Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Bütün hayatımız dediğimiz şey başka bir yaşamın rüyası olmasın diyorum kendi kendime. Şöyle bir kendimden geçivermişim diyordur ölen çocuk diğer tarafta. Yoksa nasıl açıklanır çocuk ölümleri.
"Bir kitabın son sayfası zannettiğiniz, ola ki ilk sayfasıdır başka bir kitabın."
Reklam
447 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
·
25 saatte okudu
Ali Teoman erken kaybettiğimiz yazarlardan.Gizli Kalmış Bir İstanbul Masalı-kitabının da gerçek yazarı.Bu kitabı bir üçlemenin birinci kitabı.Romanda hemen gözünüze çarpacak birkaç özellik var;Ansiklopedik bilgilerin yeraldığı kısımlar hem bilgilendirici hem kayifli,kısaltmalar daha da hoş.Romanda kurulan fiziksel dünya ,size yazarın mimar olduğunu hemen anlatıyor.Kurgu ise Franz Kafka'nın "Dava" romanı gibi;uzayan belirsizlik,kıstırılmışlık duygusu rahatsız edici.Belki ben tezcanlı olduğum içindir.Dava-romanını sevdiyseniz bu romanı da seveceğinizden eminim.Ben her iki kitabı da sevdim.Sadece çabuk sıkılabileceklere göre değil.Vaktiniz varsa okuyun derim.Bana göre Ali Teoman yaşasaydı Türk edebiyatında çok iyi bir yerde olacaktı.Allah rahmet eylesin.
Uykuda Çocuk Ölümleri
Uykuda Çocuk ÖlümleriAli Teoman · Yapı Kredi Yayınları · 2018141 okunma
"Hayal kırıklığının, uykudaki çocuk ölümleri kadar olağan karşılandığı şehirde sigara külü kadar yalnızım..."
GURBETÇİ ŞÂİR SERVET YÜKSEL'İN DUYGU SÜZGECİNDEN SÜZÜLEN ŞİİRLER M. NİHAT MALKOÇ “Aman ha, gönül kırıp; kırılmaya değer mi? Boş şeylerin peşinde yorulmaya değer mi? Ne kaldı elimizde baharından, yazından?... Bu dünya çiçek olsa derilmeye değer mi?” (“Değer mi?”- Servet YÜKSEL) Gönül telimizi
İnsana kalan Ne zaman yağmurlar terk etti iklimlerimizi. Ne zaman sokaklarımızda duyulmaz oldu, Islık çalan bir gölgenin ayak sesleri. Kanıksadık ölümleri, Kimsenin acısını önemsemedik. Garipsedik bir çocuğun gülüşünü, Sevgisini dolaysız söyleyeni. Tedirgin rüzgârlar estirdik yüreğimizde, Bencil özgürlükler istedik hayattan, Yavan bir tat bırakırken hüzün, İçimizdeki çocuk sustu, hep sustu. Geride yüzü gitmeye dönük bir sevgi, Dört başı mamur bir umutsuzluk kaldı bize. Şimdi kalabalıkların içinde, Anlaşılmayı bekleyen bir yalnızlığız. Yalnızlığın Elleri, Şiir, Son Kitap(2. Baskı), Ağustos 2015, İstanbul Şiir: İnsana kalan blog.radikal.com.tr/Blog/umuda-daha...
Sayfa 23 - Yalnızlığın Elleri, Şiir, Son Kitap(2. Baskı), Ağustos 2015, İstanbulKitabı okudu
Reklam
268 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
9 günde okudu
“Etrafın seni sıktığı zaman kitap oku… Ben şimdiye kadar her şeyden çok kitaplarımı severdim. Bundan sonra her şeyden çok seni seveceğim ve kitapları beraber seveceğiz. İnsan muhittin bayağı, manasız, soğuk tesirlerinden kurtulmak istediği zaman yalnız okumak fayda verir. Bana en felaketli günlerimde kitaplarım arkadaş oldu. Fakat bu yetmiyor
İçimizdeki Şeytan
İçimizdeki ŞeytanSabahattin Ali · Yapı Kredi Yayınları · 2019171,4bin okunma
480 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
6 günde okudu
Kitabım en heyecanlı yerinde bittiverdi :) Yazar bu kitabı her yıl Kanada'da kaybolan ve bulunamayan 12 bin çocuktan esinlenerek kaleme dökmüş ve Toz'u onlara ithaf etmiş. Kurgu çok güzeldi. Okurken kitabın sayfalarını merakla çevirdim. Heyecanla sonunu merak ederken öyle bir yerde bitti ki, ikinci kitabın çıkmasını sabırsızlıkla bekliyorum, çünkü asıl olaylar ikinci kitap da olacak gibi :) Konuyu kısaca özetleyeceğim. Bir kasabada esrarengiz bir şekilde çocuklar ortadan kaybolmaya başlar ve bir türlü bulunamazlar. Genie, öngörü yeteneğine sahip ana karakterimiz. Ölümleri öncesinden hissedebilen özel yeteneğe sahip 15 yaşında bir çocuk ancak bu özelliği kasabada “şeytan tarafından ele geçirilmiş” olarak algılanmasından sonra demir parmaklıklarla çevrili odaya aylarca hapsedilir. Erkek arkadaşı Rian onu kurtarıp birlikte kaçtıktan sonra asıl hikaye başlıyor :) Genie kaybolan ve öldüğü düşünülen çocuklarla ilgili öngörüler görmeye başladığında ise sır perdeleri tek tek aralanırken başlarına neler geliyor ? Bu olayların arkasında kimler var? Bu çocuklara neler oluyor, ve neden kaçırılıyorlar? Onlar hayatta mı, yoksa Genie ölülerle mi konuşuyor :) Heyecanla, merakla bir çırpıda bitti kitap. İkinci kitabı merakla bekliyorum çünkü ben severek okudum. Kesinlikle tavsiye ediyorum.
