Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Çiğdem Çakal

Çiğdem Çakal
@cigdemcakal
“İnsan, aynı hataları tekrar tekrar yapmakta ısrar eden bir canlı türüdür.”
Sayfa 469Kitabı okudu
Reklam
“Yaşlandıkça kötülüğün akıl hastalığıyla bir ilgisi olmadığına daha çok inanır oldum. Hepimiz bir şekilde kötülük yapmaya eğilimli canlılarız; ancak bu eğilimimiz bizi temize çıkarmaz. Aslında her birimiz kişilik bozuklukları yaşayan hastalıklı insanlarız. Ama ne kadar hasta olduğumuzu belirleyen şey eylemlerimiz oluyor. İstediğimiz kadar kanun önünde herkes eşit diyelim, kimse birbirine denk olmadıkça bunun bir anlamı yok. Veba salgını zamanında öksüren denizcileri derhal gemiden atarlarmış. Haklılarmış da. Adalet felsefi açıdan da, yargı açısından da bir kör bıçaktır çünkü. Sahip olduğumuz tek şey iyi ya da kötü bir sağlık durumundan ibarettir, dostlarım.”
Sayfa 403Kitabı okudu
“Bir şeyin olmaması bundan sonra da olamayacağı anlamına gelmez…”
Sayfa 710Kitabı okudu

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
“Yaşamımın başarısız olmadığını bilmem ve buna inanmam gerekiyordu. Birtakım özel amaçlar ve yüksek maksatlar uğruna şimdi (bu zamanda ve bu Rusya’da) benim gibilerin, tanınmadan, isimsiz ve metin yaratma becerisiyle yaşamaları gerektiğine inanmam gerekiyordu. Underground. Sözsüz yaşamayı denemek, başkaları yaşıyorlar ya, susarak yaşamak risk midir değil midir; işte bütün mesele bunda ve ben - ilklerden biriyim. Tanınmazlığımı bir yenilgi olarak görmedim, onlarla berabere kaldığımızı bile düşünmedim - zaferdi benim için tanınmazlık. “Ben”imin metinlerimi aşması gerçekliği. Adımımı ileri attım.
Sayfa 481Kitabı okudu
“Bilim bize sadece çirkin yaratıklar olduğumuzu söyler ama kendimizi hiç de böyle hissetmeyiz. Yaratıkların bedenine hapsolmuş melekler gibi hisseder ve ömür boyu kendimizi aşmaya açlık duyarız.”
Sayfa 384Kitabı okudu
Reklam
“Toplum, düşünülebilecek en kanlı arenadır. Bu arenada eskiden beri, bu dünyanın mahkemelerine sonsuza değin kapalı kalan, en inanılmaz cinayetlerin tohumları en kolay biçimde ekilmiştir.”
Sayfa 233Kitabı okudu
“Kuvvetli, kararlı bir babamız olsun, bize neyi yapıp neyi yapamayacağımızı söylesin isteriz. Niye? Neyi yapıp neyi yapamayacağımıza, neyin ahlaklı ve doğru, neyin ise günah ve yanlış olduğuna karar vermek zor olduğu için mi? Yoksa suçlu ve günahkar olmadığımızı işitmeye her zaman ihtiyaç duyduğumuz için mi? Bir baba ihtiyacı her zaman mı vardır, yoksa, kafamız karıştığı, dünyamız dağıldığı, ruhumuz daraldığı vakit mi isteriz babayı?”
Sayfa 115Kitabı okudu
“Ne olursa olsun” dedi Antoine içinden, “inançları uğruna kendilerini ölümün kucağına atanlar hakkında hüküm verme hakkını kazandıracak hiçbir şey yapmış değilim ben… Olanaksızı deneme cesaretini gösterenler hakkında…”
Sayfa 292Kitabı okudu
“Adaletin zaferinin kolay ve yakın olacağına inanmanın saçma, ama umutsuzluğa düşmenin daha da saçma ve bir suç olduğunu anladım! Sonra bu zafere inanmanın eylemden geçtiğini anladım!.. Sonra içgüdüsel başkaldırmanın, öteki başkaldıranlarla birlikte toplumsal evrim yolunda çalışmakla, etkin olabileceğini anladım…”
Sayfa 464Kitabı okudu
“Zira yaratıcı bir insanın başarısını belirleyen şey, çıkış noktasından ziyade vardığı nokta ve katettiği mesafelerdir.”
