Son zamanlarda öykü konusunda tavsiye vermemi isteyen epey mesajla karşılaşıyorum. Zamanında bende - #17244229 - sormuştum. O günden bugüne epey zaman geçti. Tavsiye edilen birçok kitabı okumaya çalıştım. Ayrıca bunun dışında da rast geldiğim öykücüleri okumaya gayret gösterdim. Bu yazım kesinlikle ukalalık olarak
Kişi bir dirhemlik bir yanlışlık yapsa bir okkalık suçlamalara çarptırılıyor. Görünürde öğütleme sayılıyor bunlar. İnsanın ensesine keser gibi inen öğütlerden sonra yol göstermeler neye yarar? Sonra gösterilen yolun en geçerli yol olduğu nereden biliniyor? Kim uydurmuş onu? Birisinin yolu bir başkasının çıkmazıdır.
Önce annem vardı. Ve annemin sesi, gözü, eli vardı her sözcükte. Soluklarımın saymanıydı annem. Evdi, bahçeydi, odaların toplamıydı. Ve her şeyin üstünde silinmesi olanaksız bir toz gibi çökelleşmişti.
Hangi anının üstüne eğilsem, bir huni gibi içine çekiyor beni, benden daha iyi daha derinden boşalmak için. Ve bu oldukça daha bir körükleniyorum anılarımdaki bensizlik.
"Tenimin içinde bir uzaklığım ben."
Ben Feyzi en okunaklı adımlarla toprağımı aramaya geldim. Toprağım bahçedeydi. Bahçe çocukluğumda. Çocukluğum ise bugüne dek izimi bırakmıyan karabasanların parmaklarına asılı.