Ne anladığımı yazacağım. "Sen yorum yapma bir daha." diyecekler okumasın. Kendini beğenmişler ile uğraşamam.
Neyse moruk, yazardan başlayıp kitaba, ardından da karakterlere gidecek olan bir rota tasarladım. Bir yere takılırsanız özelden sorabilirsiniz. Adamın hayatına baktım biraz. Yazar olabilmesi için koşullar uygunmuş doğrusu,
"Hoşça kal, konuşacağız daha önce,
ya da sonra; hatırlamıyorum,
belki de karşılaşmadık bile
ya da haberleşemiyoruz.
Böyle çılgın alışkanlıklarım var,
konuşuyorum, kimse yok, dinlediğim yok,
sorular soruyorum kendi kendime
ve asla yanıtlamıyorum."
Bu güzel metaforların şifresini kendi başına çöz; derinlemesine düşün onlar hakkında.
Bu yüzden hikayeler üzerinden konuşuyorum. Onlar üzerinden hiç kimse konuşmamıştı. Niçin ben bu küçük hikayeler üzerinden konuşuyorum? -sadece nasıl düşüneceğine dair sana birkaç ipucu vermek için. Bunlar bu hikayeler üzerine yapılan yorumlar değiller; ben bir
9. BÖLÜM
SONSUZ SABIR
Bir zamanlar cennet meyvesini işitmiş olan bir kadın vardı. Ona tamah etti.
Adına Sabar diyeceğimiz bir dervişe sordu, “Bu meyveyi nasıl bulabilirim ki böylece mevcut bilgiye erebileyim? “Sana verebileceğim en iyi tavsiye benimle çalışman olur,” dedi derviş. “Fakat böyle yapmazsan, kararlı bir şekilde ve bazen yerinde
Bir susmayı bakışlarda seslendiren,
Hüzünlü yangınsal aşka döndüren nedir.
Beklemeyi özlemlerle süsleyen,
Yalnızlığın kara ışığını söndüren nedir.
Duyanı ısıtan, kulağını kestiren, güneşe baktıran,
Korkusuzluk denizlerinde yüzdüren nedir.
Saraylarda çılgın eden, kentlerde tek bırakan,
Direklere astırıp üzdüren nedir.
Ne varsa yeryüzünde, ne yoksa
Onunla paylaştıran, böldüren nedir.
Her şeyi, ama her şeyi olağan dışında,
Örneğin bir gülü yeşil gördüren nedir.
Gözlere ışıltılı anlamlar bağlayan,
Yaşamı ölüme güldüren nedir.
Kalabalıklar, kalabalıklar içinden
Kişiyi yüceye sürdüren nedir.
Parça parça büyümüş bir çocukluğu
Olgunluk aşamalarında yaşatırca öldüren nedir.
Hasan Ali TOPTAŞ okumayı çok istediğim ama bir türlü gerçekleştiremediğim bir yazardı. "Gölgesizler", okuduğum ilk kitabı ve çok şey kaçırdığımı gördüm. Mükemmel bir dili ve Türk yazarlarda pek karşılaşmadığım kurgusu var.
Kitaba başlayınca mantığını ve olay kurgusunu çözmeye çalışıyorsunuz, bunu yaparken de öte taraftan bir şeyler kaçırdığınızı fark ediyorsunuz.. Anlamaya ve çözmeye çalışmadan okuyunca, kendinizi muazzam bir dil, betimleme ve ince bir mizahın içinde akan nehirde buluyor, girdaplara girip çıkarak kitabı bitiriyorsunuz.
Kitap felsefi bir çok soru ile sizi başa başa bırakıyor. Günlük yaşamın akan çılgın deresinin kenarına kendini atabilen, bu çılgın akışa bir anlığına da olsa dışarıdan bakabilen birinin sorabileceği, ama asla cevabını bulamayacağı sorular.
Okuma profiline uygun biri için mükemmel bir kitap. Tavsiye ederim.
