Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Ayna Ayna
Eskiden, yemek yapmayı severdi Selma. Artık bıkmıştı. Domatesi soy, sarımsağı soy, patatesi soy, soğanı soy... İllallah demişti. On yıldır evli. Kocası, mutfağa adım atmazdı.“Aaahhh!” Parmağını kesti. Dışarıda yemeyi önerdi. Kabul etti koca. Çıktılar. Trafikten korktukları için yakındaki AVM’ye gittiler. Çocuklar arıza çıkarınca, koca patladı.
Edepsiz, iffetsiz, nikâhsız Batı.
Nâmustan sıkıldın, edepten kaçtın, Vücudunda mahrem kalmadı.. Açtın, Sonunda şehveti, sokağa saçtın, Oysa aleniyet, hayvan ruhsatı, Edepsiz, iffetsiz, nikâhsız Batı. Hayvanlar, baş manken yeni modanda, Artık, köpeğinde yatak odanda. Yakındır.. Boğulman, bu toz dumanda, Sapıklık üstüne kurdun hayatı, Saldırgan, cür’etkâr, pervâsız Batı. Önder olsan bile, teknikte, fende, Esrarkeş çocuklar ordusu sende. Bekâret, “bağnazlık” oldu sayende, Batsın.. Bu kurduğun şer saltanatı, Ahlâk fukarası, şımarık Batı. Senin hayranların; ezik insanlar, Mânevi mayası, bozuk insanlar, Silik, şahsiyetsiz, yazık insanlar, İslâm neferinin, yoktur fiyatı, Bunu öğren artık, meşrepsiz Batı. 1995
Sayfa 131Kitabı okudu
Reklam
Cevabı az sonra :))
Musa da onun resimlerini çok görmüşse de yüzünü hiç görmemişti. Yine de onun yüzünü görmenin gerekli bir şey olmadığı kanısındaydı, İngilizlerle el ele çalıştığı üstüne yıllarca edindiği bilgiler, padişahın önemini onun gözünde gereği gibi düşürmüştü. Öğretmenler de, çocuk­lar da Yunanlıları denize döken Mustafa Kemal İstanbul'a gelirse Padişah Vahidettin ne olacak diye düşünüyordu, buna bir türlü karşılık bulamıyorlardı.
Sayfa 106 - heyamola yayınları, İlk Basım Mayıs 2005Kitabı okudu
”Totoca, çocuklar emekli midir?“ ”Ne?“ ”Edmundo dayı hiçbir şey yapmadan para kazanıyor. Çalışmasa da belediye ona her ay para ödüyor.“ “N’olmuş yani?“ “ Çocuklar hiçbir şey yapmazlar, bütün gün yiyip uyur, üstüne bir de anne babalarından para alırlar.“
Yaz başında bu fabrikadan Çiçektepe’nin üstüne ilkin insanların kar sanıp şaşırdıkları beyaz beyaz bir şeyler yağmaya başladı. Kondulara dayanılmaz bir koku yayıldı. Uç gün içinde bu fabrika karı Çiçektepe’nin ilk çiçeklerini kuruttu. Ağaçların dallarını sarkıttı. Tavuklar boyunlarını büküp büküp kıvrıldı. İnsanlar başlarını dik tutamaz oldu. Çocuklar hap yemiş gibi mosmor kesilip oyun oynarken uykuya daldı. Uyuyan çocuklardan biri hiç uyanmadı.
Sayfa 16
Çocuklar ağlarken ben gülemem
Yaradılışım karanlıktan çok aydınlığa, acıdan çok sevince... Ne çare, ne çare ki sevinmek gelmiyor elimden.
Sayfa 43 - Yapı Kredi YayınlarıKitabı okudu
Reklam
‘’Karınca gibi çocuklar üstüne, Kapanır dağ gibi kapılar.’’
İnsanlar.! Geliniz, dinleyiniz, belleyiniz, ibret alınız.! İnsanlar; yaşayanlar ölür, ölen fena bulur, olacak olur. Yağan yağmurlar ve biten otlar ve azıklar, babalar ve analar diriler ve ölüler, toplular ve dağınıklıklar; işaret ve üstüne işaret bunlar... Çocuklar doğar, anaların babaların yerini tutar. Sonra hepsi mahvolur gider.
Şafak Türküsü
1 beni burada arama anne kapıda adımı sorma saçlarına yıldız düşmüş koparma anne ağlama kaç zamandır yüzüm tıraşlı gözlerim şafak bekledim
Çocuk, ebeveyn ve aşağılık duygusu
Her çocuk yetişkinlerin içinde büyümek zorunda olduğundan kendini zayıf, küçük ve yalnız yaşamaktan aciz olarak kabul etmeye yatkındır; kendinin yerine getirebileceği düşünülen basit görevleri bile hatalı ya da beceriksizce yapmaktan korkar. Eğitimle ilgili birçok hatamız bu noktada ortaya çıkar. Çocuğun yapabileceğinden fazlasını istemekle kendi kafasındaki acizlik düşüncesini yüzüne vurmuş oluruz. Bazı çocuklara küçüklükleri ve acizlikleri bilinçli bir biçimde bile hissettirilir. Bazı çocuklar oyuncaklar ya da hareketli bebekler olarak görülür, bazılarıysa yine üstüne titrenmesi gereken pahalı eşyalar gibi. Kimilerine de işe yaramaz bir yük oldukları hissettirilir. Ebeveynlerin ve yetişkinlerin tavırlarının bileşkesi çocuğu elinde iki güç olduğuna inandırır; büyüklerinin memnuniyeti ve memnuniyetsizliği. Ebeveynlerin neden olduğu aşağılık duygusu uygarlığımıza özgü bazı niteliklerle birlikte daha da büyüyebilir. Çocukları ciddiye almamak bu tip bir özelliktir. Çocuk hiçbir hakka sahip olmayan kimliksiz biri olduğunu, göz önünde olması ancak sesinin duyulmaması gerektiğini düşünür, uslu ve sessiz olmasi gerektiği izlenimine kapılır.
1.000 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.