Toz
TozSam Hawksmoor · Martı Yayınları · 2016337 okunma
430 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
22 saatte okudu
Khaled Hosseini okumaya Uçurtma Avcısı ile birkaç gün önce başladım. Bin Muhteşem Güneş de tıpkı Uçurtma Avcısı gibi Afganistan'ın savaş ve acı ile dolu günlerini bu kez iki kadının yaşadıklarından yola çıkarak anlatıyor. Meryem ve Leyla hem dost hem düşman hem anne hem de kız oluyorlar birbirlerine. Çocuk yaşta zorla yaptırılan evlilikleri, Taliban'ın acımasız kurallarını, ölümleri, yasları ve daha bir çok şeyi yine içten ve gerçekçi bir anlatımla okuyoruz Bin Muhteşem Güneş'te.. Uçurtma Avcısı kadar güzel bir kitap daha..
Bin Muhteşem Güneş
Bin Muhteşem GüneşKhaled Hosseini · Everest Yayınları · 2020100,7bin okunma
Kalıcı yerleşimlere geçilmesi ve eldeki gıda miktarının artmasıyla nüfus da artmaya başladı. Göçebe yaşamını terk etmek, kadınlara her yıl bir çocuk sahibi olma fırsatı vermişti. Bebekler daha erken yaşta sütten kesiliyor ve yulaf lapasıyla besleniyordu. Tarlalarda çalışacak insana ihtiyaç vardı. Ancak artan nüfus kısa sürede gıda fazlasını tükettikçe daha çok tarlanın ekilmesi gerekti. İnsanlar hastalıklarla dolu yerleşimlerde yaşamaya, çocuklar anne sütünden ziyade tahılla beslenmeye başladıkça, üzerine bir de çocuklar yulaf lapasını giderek artan sayıda kardeşle paylaşmak zorunda kaldıkça, çocuk ölümleri ciddi oranda arttı. Çoğu tarım toplumunda, çocukların en az üçte biri yirmi yaşına gelmeden ölmeye başlamıştı Buna karşılık, doğumlar yine de ölümlerden fazlaydı ve insanlar çok sayıda çocuk sahibi olmaya devam ettiler.
Reklam
halepçekatliamı
"Daha dündü taze külleri,soğumamıştı Halepçe katliamının Bir tek,bebeğine abanmış babanın makus ölümleri kaldı fotoğraflarda… Tarih seni yenik saymıştı ve de suçlu! ... Oysa sen suçsuzdun ve de çocuk ey Halepçe… " insanlık Tarihinin en vahşet kokan çöplüğünde yerini alan Saddam Hüseyin diktatörlüğünün zulmüyle Halepçe'de Kürtlerin yaşadığı trajedi, takvim yaprakları 16 Mart 1988'i gösterdiğinde savaş uçaklarının ürkütücü sesiyle başlamıştı. Bombalar tarihin en büyük katliamlardan birini gerçekleştirme yolunda kentin kalbini parçalıyordu. Bir anda her taraf insan cesetleriyle dolmuş, kentin sokaklarında gezen zehirli gazlar, insanları birer birer yere sermeye başlamıştı. Üzerinden yıllar geçmesine rağmen yaraları kapanmadı Halepçe'nin. Zehir yüklü bulutlar bir kabus gibi dağılmadı gökyüzünden, Halepçe'nin yüksek dağlarından... Halepçe kırmızı bir duman bulutuydu. Resmi rakamlara göre 6330 insan öldü, binlerce insan yaralandı... Zehirli gazların etkisi yıllar geçmesine karşın etkisini sürdürmekte... Ancak, Halepçe Katliamı'nın yarattığı toplumsal travmanın izleri kolay kolay silinmeyecek... Dünya kamuoyunda hala gereken yankısını bulamayan ve insanlık tarihine kara bir leke olarak geçen Halepçe Katliamının ardından tam 24 yıl geçti…
295 syf.
·
Puan vermedi
·
4 günde okudu
Spoiler içermektedir . Kitabın son 100 ü sayfalarında fln Pembe ve Yusufa değiniyor . Ondan onceki sayfalar küçük yaşta evlendirilen Kederin keder dolu hayatını anlatıyor . Küçük yaşta evlendirilmesi , cocuk sahibi olması , eşi tarafından hareket , dayak vs vs kere uğraması .. Töre denilen lanet şey yüzünden gencecik gençlerin ölümleri , ve bu ölümlerin çoğu zamanda ailelerinin elleri tarafından gerçekleşmeleri oldukça insanlık dışı .. Kendi yaşantımızda belki yaşamadığımız lakin bir dönemlerde meydana gelen belki de hala hayatta yasanan bu töre denilen mide bulandırıcı şeyi şiddetle kınıyorum .. Yusuf'un istek şarkısı ; " Rastlarsan gözleri yaşlı yavruna Suçunu bağışla sarıl boynuna Biz bize yaşarken geldik oyuna Eller kadir kıymet bilmiyor anne Senin kadar kimse sevmiyor anne . "
Pembe ve Yusuf
Pembe ve YusufCanan Tan · Doğan Kitap · 20146,7bin okunma
807 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.