Reklam
“Hayat kısa ve köşenin ardında ne olduğunu bilemeyiz, bu yüzden her günümün tadını çıkarırım.”
“…elleriyle beni işaret edeceklerini hissederdim; dünyada hayatında yanlış yolu seçen tek insan benmişim gibi.”
Sayfa 102Kitabı okudu
“Mutlu bir sabah, ne istediğimi biliyorum. Kendime inanıyorum. Kendimi seviyorum. Yaşayacağım, daha çok şey öğreneceğim, savaşacağım. Aykırı mı, peki, aykırı olacağım. Kendime ihanet etmeyeceğim, onlara uymayacağım, onlar kim, kim öğretmiş onlara bu kuralları, kim karar vermiş bizi etiketlemeye, kim bizi, onların altında yaşamaya mahkum etmiş, onlar için onların kuralları doğrultusunda, aşksa yaşamımın ilkesi, aşk için yaşayacağım, heyecansa yaşamımın çekirdeği, heyecansız kalmayacağım, ünse ünlü olacağım, işse, işimde en yüksek yere geleceğim, paraysa zengin olacağım, boyun eğmemekse, eğmeyeceğim, tümü birdense tümünü yapacağım, onlar kendi çıkarlarına uygun kalıplarına sokamayacaklar beni, kendi diledikleri etiketi yapıştıramayacaklar üzerime, onların koruması altına girmeyeceğim, benim onlardan hiçbir eksiğim yok, bunu onlara kanıtlayacağım, hiç kimsenin muavini olmayacağım ben. Güçlü olduğumu kanıtlamak için üzerlerine durmadan solucanlar atmam gerekiyorsa, atacağım.”
Sayfa 175Kitabı okudu
“Napolyon Bonapart “Tarih, birçok kişinin üstünde karar kıldığı bir yalandır” der. Bu yüzden anılarımız kendi kendimizle anlaşıp oluşturduğumuz geçmişin öznel bir algısına dayanır. Bunun somut gerçeklikle alakalı olması gerekmez. Çoğu zaman sahneler zihnimizde biz onları öznel olarak işlediğimiz için o şekilde akar. Bazen hayatımızın bazı alanlarında yaralanmış, aşağılanmış, reddedilmiş hissedebiliriz ve bundan dolayı diğer her şeyi farklı şekilde yargılayabiliriz. “
Sayfa 197Kitabı okudu
Naima, arkadaşlarıyla, insanların iki ayrı gruba ayrılabilecekleri konusunda bir teori geliştirmişti, Keder ve öfke -mutlu insanların da var olduklarını bir zahmet onlara söylemesinlerdi, bu sayılmazdı: İnsanların asıl yüzü, mutlulukları sona erince görünüyor, samimi olup olmadıkları o zaman ortaya çıkıyordu. Şöyle veya böyle, herkesin yıkıldığı bir an vardı, bunun için sadece biraz beklemek gerekiyordu. “Her şeyin iyi gittiğini zannettiğiniz günler vardır,” - diye düşünüyordu Naima veya Romain ya da Sol-, “sonra aşağı bakar ve ayakkabı bağcığınızın açıldığını görüverirsiniz. Aniden mutluluk hissi kaybolur, gülümseme de bir patlamayla etrafa saçılan binalar gibi yıkılır: Binalar gibi devrilir. Aslında beklediğiniz budur, ayakkabı bağcığınızın çözülmesi, bu kadar basit bir şey. Herkes içten içe, öfkeli ya da mutsuz olmayı arzu eder. Bu, insanı daha cazip kılar. “
Sayfa 387Kitabı okudu
37 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.