Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Bu ne çelişki...
Bizleri yönetmekte olan dört Bakanlığın adları bile, gerçeklerin kasıtlı olarak ters yüz edilmesindeki saygısızlığın yansımasıdır. Barış bakanlığı savaşın, gerçek bakanlığı yalanların, Sevgi bakanlığı işkencenin, varlık bakanlığı yokluğun bakanlığıdır. Bu çelişkiler rastlantısal olmadığı gibi, sıradan bir ikiyüzlülükten de kaynaklanmaz; bunlar, çiftdüşün'ün bilinçli uygulamalarıdır. Çünkü iktidar ancak çelişkilerin uzlaştırılmasıyla sonsuza kadar korunabilir.
Devletlerin İnterneti Kendi Menfaatleri İçin Suistimal Etmelerine Dair
Günümüzde Batılı hükümetlerin sahip oldukları çevrimiçi kabiliyetleri suiistimal etme arzuları bize şunu gösteriyor: İnternetin gücü ve önemi arttıkça ABD'nin savunma kurumları (ve müttefikleri) ile yaratılmasında önemli bir rol üstlendiği küresel ağ arasındaki ilişki de giderek daha karmaşık bir hal alıyor. İnternet bir bakıma fevkalade
Sayfa 212-215
Reklam
Ah çelişki, çelişki... İnsan değilim, denklemim...
Sayfa 47 - NecipKitabı okuyor
Gülümsemek :)
Gülümsemek ise, bir çelişki yakalayıp oradan mizah çıkartarak gülmeyi sağlayan sistemden biraz farklıdır. Çünkü gülümseme sürecinde, ortada belirgin bir uyaran olmayabiliyor. Daha ziyade bir içsel durumun dışa yansıması olarak da düşünülebilir. Gülümseyerek dışarı verdiğimiz mesaj basittir: "Ben konforluyum, rahatım, tehlike altında değilim, sen de rahat ol.”
Sayfa 91 - DESTEK
Onlar hala Kur'an'ı gereği gibi düşünmeyecekler mi? Eğer o, Allah'tan başkası tarafından gönderilmiş olsaydı, elbette içinde birçok çelişki bulurlardı.
İnsanlara sevdikleri şeyleri ya da sorumluluklarını yapmaları için dışarıdan ödül vermeye gerek yoktur. Ödül verilirse kişi bilişsel çelişki yaşar, o iş kendi içinde değerli değil algısı oluşur. Bundan dolayı da o işten soğur ve ilgisi azalır.
Reklam
insan hem yapan, hem bozan, hem seven, hem kıran bir varlıktır. Bu çelişki onun, kendisini ve diğer insanları anlayabilmesini güçleştiren en önemli etmenlerden biri olmuştur.
Kendi ölümünü kendi eliyle gerçekleştirecek olan bir adamın ölümsüzlük peşinde olması. Ne çelişki! Ama bu çelişkide gerçekleşir, yaşamla sanatı böylesi bir tutarlılık içinde birleştirebilme; yaşamın ve sanatın son sınırlarına yapılan yolculuk.
Hegel’in usa doğru yürüyen gerçek konusunda kesinlediği şeyi, Marx sınıfsız topluma doğru yürüyen ekonomi konusunda kesinler. Her şeyi aynı zamanda hem kendi kendisi hem de karşıtıdır. Bu çelişki başka şey olmaya zorlar her nesneyi. Kapitalizm, burjuva olduğu için devrimci olarak belirir ve komünizme yer hazırlar.