GölgesizlerHasan Ali Toptaş · Everest Yayınları · 202012,6bin okunma
"Bir susmayı bakışlarda seslendiren,
Hüzünlü yangınsal aşka döndüren nedir.
Beklemeyi özlemlere süsleyen,
Yalnızlığın kara-ışığını söndüren nedir.
Duyanı ısıtan, kulağını kestiren, güneşe baktıran,
Korkusuzluk denizlerinde yüzdüren nedir.
Saraylarda çılgın eden, kentlerde tek bırakan,
Direklere astırıp üzdüren nedir.
Ne varsa yeryüzünde, ne yoksa
Onunla paylaştıran, böldüren nedir.
Her şeyi, ama her şeyi olağan dışında,
Örneğin bir gülü yeşil gördüren nedir.
Gözlere ışıltılı anlamlar bağlayan,
Yaşamı ölüme güldüren nedir.
Kalabalıklar, kalabalıklar içinden
Kişiyi yüceye sürdüren nedir.
Parça-parça büyümüş bir çocukluğu
Olgunluk aşamalarında yaşatırca öldüren nedir."
Değerli 1K Okurları!
Yaklaşık 1 ay önce bir etkinlik düzenlemiştik;
İslam Düşüncesi Üzerine Kitap İncelemelerİ.
Bu bağlamda İnceleme yapan arkadaşların iletilerini ayrı zaman dilimlerinde paylaştım.
Şu an hepsini bir araya getirdim ve sizlerle paylaşmak istiyorum tekrardan:)))
Öncelikle;
İnceleme zahmetinde bulunup da değerli vakitlerini
Bir susmayı bakışlarda seslendiren,
Hüzünlü yangınsal aşka döndüren nedir.
Beklemeyi özlemlerle süsleyen,
Yalnızlığın kara ışığını söndüren nedir.
Duyanı ısıtan, kulağını kestiren, güneşe baktıran,
Korkusuzluk denizlerinde yüzdüren nedir.
Saraylarda çılgın eden, kentlerde tek bırakan,
Direklere astırıp üzdüren nedir.
Ne varsa yeryüzünde, ne yoksa
Onunla paylaştıran, böldüren nedir.
Her şeyi, ama her şeyi olağan dışında,
Örneğin bir gülü yeşil gördüren nedir.
Gözlere ışıltılı anlamlar bağlayan,
Yaşamı ölüme güldüren nedir.
Kalabalıklar, kalabalıklar içinden
Kişiyi yüceye sürdüren nedir.
Parça parça büyümüş bir çocukluğu
Olgunluk aşamalarında yaşatırca öldüren nedir.
Bir susmayı bakışlarda seslendiren,
Hüzünlü yangısal aşka döndüren nedir.
Beklemeyi özlemlerle süsleyen,
Yalnızlığın kara-ışığını söndüren nedir.
Duyanı ısıtan, kulağını kestiren, güneşe baktıran,
Korkusuzluk denizlerinde yüzdüren nedir.
Saraylarda çılgın eden, kentlerde tek bırakan,
Direklere astırıp yüzdüren nedir.
Ne varsa yeryüzünde, ne yoksa
Onunla paylaştıran, böldüren nedir.
Her şeyi, ama her şeyi olağan dışında,
Örneğin bir gülü yeşil gördüren nedir.
Kalabalıklar, kalabalıklar içinden
Kişiyi yüceye sürdüren nedir.
Parça-parça büyümüş bir çocukluğu
Olgunluk aşamalarında yaşatırca öldüren nedir.
Kafeste doğan kuşlar uçmayı hastalık gibi görürler yada öyle görmeleri istenir garip bir tepkidir bu , tıpkı körler ülkesinde görmenin de anormal karşılandığı gibi .
Körler Ülkesinde görmek bir ayrıcalık mıdır yoksa farklılık mı, avantaj mıdır yoksa tam tersi mi?
Öncelikle hikayenin konusu üzerine şu soruları da içimden dökerek başlamak