçilim baskısıyla değişmesidir.[1] Bazen dünyanın evrimi, evrenin evrimi ya da kimyasal evrim gibi kavramlardan ayırmak amacıyla organik evrim ya da biyolojik evrim olarak da adlandırılır. Evrim, modern biyolojinin temel taşıdır.[2] Bu teoriye göre hayvanlar, bitkiler ve
_Olmak sözüyle, kişinin hiçbir şeye sahip olmadığı ve istek de duymadığı, yaratıcı bir varoluş biçimini anlatmak istiyorum.
_Sahip olmak(olmamak) eğilimi, yaşamlarının ana konuları; para hırsı, şöhret ve yönetim gücüne erişmek olan batı toplumlarına özgüdür.
_Sahip olmak eğilimindeki bir insan, mutluluğu başkalarına üstün olmakta ve fethetme,