Ağzınızdan yel alsın Ruhi Bey. Allah uzun ömürler versin."
"Alemsin be Civan. 100 ya-şın-da-yım. Bundan fazla yaşamak ayıp artık."
"Gerçekten, 100 yaşında hissediyor musunuz kendinizi?"
"Tabii ki hayır. Dikkat et, dünyadan söz ederken olumsuz ifadelere varıyoruz: 'Yalan dünya' diyoruz mesela. 'Dünyevi' kelimesi, menfi bir mana taşıyor. Fakat 'hayat' sözcüğü öyle değil. 'Hayati ehemmiyet'ten bahsediyoruz. 'Hayat dolu' diyoruz. Dünyaya bağlanmadan, hayata tutunmayı öğrenmemiz gerekiyor."
"Yani... bu nedenle intihar etmiyorsunuz, öyle mi?"
"İyi bildin. Fakat zannetme ki ölmeyi istemiyorum."
"Ressam Sıtkı, elinden geldiğince her işi yapan Civan, Fotoğrafçı Mustafa ve Doktor Atalay.
Kitap bu dört arkadaşın hayattan aldıkları üzücü ve kederli darbeler ile küçük bir kasabada Hacı Kadir'in kahvesinde bir araya gelmelerini ve bu dört karakterin yaptıkları iyilik ve yardımları anlatıyor.
Yazar; kitapta Sıtkı, Civan, Mustafa ve Atalay'ı Dörtler Makamı taşıyan başlıklarla hikayeye kurgulamış. Dört karakterin hayatının anlatıldığı kitap, karşılıksız yapılan iyilik ve merhamet konularını akıcı bir üslupla okurun gözlerinin önüne seriyor.
Bu böyledir.
Bizde iyiler ölmez.
Evliya olup aramızda yaşarlar.
Müslüman!
Türbeleri ziyaret edin.
Onlar size ölümü, ahireti hatırlatır.
Ama asla onlardan yardım ve şefaat istemeyin.
Yardım ancak Allah'tan istenir.
Lütfen ağaçlara da bez bağlamayın."
Akşam erken iner mahpusâneye.
Ejderha olsan kâr etmez.
Ne kavgada ustalığın,
Ne de çatal yürek civan oluşun.
Kâr etmez, inceden içine dolan,
Alıp götüren hasrete.
"Kahraman soylu bir ailenin çocuğu, genellikle bir kralın oğludur. Doğumu örneğin dünya nimetlerinden kaçınılan bir yaşam ya da uzun süren bir kısırlık dönemi ya da dış etkenlerden kaynaklanan yasaklar ya da engellerden ötürü ebeveynlerin gizli birlikteliği gibi birtakım zorluklara gebedir. Hamilelik sırasında, hatta öncesinde genellikle babayı zor durumda bırakan, çocuğun doğumunu bildiren bir uyarıda (rüya, kehanet) bulunulur.
Bunun üzerine yeni doğan çocuğun sıklıkla babanın ya da onu temsil eden kişinin kışkırtması ile de öldürülmesine ya da terk edilmesine karar verilir; genellikle bir sandığın içinde su ya bırakılır.
Sonra çocuk hayvanlar ya da sıradan insanlar (çobanlar) tarafından kurtarılır ve dişi bir hayvan ya da sıradan bir kadın tarafından emzirilir.
Çocuk büyüdükten sonra, çok farklı yollardan geçerek soylu ailesini tekrar bulur, bir yandan babasından intikam alırken diğer bir yandan çevresi tarafından kabul görür, şan ve şöhrete kavuşur."
Bu tarz bir doğum mitinin ilişkilendirildiği en eski tarihi kişilik Babil'in kurucusu (MÖ 2800 civan) Agadeli Sargon'dur.
sen iki ömrü törpülerken sevgilim
ve sürdürürken o civan ısrarı kederinle
tut ki nice trenler kalkacak dünyanın her yerinde
sonra da biz kalkacağız
topla kendini!
Akşam alacasında
Hedef olmuşlar da
Bir hainin kurşunlarına
Yatıyor iki güzel insan
Çarşı ortasında.
Biri, Kara Ömerlerin Hasan
Daha yirmisinde
İncecik bir fidan.
Biri elli dördünde, hayat dolu
Civanlar güzeli Memet!
Bu nasıl gidiş kardeşim böyle
Biçilir gibi iki yeşil selvi
Katran karası bir ölümle.
Uçurumun kenarındayım Hızır
Ulu dilber kalesinin burcunda
Muhteşem belaya nazır
Topuklarım boşluğun avucunda
Derin yar adım çağırır
Dikildim parmaklarımın ucunda
Bir gamzelik rüzgâr yetecek
Ha itti beni, ha itecek
Uçurum kenarındayım Hızır
Civan hazır
Divan hazır
Ferman hazır
Kurban hazır