__
"Ey millet, birçok şeyler verdiniz, büyük sıkıntılara katlandınız, ama dostun düşmanın hayran olduğu bir sırça köşk ede ettiniz. Onun azameti, onun parlaklığı yanında üç beş çuval ekin, dört beş davar nedir ki?.. Biz sizin şanınız, şerefiniz için çalışıyoruz, sizin iyiliğinizden başka bir şey düşünmüyo ruz. Bakın, bugün getirip
Kuzey Çin imparatoru Cengiz Han'a şöyle sesleniyordu; "Bizim imparatorluğumuz uçsuz bucaksız bir deniz. Sizinki ise bir avuç kum. Nasıl olur da sizden korkmamızı beklersiniz?" Kum denizi yuttu.
Kardan ve rüzgardan koruyan bir dükkan kepengi altında, başını bir köpeğin sırtına dayayarak uyuyanları ve güzel ısınmış odalarda, Çin ipeği örtülü yataklarda, nikris(damla hastalığı) ağrılarıyla kıvranarak uyuyamayanları gördü.
İlimsiz birşey olmaz, ilim herşeye baştır, karanlık yollarda o, en aziz arkadaştır.
Ondan sadık dost olmaz, ondan vefalı yar yok, herşeyde zarar olsa, onda asla zarar yok.
İlim, uçsuz bucaksız, bir ummanı andırır, ilimden başka herşey, insanı usandırır.
Nasıl kıymetli olmaz, Allah onu övüyor, bak! Nebi'yi muhterem, bir hadisde ne diyor:
Ara, her yerde ilmi, o yer ister Çin olsun! İlim öğrenmek farzdır, her mümin için olsun.
Bak! Ali-yülmürteza, ne diyor dinlesene,
(Köle olurum bana, bir harf öğretene).
Komşunun oğlu bizden daha iyi bir not alır, Ayşe Teyze'nin kızı üniversiteyi birincilikle bitirir, kuzeniniz çok güzel resimler çiziyorken siz Cin Ali'yi insana benzetemezsiniz... Eksiklerimizi başkalarının sahip olduğu şeyler üzerinden tanımladıkça kötü hissederiz. Eğer kendimizi iyi hissetmek için diğerlerinden daha iyi olduğumuza inanmaya ihtiyaç duyarsak kendimizi ve çevremizdekileri nasıl gerçekte olduğu gibi görebiliriz ki?
Müslüman Araplar, İslâm'ın doğuşundan bir asır sonra İspanya'dan Çin sınırlarına ulaşan topraklarıyla tarihin gördüğü en görkemli imparatorluklardan biri olmuştu.
Sayfa 97 - Timaş Yayınları, 1. Baskı (2015)Kitabı okudu
Daima bir toplumu tarihin gözüyle gördüğümüz ve tanıdığımızda o toplum, belli bir aşamaya erişince lüks düşkünlüğünde, debdebede, ihtişamda, zahirî görkemde, eğlenceye düşkünlükte, gününü hoş geçirmede, canının kıymetini bilmede ifrata düşüyor. Bu durumda Yunan, Roma, Çin ve Hint'ten bir toplumu veya bir İslam toplumunu incelediğimiz zaman, aşırı lüks düşkünlüğünden ve tantana halinden sonra onlar için düşüş, parçalanma, çöküş ve dağılmanın söz konusu olduğunu görüyoruz.