“Çay eksperliği, çay fabrikası müdürlüğü, çay fabrikatörlüğü yapmıştı, biliyordu bu ilginç ve özel bitkinin her halini. Fakato bitki hiç gülmemişti yüzüne. O, çay’a hay ettikçe, vay gelmişti başına. Zihni Derin’in adını ve öyküsünü de ondan duymuştum ilk kez. Zihni Derin Çay Fabrikasında çalışıyordu o zamanlar. Bu destan rahmetli kardeşim Mucip
Türkiye toplumu "çaycı"dır. Türkiye'nin milli içeceği çaydır. Türk kahvesi tüketimi dahi sınırlı miktardadır. O halde.. Çay, bilinen en sağlıklı sosyal içecektir..
"Bu mahallede çay içmek için kahveye gidilmez abi. Çünkü çay Erdal Bakkal'da içilir. Erdal Bakkal! Erdal Bakkal! Mahallenin gururu."
"N'apıyon lan?"
"Ürün yerleştirme. Mahallede reklamını yaparsak bedava çay veriyo Erdal Abi..."
Çay ihtimamla pişmezse, ağır ağır, rahat rahat içilmezse hiçbir kıymeti kalmaz. Çay, bol elbiseler içinde, rahat minderlerde, gayet lâubali bir tarzda içilmek şartile dünyanın en lezzetli içkisidir, fakat suyu berrak, rengi âteşîn, fincanı billur, şekeri az, râyihası hafif olmalıdır. Yazık ki çay içen milyonlarca halkın pek azı bu esaslara riayet eder. Çay pişirmeyi basit görenler aldanırlar ve aldandıkları içindir ki iyi çay içmeğe muvaffak olamazlar. Suyu ılık bir âdi porselen ibriğe haşlanıvermiş olan çay, yani alelumum içtiğimiz çay ne taamsız, ne fena bir çaydır; bunu çay namına yutanlara acımalı ve çay gibi nefis bir nesneyi o hale sokanlara da kızmalıdır.
Baş köşeyi kim aldı kime verdin
Bir bardak soğuk su gibidir onlar
Ellerinin uzandığı her masada
Taş gibi çay Bizim içtiğimiz çay da çaydır Çarpık dudaklı ezik gözlü allı mavili çaylar Vadilerden renkli yağmurlar gibi gelir içtiğimiz çay
Dans eden bir kadının ayak bilekleri gibidir Judy Garland gibi çay Kan gibi çay
Şehirlerden çok güneş vardır o çaylarda O çaylar dağları bin parça eder ve getirir Yaşamayı çağıl çağıl getirir
O çaylardan su içenlerin gözleri
Benim çay bardağımda senin gözlerin olur Senin gözlerin sizin çay bardaklarınızda Onların gözleri
Çay