Biz, hayatta kalan diğer kafasızların torunlarıyız
Bence tüm sıkıntı, esasen bir hayvan olduğumuzu bir türlü kabullenemememizden kaynaklanıyor. Bak basitçe anlatayım. Bizi diğer tüm mahlûkattan farklı kılan sevgili beynimiz, içerisinde işte o tüm mahlûkatın bilgisini de taşır. Sürüngen beyin, limbik sistem ve korteksten oluşan bu muazzam yapı, doğru yerlerine basıldığında muhteşem sesler çıkarır. Cinsellik sürüngen beyinle ilgiliyken, duygular limbik sistemde dolanır. Fakat elimizde, bizi akıl ve izana davet eden korteks gibi bilge bir kozumuz vardır. Aşk dediğimiz şey, kabul etmek gerekir ki, insan icadıdır. Biz icat ettik aşkı. Yerleşik düzene geçtikten sonra gelişen toplumsal kültürün biyolojiye etkisi sonucu aşık olmak üzere evrimleştik. Öncesinde genlerin devamı için aşka gerek yokken, zamanla bu bir zorunluluk haline geldi. İnsan bebeğinin diğer hayvanlara nazaran çok daha uzun süre bakıma ihtiyacı olması nedeniyle de, bir anne-baba işbirliği oluşturmak adına, tek eşlilik ve sadakat gibi kavramlara yöneldik. İşte bu yüzden, genlerimizin devamı için çıldıran sürüngen beynimizdeki hayvani düşünceleri, limbik sistemimizdeki duygularla olduk olmadık anlamlara bürüyüp aşık oluyor, o kişi tarafından istenmediğimizdeyse soyumuz kuruyacakmış gibi krizlere giriyoruz. Hayır, kurursa kurusun, bu çağda böyle ilkel yaklaşımlar da nedir? Çelişki tam burada işte. Aklını korteksine toplayıp sistemi reddedenlerin genleri devam etmiyor. Akıllılar ölüp gidiyor yani, hadi geçmiş olsun. Biz, hayatta kalan diğer kafasızların torunlarıyız özetle. O yüzden dedelerimiz ve ninelerimizle aynı tuzaklara düşüyor, hâlâ armut gibi aşık oluyoruz Osman.
Reklam
"İnsan hem yapan hem bozan, hem seven hem kıran bir varlıktır. Bu çelişki kendisini ve diğer insanları anlayabilmesini güçleştiren en önemli etmenlerden biri olmuştur."
Adayı Türklere peşkeş çeken çeşitli ulusları birbiriyle kıyaslamak âdetimizdir. Böylece Romalılarla Normanlar Türklerden daha kötüydü. Katolikler onlardan da beterdi. Türkler belki de düşündüğümüz kadar kötü değillerdi. Bir çelişki gibi gelecek ama bizim kara çaldığımız kadar da mendebur değillerdi. Ruslar daha iyiydi, Fransızlar idare ederdi. Bu sonuncular yol inşa etmeyi severlerdi ama yolsuz kalındığında, hiç güven olmazdı onlara. Türkler bize hiçbir zaman hiçbir şey için söz vermediler. Bunun için onları ihanetle suçlayamayız. Britanyalılar bazen Türkleri mumla aratırdı, bazen de mürüvvetlerine endaze olmazdı.
Sayfa 221 - Nora kitapKitabı okuyor
kaderin kaçınılmaz darbeleri seni çarptıkça nasıl bir çelişki içinde olduğunu açıkça görüyor gibiyim.
Sayfa 244 - insan yayınlarıKitabı okudu
Rönesans ile aklın en yüce olarak kabul ettiği değerleri benimseme gereksinimi yani dinsel inanç artık yerini sadece aklın doğru olduğunu kanıtladığı fikirleri kabul etmeye bırakıyordu. Akılcılık, İtalyan Rönesans’ın gerçek ilkesiydi ve bu hareketin düşünce ve sanat alanındaki her ilerleyişini belirlemişti. Doğanın kavranmasına yönelen sanat, dış dünyanın görünüşlerinin akılsal açıdan irdelenmesine yönelmişti. Ama görünenin ele geçirilmesi konusundaki çaba, güzelliğin soyut yasalarına yönelen ve aynı ölçüde mantıksal olan bir felsefi irdeleme ile de sınırlanmıştı. Bu çelişki insanlığın daha önce hiç görmediği dehalar‘ın eserlerinde kendini ortaya koydu.
Her anlamsızlık felsefesi, sırf kendini dile getirdiği için, bir çelişki üzerinde yaşar. Böylece az da olsa bir tutarlılık verir tutarsızlığa; düzensiz, bağıntısız olduğunu belirttiği şeye geçerlilik kazandırır. Konuşmak düzeltmektir. Sessizlik de bir anlam belirtmeseydi, anlamsızlık üzerine kurulmuş tek tutarlı tutum sessizlik olurdu
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.